3. Bölüm

18 4 0
                                    

Kraliçe Munseong yatağından biraz daha doğruldu. prenses Min Ji annesinin hasta ve soluk yüzünün pespembe olduğunu gördü. Byeol kimdi ki annesi adını söylerken bile yüzüne renk gelmişti.

- Sonra ne oldu anneciğim?..

Munseong mahçup bir edayla gülümsedi..

- Ne olacak?.. oracıkta bayılmışım...hem de Byeol'ün kollarında...

Munseong ve tabibe Dong sun kıkırdayarak gülüşünce prenses Min ji de onlara katıldı..

- neyse... devam ediyorum... gözlerimi açtığımda derme çatma bir kulübedeydim.. doğrulmaya çalışırken çok zorlanmıştım. Başım inanılmaz ağrıyordu. elimi başıma götürdüğümde şakağımdaki bandajı farkettim. Olanları hatırlayınca hemen kalkmaya çalıştım. Üzerimdeki örtü kayınca üzerimdeki kıyafetlerin değişmiş olduğunu gördüm. Dehşete kapılmıştım. O sırada kapı açıldı ve gölette gördüğüm terbiyesiz çocuk başını yavaşça içeri uzattı.. Gözleri sıkı sıkı kapalıydı..

- Heyyyy... Sapık kız... Uyandın mı?...

Yine sinirlerimi zıplatmıştı..

- Ben sapık falan değilim.. asıl sensin sapık!!!! Kıyafetim nerede benim?.. Kıyafetimi çıkarmaya nasıl cüret edersin?!..

Bir anda gözlerini iri iri açtı..

- benim çıkardığımı da kim söyledi?.. komşu teyzeden rica ettim üzerini o çıkardı.. kıyafetlerin de kuruyunca şu rafa koydum. kendini iyi hissediyorsan üzerini hemen değişsen iyi olur.. çünkü üzerindeki benim tek yedek gömleğim...

Sessizce doğrulmaya çalıştım.. bu gıcık çocuğun hiç bir şeyi bende kalsın istemiyordum.. Doğrulurken bacaklarım öyle acıdı ki dengemi sağlayamayıp olduğum yere geri çökmüştüm. Düştüğümü görünce hızla yanıma gelip eğildi. Yüzündeki gıcık ifade gitmiş yerini endişe almıştı..

- İyi misin?...

- hayır.. bacaklarım çok ağrıyor..

- neden?.. bacaklarının başınla bir alakası olamaz.. o gölete nasıl geldin?.. buralarda orayı benden başkası bilmez..

- Ben.... Bilmiyorum....

- Kimsin sen?.. Bir adın var mı?..

Adımı söyleyecekken Min ji'nin sözü geldi aklıma.. Kamufle olmalıydım...

- Min ji... Adım Min ji....

- Min ji mi?.. değişikmiş...

- Neden?

Gülümsedi..

- Buralarda böyle bir isim duymamıştım hiç.. Gerçi... Buralarda ismi olan da pek yoktur...

- Nasıl yani?.. neden isminiz yok?..

Alaylı bir şekilde yüzüme baktı..

- Kıyafetlerinden de anlamıştım buralara ait olmadığını... öyle kaliteli kumaşlar olmaz buralarda.Ayrıca konuşman da çok düzgün.. sen şehirlisin değil mi?..

''Evet'' anlamında başımı salladım

- buralar dediğin yerler neresi?.. ben neredeyim?..

- burası Goryeo'nun doğu cephesinde surlara oldukça uzak bir köy. köyümüzün adı yok. insanlarımızın adı yok. Kimliğimiz yok. çünkü Goryeo sadece şehrin etrafına çekili surlardan ve orada yaşayan soylu ailelerden ibaret.

Gözlerindeki nefret beni ürkütmüştü. Ben ömrü sarayda gün geçirmiş bir prenses olarak surların dışındaki halkımızın yaşamı hakkında hiç bir şey bilmiyordum..

~BYEOL~ GENERAL PARKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin