1.6

2.4K 366 330
                                    

Başımın ağrısı, uykumu bıçak gibi kestiğinde istemsizce gözlerimi kırpıştırarak araladım. Ellerim anında şakaklarıma çıkarken parmak uçlarımla hafifçe ovuşturdum orayı, başım gerçek anlamda çatlıyordu. Parmaklarımla başımı ovuşturdukça ağrım biraz olsun hafiflemişti ve bu, olduğum yeri fark etmeme yol açmıştı. Minho'nun odasındaydım ve üzerimde sadece iç çamaşırım vardı ancak geceyi çok iyi hatırladığım için sevişmediğimizi biliyordum. Bunu düşünmemle her şey gözüme bir bir gelirken aptallığım beni çıldırttı, gözlerimi kapatırken yumruklarımı sıkarak olduğum yerde tepindim bir süreliğine.

Nasıl onun yanında ağlayabilirdim ben?

Tepinmeyi bırakarak en son yatakta yan dönerken kendimi sakinleştirmeye çalıştım ancak sonrasında ona eski sevgilimin beni aldattığını bile anlattığımı hatırladım. Çığlık atmamak için başımı yastığa gömerken tek istediğim kendime alkolü yasaklamaktı. Likörlü çikolata bile yememem gerekiyordu benim bu aptallıkla.

Birkaç dakikalık krizimin ardından biraz olsun sakinleştiğimde uzandığım yerden doğruldum ve bacaklarımı kendime çekerek bağdaş yaparken düşünmeye başladım. Tüm geceyi baştan itibaren düşündüm sakince, kendi yaptıklarımı hatırladıkça tekrar kendimi asasım gelse de engelledim içimdeki bu isteği. Söylediklerime ve davranışlarıma utanmayı bıraktığımdaysa fark ettiğim şeyle karnım kasıldı.

Her şeye rağmen, sevişmemiz gerekirken ben dertlerimi anlatmama rağmen, Minho benimle bebeğiymişim gibi ilgilenmişti.

Biz sadece partnerdik, sevişmek için düzenli olarak bir araya gelen iki kişiden fazlası değildik. Üstelik tüm bunları da geçtim, Minho'nun karakterinde birinin beni teselli etmesini ya da yanımda durmasını asla beklemezdim. Beni rahatlatışını, kucağına çekip sımsıkı sarılışını hatırladıkça karnım daha çok kasılıyordu. Sınırlar konusunda devamlı laf eden bendim ve onun bu konuda pek bir sıkıntısı yoktu. Benim sevgili gibi hissettirdiği için yapmasını istemediğim çoğu şeyi yapmakta hiçbir problem görmüyordu, bunun farkındaydım ancak dün geceki öyle bir şey değildi.

Minho'nun aramızdaki kurallara uymadığı konular genelde duygu içermiyordu, öylesine gün içinde mesaj atması ya da başta öpüşmeyi az tutmak istememe rağmen devamlı beni öpmesi onun çok düşünerek yaptığı şeyler değildi. Benim için önemli olsalar da onun için öylesine şeylerdi, bunu biliyordum. Kullandığı hitaplara dikkat etmezdi, günün hangi saati mesaj attığını umursamazdı ya da aklına esiyorsa beni öperdi. Bunların hiçbiri onun için önemli şeyler değildi çünkü o, bu hareketlerine herhangi bir duygu yüklemiyordu. Bense öyle değildim, her ne kadar birbirimize çok benzesek de bir şeyler hissetmediğim birine sevgi hitapları kullanamazdım ya da devamlı mesajlaşmak istemezdim.

Dün gece ise çok farklıydı, Minho'nun öylesine yaptığı ufak hareketler gibi hissettirmemişti. O belki de yine rahat davranmış ve önemsemeden yapmıştı bilmiyordum ama ben önemsiyordum. Aramızdaki ilişkinin herhangi bir duyguyu barındırmaması gerekiyordu bunun farkındaydım ama dün geceden sonra nasıl ona eskisi gibi yaklaşacağımı bilmiyordum çünkü her şeyden önce ona karşı hissettiğim minnet duygusu çok büyüktü.

İşin kötü yanı şuydu ki, birine karşı sadece minnet duymak karnımın böyle kasılmasına ya da düşündükçe ağlamak istememe sebep olur muydu bilmiyordum.

Aslında bildiğimi fark etmek ellerimi yüzüme kapatmama ve bacaklarımı karnıma doğru çekerken kendime duyduğum öfkeyle soluklanmama sebep oldu.

"Sikeyim..."

Sinirle iç çekerken ağlamak istiyordum çünkü duygularımı çoğu zaman iyi yorumlayan biriydim. Sadece kaçabildiğim kadar kaçardım ancak dün geceden sonra kaçacak gücü kendime bulabilir miydim bilmiyordum.

want so bad | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin