Hoşgeldiniz! iyi okumalar dilerim<3
Sabah saat 10'a gelirken artık ağrıyan gözlerimi kapatmayı bırakarak açtım. Gece ikide eve gelmiştim ve asla uyku tutmamıştı. Ağlamaktan gözlerimin altı şişmişti. Keşke affetseydim diyordum içimden, keşke onu o halde bırakmasaydım.
Belki de gerçekten öpmemişti o kızı, belki de dediği gibi gerçekten bir yanlış anlaşılma vardı, belki o kız öpmüştü ilk onu. Nasıl anlardım ki bunu.. Onu affetmek öylesine istiyordum ki.
Neden yemek yediğiniz restoranda gitmiyorsun ki? Kamera kayıtlarından bakabilirsin.
Siktir, aşırı mantıklı.. Evet.. Belki bana bakmam için izin verebilirler. Çok doğru!
Yatağımda dikleştiğimde yorganı üstümden atıp çıplak ayaklarımı yere bastım. Bir şeyler yiyip bakmaya gidebilirim.
Banyoya gittiğimde musluğu açıp yüzüme su çarptıktan sonra kapatıp aynada kendime baktım. Cidden rezil bir haldeydim. Kenan cidden beni yormuştu.
Aşık olduğun için yoruluyorsun.
Evet.. Öyle.
Mutfağa gidip kendime bir sandviç yaptıktan sonra geri odama çıktım. Orası ünlü bir restorand olduğu için pantolon giyemezdim yani. Bu yüzden krem rengi bir elbise giyip saçlarımı düzleştirdim.
Kapatıcıyla gözaltlarımı kapattığımda sade bir makyaj yaptım. Yeterince iyi olmuştum sanırım.. Çantamı elime aldığımda aşağıya indim. Kapımı kilitleyerek evden çıktığımda Londra sokaklarında yürümeye başladım.
Fark ediyordum, paparazziler fotoğraflarımı çekiyordu.
Umursamadan yürümeye devam ettim. Artık umurumda bile değil. Artık küçük bir çocuk gibi evimde saklanmayacağım. Kimse umurumda değil.
Kısa sürede restoranda geldiğimde kapıdaki çalışanlar beni tanımışlardı ki, gülümseyerek hoşgeldiniz diyerek beni içeri almışlardı. Teşekkürlerimi sunarak kasaya geldiğimde kendimi belli ederek gülümsedim. Adam beni fark ettiğinde kaşlarını kaldırıp gülümsedi.
Alyssa Alwyn ünü işte.
Bir nevi öyle.
"Bayan Alwyn, hoşgeldiniz! Sizi burada görmek bizim için ne büyük şeref! Size en güzel yerlerimizden bir tanesini verelim hemen." Ne nazik! Gülümsedim.
"Çok naziksiniz, teşekkür ederim. Fakat güzel yemeklerinizden yemeye gelmedim. Müdürünüzle bir konu hakkında konuşmak istiyorum da." Adam tedirginleştiğinde güldüm.
"Merak etmeyin, bir sorun yok. Geçen hafta ki davet hakkında konuşacaktım." Rahatlamışça kafasını salladı.
"Tabii ki bayan Alwyn, lütfen beni takip edin." Onaylayıp teşekkür ettiğimde adamı takip ettim. Bir koridora girdiğimizde başka bir kapının önüne geldik. Önünde Müdür Matthew Hray yazıyordu. Adam kapıyı tıklattığında gelen komutla içeri girdi.
"Müdürüm, rahatsız ediyorum, kusura bakmayın. Bayan Alwyn sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyor da. Çok nazik olunca kıramadım." Müdürün kaşları havalandı. Ellerimi önümde birleştirip şirince gülümsedim.
"Tamam oğlum, hadi sen çık." Adam onayladığında kapıyı kapatarak çıktı. Elimi uzattım. "Merhaba bay Hray, ben Alyssa Alwyn." Adam elimi tutup sıktı.
"Merhaba bayan Alwyn, sizi burada görmek çok güzel." Gülümsedim.
"Teşekkür ederim.. Konuşmak istediğim konu.. ben geçen haftaki yemeğe davet edilmiştim. Bugün fark ettim ki kaç gündür kolyemi bulamıyorum. Düşürdüğümden şüphe ediyorum. Rica etsem kamera kayıtlarına bakabilir miyim? Bu benim için çok önemli. Lütfen.." Kibarca baktığımda adam önce bilememişlikle bakındığında bakışımı görmüş olmalı ki nefesini verdi.
