Bölüm 1

477 26 4
                                    

Girdiğim kafenin boş olmasına mutlu olmuştum. Sessiz ve sakin yerleri çok sevdiğim için kalabalık ortamlarda durmaktan rahatsız olup kaçınırdım. Kafenin en uzak köşesindeki masaya oturup çantamı yere bıraktım. Bugün çoğunlukla yapmadığım bir şey yapıp okulu kırmıştım bu yüzden bu günü güzel geçirmeliydim ama maalesef abim yüzünden mutlu olamıyordum. İstanbul, çok merak ettiğim şehir. Bir gün gelecektim buraya ama bu şekilde değil. Zorla gelmiştim İstanbul'a. Babamın şirketi yeniden bir anlaşmaya imza atınca yeni bir şirket kurulmuştu maalesef sevgili abim şirketi yönetmek için ortaya atılmıştı. Asıl amacı şirketi yönetmek değil gezmek ve babamlardan uzak durmak olduğunu biliyordum ama benim bilmem bir şeyi değiştirmiyordu. Gelen garsonu görünce düşüncelerimi bırakıp sipariş vermem gerektiğini farkettim. Kahvaltı etmediğim için kahvaltı tabağı söyledim. Garson gidince çalan telefonumu pantolonumun cebinden çıkardım. Ekranda ''Annem'' yazısını görünce okulu kırdığımı öğrendiklerini anladım. Babamın çok yakın arkadaşının kurduğu okula gidiyordum bu yüzden annemlerin her şeyden haberleri olacaktı telefonu açıp kulağımı götürdüğümde "Efendim" bile diyemeden annem konuşmaya başladı

" Küçük hanım neden okula gitmeme sebebini anlatacak mısın ?"

"Anne bir süre konuşmasam daha iyi olur." dedim ve telefonu annemin bir şey demesini beklemeden kapattım. Onlara o kadar sinirliydim ki. İstanbul'a geleceğimi son dakika öğrenmiştim. Kimseyle görüşememiştim ve vedalaşamamıştım en çokta buna sinirliydim işte. Arkamda 17 senelik arkadaşlarımı bırakmıştım, 17 senelik evimi ve daha bir sürü şey. Kahvaltı tabağı önüme gelince çok leziz gözüküyordu garsona teşekkür edip kahvaltımı etmeye başladım.

Gerçekten çok lezzetli olduğu için bütün tabağı bitirmiştim veya çok acıkmış da olabilirdim. Çantamı ve hırkamı alıp kasaya yürüdüm, ücreti ödedikten sonra aşağı katta ki hediyelik eşya dükkanına girdim. Kafe'ye girerken görmüştüm bu dükkanı. Kafeyle isimleri aynı olduğuna göre büyük ihtimal aynı kişiye aitlerdi. Dükkanın içerisinde gezerken fotoğraf makinesi dikkatimi çekti. Maketin yanına gidip incelemeye başladım. Fotoğraf çekmek en büyük hobimdi. İzmir'de yaşarken bir sürü fotoğraf çekip bastırırdım. 18 yaşıma girdiğimde babamın hediyesi Fotoğraf Yazıcısıydı ama bu da diğer eşyalarımla beraber İzmir'de kalmıştı,kıyafetlerimi bile alamamıştım. Babam sınırsız kredi kartı vermiş olabilirdi ama ben yinede kıyafetlerimi almak isterdim. Elimde ki maketi almaya karar verdim ve kasaya yürümeye başladım. Kasada kimseyi göremeyince etrafıma bakmaya başladım. Arkamdaki klasik arabaları görünce onlara doğru yürümeye başladım. Bartu'nun klasik araba koleksiyonu vardı, onun için hediye alabilirdim. 1953 Cadillac bana raflardan göz kırpıyordu , Bartu buna kesinlikle aşık olacaktı çünkü İzmir'de hiç bir yerde bulamamıştı. Arabayı da elime alıp kasaya geri döndüm, kasada yine birini bulamayınca 

" Kimse yok mu ?" diye seslendim. Bodrum katın merdivenlerinden biri yukarı çıkmaya başlayınca ilk önce biraz ürktüm ama o turkuaz rengi gözlerinde ki ifade hiçte korkutucu değildi. 

"Geldik ya!" 

" İki saatten beri buradayım bir gelemediniz" dedim bende onun soğuk sesine karşılık soğuk çıkardığım sesimle. 

Elimde ki eşyaları hızlı bir şekilde alıp poşete koyduktan sonra fiyatını söyledi , cüzdanımdan parayı çıkartırken " Arabayı hediye paketi yapar mısınız ?"  dedim. 

" Hayır onunla uğraşamam " dedi huysuzca. 

" Nasıl yapamazsınız ya. Arabayı hediye paketi yapın lütfen"

" Yapamam dedim kızım anlamıyor musun?" 

" Ne demek yapamam ya. Hem ben senin nereden kızın oluyor muşum ?" dedim sesimi yükselterek. Kaşlarını çatarak bana bakıyordu ukala, benimde ondan pek bir farkım olduğunu zannetmiyordum ama haklıydım işte.  

Gece Masalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin