Yanık kokusunu solumamak için ağzına kapattığı maskeyi düzeltip etrafa göz attı.Çoğu şey yanmış ve artık öldüklerini belli edercesine siyah renge boyanmışlardı.Havada maskeye rağmen kül ve ateş kokusu geniz yakıcılığı ile hissediliyordu.
Cebinden çıkardığı tohumları yangın yüzünden tek bir bitki kalmamış toprağa saçaladı.Ruhunda hissedemediği toprağı ellerini kül olmasını umursamadan yer bastırdı.
Doğa sana yapılan bu saygısızlığı telafi etmeye geldim.Seni hissetmeme izin verir misin?
Uzun bir müddet elleri yerde bekledi.Uzun zaman geçti saniyler dakikaya dönüşürken umudunu asla kaybetmedi çünkü doğa bu demekti.Umut...
Koruyucum Jisung hataların telafisi olur mu?
Duyuduğu-daha doğrusu zihninde yankılnanan-yumuşak ve anaç sesin sorduğu soruyla gülümsedi Jisung.
Umut vardır her zaman her hatanın telafisi yoktur.Ama bazen baştan başlama vardır.
Ayağının altında ki zemin yavaş yavaş kıpırdayıp tohumları yutmaya başladığında aynı anda yan tarafta bulunan nehir çağşayarak akmaya başladı.Demek su kullanıcılarıda işi başarmıştı.
Yüzünde ki maskeyi indirip yavaş yavaş diğer tarafa doğru yürüdü.Ancak genzini yakan kül kokusu maskesini tekrar yüzüne çıkarırken gözleri su kullanıcılarının södürmeye uğraştığı ateşi kontrol altında tutan diğer ateş kullanıcıların arasında ki sevgilisine gitti.
Yardım lazım gibi görünüyor sevgili kullanıcım..
Anaç ses tekrar kulağına çalındığında Jisung ne olacağını anlamış gibi ilerde duran sarmaşıkları kontrol altına alarak ilerde ki arkadaşlarına doğru yönlendirdi.Kimse ne olduğunu anlamadan kendilerini tepe taklak ağaca asılmış bir halde buldular. Hemen ardından az önce durdukları yeri dere yatağından taşan su sel gibi çağlayarak ezip geçti.
Ortada ne ateş kalmıştı ne kül...Hepsi su ile birlikte sürüklenerek ortadan kaybolmuştu . Arkadaşlarını tek tek yere indirirken hepsi gelip teşekkür etmiş ve uzaklaşmışlardı.
"Beni hala indirmeyi düşünmüyor musun?"
Gözlerini gülümseyerek ağaçta hala ters bir şekilde asılı duran sevgilisine doğru çevirdi.Kızıl saçları -ki sabah özenle taramış ve jisung'un karıştırmasına izin vermemişti-aşağı doğru salınmıştı.
"Bilmem sen teşekkür etmedin ki."
Kızıl saçlı beden göz devirerek az önce güçlerini kullandığı için kahverengi gözleri yeşile dönüşen sevgilisinin gözlerine dikti.
"Oyun yaşını geçmedin mi Ji ?"
Karşısında duran sevgilisinin kıkırtısını duyunca başına gelecekleri anlamış gibi gözlerini açarak parmağını ona doğru salladı.
"Öyle bir şey yaparsan seni öldürürüm du-"
Lafını tamamlayamadan sevgilisi elini şıklatmış ve ayak bileklerine dolanan sarmaşıkların çözülmesiyle gözlerini kapatmıştı ancak yere düşmesine saniyler ve santim kala sarmaşık tekrar bileğine dolnamış ve nazikçe yere bırakmıştı.
Jisung ise birazdan başına gelecekleri bildiği için geri geri gitmeye başlamıştı.Sevgilisi bir kaç saniye durduktan sonra ayağa kalkmış ve yüzünde korkunç bir sırıtma ile Jisung'a bakmaya başlamıştı.
"Minho bakma öyle korkuyorum bak."
"Korkmalısın bebeğim hata kaçmalısın.Kaç bebeğim yoksa seni bitireceğim."
Jisung minik bir çığlık atarak koşmaya başladığında Minho da tam arkasında koşuyor önünde kahkaha atan minik sincabı yakalamaya uğraşıyordu.
Jisung izizi kaybettirdiğine emin olduğu bir an soluklanmak için yavaşlamıştı ki aniden beline sarılan bir kol ile hemen yanında ki ayağaca yaslanmıştı.Karşısında koştuğu için anlına terden yapışmı saçları ile sevgilisi duruyordu.
"Dua et sincap seni seviyorum yoksa diri diri yakardım seni."
🥀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairytail/'Minsung
FanfictionDünya 5 ırk arasında bölünmüş bir haldeydi; Vampirler Kurtlar Cadılar Element Kullanıcıları Ve insanlar... Bu ırklar arasında haaytta kalmaya çalışan sevgili kardeş ve ruh eşi olan 8 kişi. Shipler etiketçerdeeir