1.0

3K 462 281
                                    

Telefonumdan açtığım şarkının sesi odayı doldururken ben de ona eşlik ederek biraz mırıldandım. Bir yandan da belimdeki havluyu bağlıyordum.

Minho'nun evine geleli yaklaşık yarım saat olmuştu. Geldiğimde anahtarı gerçekten paspasın altında bulmuş, hayret etmeden edememiştim. Manyaktı bu adam, bu devirde paspasın altına anahtar mı saklanırdı?

Geçen yarım saatte ilk defa onun evine geldiğim için kısaca kapısı açık odaları incelemiştim. Tam olarak Lee Minho'ya yakışır bir evdi. İçindeki eşyalar siyah ve gri ağırlıklı döşenmiş, oldukça sadeydi her şey. Yatak odasının kapısı açık olduğu için kısaca oraya da göz gezdirmiştim ve siyah yatak örtüsünü görmek beni şaşırtmamıştı. Minho'dan mor renk falan beklemiyordum zaten, renkli giyindiğini bilr pek görmemiştim. Varsa yoksa siyah beyaz takılıyordu. Gerçi ona laf etsem bile benim de ondan aşağı kalır yanım yoktu, genelde her rengin koyu olanını tercih ediyordum. Bu, o renklerin hoşuma gitmesinden kaynaklıydı.

Kısa ev turumun ardından fazla oyalanmadan banyoya girmiştim, hem duşu hem de bir küveti vardı ama küvetle uğraşmak istemediğim için duş alarak rahatlamıştım. Dışarıda buz tuttuğum için sıcak duş bana fazlasıyla iyi gelmişti. Sonrasında kendi kıyafetlerimi tekrar giymek istemediğime karar vermiştim ama Minho'nun kıyafetlerini karıştırmak da istemediğim için ona mesaj atarak sormuştum. Ondan giyinip giyinemeyeceğimle alakalı bir şeyler yazmıştım ama bana henüz dönmemişti, bu yüzden ben de belime bağladığım havluyla öylece takılıyordum. Biraz daha cevap vermezse giyinmeme gerek de kalmayacaktı zaten.

Elime aldığım ufak havluyla da saçlarımı kurularken Minho hâlâ mesajıma dönmediği için gözlerimi devirerek telefonuma uzandım. Açtığım yüksek sesli şarkıyı kapatıp onu aramayı planlamıştım, beni daha ne kadar bekletmeyi planlıyordu? Bunu sorgulayacaktım ancak tam telefondan onun adını bulduğum sırada çalan zil, gözlerimin salona açılan dış kapıya dönmesine sebep oldu. Geldiğinde zili çalmasını çünkü korkacağımı söylediğimi hatırlayınca derin bir nefes aldım ve olduğum yerden ayaklanarak kapıya doğru ilerlemeye başladım. Mesajlarıma dönmediği için ona sinirlenmiştim ve kaşlarım kendiliğinden çatılmıştı. Kapıya uzanırken bir yandan da söylenmeye başladım bu yüzden.

"Mesajlarıma neden dönme-"

Sözlerimi bölen, karşımda gördüğüm kişinin Minho olmayışıydı. Karşımda bana göre kalıplı, siyah saçlı ve hemen hemen benim yaşlarımda bir çocuk duruyordu. Çocuğun beni gördüğünde gözleri irileşmiş, ardından bakışları yavaşça üzerime düştüğünde kaşları çatılmıştı. Kapıyı anlık geliştiği için üzerimde sadece bir havluyla açtığımı anında fark ettim bununla beraber ama üzerimi kapatmak için herhangi bir çaba göstermeden kaşlarımı kaldırarak sanki kendi evimmiş gibi sordum.

"Buyrun?"

Çocuğun çatılı kaşları hafifçe gevşedi sorumla ancak yutkunduğunu gördüğüme emindim. Çok geçmeden beni yanıtladı.

"Minho evde mi?"

Bu soru benim de kaşlarımın çatılmasına sebep oldu bir anlığına ancak hemen sonrasında Minho'nun evinde başka kimi arayacağını düşünerek kendime gözlerimi devirdim.

"Yok ama birazdan gelir. Acil bir şey mi vardı?"

Çocuk başını olumlu anlamda salladığında onu içeri almam doğru olur mu bilmediğim için öylece kapıda durmakla yetindim. Bir yandan da götüm donmuştu çünkü Minho'nun evi müstakil bir evdi ve kapısı direkt bahçeye açılıyordu. Kapıyı çıplak açmam kesinlikle benim aptallığımdı.

"Gelene kadar içeride onu beklesem olur mu?"

Az önce kendi kendime bunu düşündüğüm için hızlıca cevap verdim. "Doğru olur mu bilemedim. Benim evim değil sonuçta."

want so bad | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin