"Sevgilim!"
Herkes kırılmış masanın ortasında birbirine sarılan ikiliye bakıyordu.Özellikle Chan ve Changbin ağzıları açık bir şekilde birden masaya gökten(!) düşen tanıdık vampire bakıyorlardı.
"Tanrım sana bir şey olacak diye çok korktum."
"İyiyim,bebeğim merak etme."
Hyunjin kolları arasında ki bedeni sıkıca sarıp saçlarını okşarken söyledi bunları.Kolları arasında doğası gereği soğuk olan bedenin içine yerleştirdiği tuhaf ısıyı tekrar hissetmenin huzuruna varmıştı.
Gelen çığlık sesiyle ikili bir birinden ayrılmış ve Ryunjinin üstüne düşmüş bir Yeji görmeleriyle Hyunjin göz devirmiş ancak kafasını çevirdiğinde gördüğü tanıdık bedenler donup kalmasına neden olmuştu.
"Chan hyung changbin hyung.."
(...)
"Hiç bir şey anlamadım amk ne oluyor burda?"
Yuna -ortamda bulunan tek insan olduğu için doğal olarak-hiç bir şey anlamamış boş boş karşısında daha doğrusu aniden masanın üstünde beliren kişilere bakıyordu.
"Şimdi sen I N in meşhur sevgilisi sende kuzeni misin?"
Jeongin kıkırdayarak sırtını yanında oturan sevgilisinin göğsüne dayadı.Bu hareketiyle Hyunjinde tek kolunu oturan sevgilisinin beline sarmıştı.
Yuna sert adımlarını yere vurarak Yejinin tam önünde durdu.Yejinin gözöerine dik dik bakmaya başladığında pembe saçlı kız pis bir şekilde sırıtmış ve gözleri yavaş yavaş kırmızılaşırken Yuna sanki derin bir çukura gömülüyormuş gibi hissediyordu.
Bu his ancak Ruyujinin hızla ayağa kalkıp Yunayı sertçe arkasına çekmesiyle kaybolmuştu.Ancak Yejinin bakışlarının bu sefer ki hedefi kendisi olmuştu.
"İnsanların zaafıyla oynamayı kes!"
Yeji ise karşısında ki şifacının diğer adıyla şamanın konuşmasıyla kötü kadın kahkası atıp saçlarını geriye atmış ve ayak ayak üstüne atarak geriye yaslanmıştı.
"Bu benim sorunum değil ayrıca bir ismim var adım Yeji bayan Ryujin."
Keskin bir şekilde karşısında kine bakan kızın bakışlarına şaşkınlık oturmuş daha sonra kafasını iki yana sallayarak Yunayı peşinden sürükleyip tekrar eski yerine oturmuştu.
Seungmin ve felix in anneside mutfaktan ellerinde portakal suyuyla çıkmış ve tepsiyi Seungmine verip dağıtmasını istemişti.
Ancak ne olduysa o anda oldu gözleri saniyeliğine mora dönen Chan bardağı alkrken tüm tepsiyi üzerine devirmişt.Tekrar kızgınlığa girmiş gibi sıcaklık basınca üstünü değiştireceğine dair bir kaç şey mırıldanıp odadan ve evden kaçarak çıkmıştı.
Gözlerinin renginin değiştiğini ve ensesindeki mührün parladığını gördüğünü bilmediği Ryujinin dehşetli bakışlarını sırtında hissederek...
(***)
"Daha ne kadar yolumuz var Minho?"
Minho artık kararmış hava yüzünden zarzor yürüdükleri ormana bakarak iç çekti.Kendisi ateş elementi kullanıcısı olduğu için karanlıkta yürüyebiliyordu fakat Jisung için aynısı geçerli değildi.
"Çok mu yoruldun bebeğim?"
Sevgilisinin yağmurdan sırılsıklam olmuş yanağına elini atmış ve anlına bir öpücük kondurmuştu.
"Bir yerde dinlene biliriz aslında?"
Jisung kafasını sallayarak ellerini yere doğru uzatmış gözlerini kapatıp tekrar açtığında kehribar gözler artık yeşil renk ile parlıyordu.Zaman geçmeden ağaç kökleri ve bitkiler ile ikisinin sığabileceği bir sığınak yapmıştı
Ancak kendi dünyalarında bulunmadıklarından dolayı enerjisi çobucak bitmiş ve arkasında duran sevgilisinin kucağına yığılmıştı.
🥀
Orendada tıkanınca buraya bir bölüm atayım dedim hem yb isteyenler vardı.
Oy ve yorumu unutmayın.
~Nam Ra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairytail/'Minsung
FanfictionDünya 5 ırk arasında bölünmüş bir haldeydi; Vampirler Kurtlar Cadılar Element Kullanıcıları Ve insanlar... Bu ırklar arasında haaytta kalmaya çalışan sevgili kardeş ve ruh eşi olan 8 kişi. Shipler etiketçerdeeir