0.6 - (m)

5.9K 508 356
                                    

Saçlarını eline aldığı havluyla kurularken mütevazı evinin salonuna doğru ilerledi genç adam. Havluyla kurulaması yüzünden diken diken olmuş saçlarını kısa bir anlığına salonundaki televizyonun yansımasından görmüş olsa da aldırış etmemişti. Kendini hiç düşünmeden koltuğa atarken derin bir iç çekti, uzanmak yerine öylece oturuyordu ve bunun için sebepleri vardı. Öncelikle, misafiri gelecekti ve en büyük sebebi buydu.

Yine o anlardan birindeydi, yine yaptığı şeyi sorguluyordu.

Jisung, insanlara bağlanmaktan korkuyordu ve bunu herkese fazlaca belli ettiğini biliyordu, bilmeleriyse umrunda değildi. Sebebini bilmemeleri yeterliydi onun için ancak arkadaşlarından biri sebebini de biliyordu. Seungmin'le tanışıp samimi olmaları bu olaya dayanıyordu. Bunları düşünmek hatırlamak istemediği anıları gözünde canlandırdığında kendi kendine olduğu yerde silkelendi. Üzerindeki siyah atletin yakasını çekiştirirken buldu kendini, daralmıştı bir anda sanki.

Minho'daysa farklı bir şey vardı, Jisung bunun şeytan tüyü olduğunu düşünüyordu. Yataktaki uyumlarına diyecek hiçbir şeyi yoktu, hatta geçen geceden sonra teklifi reddetmediği için içten içe sevinmişti ama bunu Minho'ya yansıtmamıştı. Tüm bunların haricinde, Minho fazla rahattı. Kendisinin asla olamayacağı kadar fazla rahattı hem de. Dışarıdan birisi onu çok daha rahat görebilirdi ama durumun muhataplarından biri olduğu için, rahat olan tarafın Minho olduğunun farkındaydı.

Tüm bu yaptıkları Minho için bir oyun gibiydi, bağlanmaya karşı hiçbir korkusu yoktu çünkü kendinden fazlasıyla emindi. Jisung bugün düşündüğünde onun ilk yatak arkadaşı olmadığını fark etmişti, tavırları fazla rahattı. Bu işi düzende tutmak zorunda olduğunu da fark etmişti aynı zamanda çünkü Lee Minho'nun hiç öyle bir planı yok gibiydi. Aklına eseni yapıyordu, hiç endişesi yoktu. Jisung'la mesajlaşmalarını bile uzatmaya çalışıyordu en basitinden ancak kendisi için işleyiş böyle değildi. Romantik anlamda birisiyle hiçbir şey yapmayalı iki yılı devirmişti ve tekrar yapmaktan da korkuyordu. Minho'nun asla öyle bir amacı olmadığını bilmesine rağmen, durumu sınırlar içinde tutmaya çalışıyordu. Bunu deneyen tek taraf olduğu için de oldukça zorlanıyordu.

Minho her mesaj attığında ufak bir cevap verip telefonunu kapatıyordu ancak tekrar yazıyordu. Jisung bu durumla ne yapacağını bilemiyordu, kafası karışıktı ve yanlış bir yola girdiğini düşünüyordu. Sanki en ufak romantik davranışta aynı şeyleri yaşayacakmış gibi hissettiği için kendini geri çekiyordu.

Nereye kadar böyle devam edeceğini bilmemesine rağmen evinin salonunda Minho'yu bekliyordu yine. İkincisi olmaz demişti, olmuştu ve şimdi üçüncüsü olacaktı. Sabahtan sonra heyecanlanmadığını söylese, kesinlikle yalan olurdu. Onunla sevişmek iyi hissettiriyordu ve şimdi ilk defa korunmadan sevişeceklerini düşününce heyecan ve gerginlik arasında turluyordu. Bunun sebebi, en son korunmadan seviştiği kişinin eski sevgilisi olmasından başka bir şey değildi.

Koltukta öylece oturarak düşünceleriyle boğuştuğu sırada çalan zilin sesiyle irkildi, anında oturduğu yerden ayaklanırken saçlarını kısaca elleriyle düzeltmeyi unutmamıştı. Koltukta kalan havluyu umursamadan dış kapıya ilerlediğinde ve kapıyı açtığındaysa, kafasının tüm karışıklığı bir anlığına uçtu gitti.

Lee Minho tüm çekiciliğiyle karşısında duruyordu.

Bu ona teklifi neden kabul ettiğini tekrar hatırlamasında yardımcı olmuştu. Bakışları karşısındaki adamın üzerinde gezinmeye başladığında, onun da kendisini incelediğini fark etmemişti. Öğlen attığı fotoğraftaki kıyafetler üzerindeydi ve saçları hafifçe dağılmıştı, Jisung'un içini bir heyecan kapladı sırf bununla bile. O saçları daha da dağıtmak istiyordu.

want so bad | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin