"Hoşgeldin June" kapıyı açan yardımcımız Nina'ydı . "Selam Nina." diyerek etrafa bakındım ve annemi her zaman oturup kitap okuduğu koltuğunda göremeyince merakla Nina'ya döndüm ve "Annem nerede biliyor musun?" diye sordum. " Annen ve baban seni ofiste bekliyorlar." diye yanıt verdiğinde göz bebeklerim büyüdü. Ne oluyor?
Nina'ya teşekkür edip üst kata çıkıp ofise doğru yöneldim. Okuldan ne halde geldiysem öyle kalmıştım...Elimi yüzümü yıkamaya fırsat bile bulamamıştım.
Ofisin kocaman kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve omuzlarımı geriye atarak duruşumu dikleştirdim. Kendimi hazır hissettikten sonra kapıyı tıklattım.
"Gelebilirsin kızım" babamdan yanıt aldıktan sonra ağır kapıyı yavaşça açtım. Karşımda gördüğüm manzara sonucu kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Babam her zamanki gibi çalışma masasının arkasındaki sandalyede yerini almıştı. Annem ise masanın önündeki karşılıklı duran ikili koltukların bir tanesine oturmuş elleri dizlerinde telaşla bana bakıyordu. Annem ve babamı süzdükten sonra asıl kaşlarımın çatılmasına sebep olan kişiye baktım.
Babamın yanında ömrümde gördüğüm en yakışıklı adam duruyordu. Adam dediğime bakmayın benden çok az daha büyük gözüküyordu, on dokuz, sekiz yaşındadır.
Kafamı anlamsızca eğip sorgular bir yüz ifadesiyle babama bakmaya başladım. Annem sesli bir şekilde yutkunduktan sonra konuşmaya başladı.
" Hoş geldin kızım, gel otur seninle konuşmamız gerekiyor." karşısındaki koltuğu gösterdi. Eğer çocuğu görmesem kesin bir bok yiyeceğim diye düşünürdüm. Ama bir dakika ya bu çocuk babamın yeni korumasıysa? Ama babam neden korumasını benle özel konuşacakları bir mesele için yanında tutar ki? Ay korkma baba ısırmam!
Koltuğa doğru yürürken bir yandan da çocuğu süzdüm. lacivert gözleriyle karşısındaki duvara, gözlerinden sanki lazer fırlatır gibi bakıyordu. Korkutucu...
Çantamı yere bıraktıktan sonra koltuğa oturdum ve babama baktım.
B- "Öncelikle hoş geldin kızım, nasıl geçti günü?"
J- " Güzeldi, ancak yorucuydu"
Kafasını 'anlıyorum' der gibi salladı ve konuşmaya devam etti.
B- " Seni buraya çağırdık çünkü seninle konuşup anlaşmamız gereken bir konu var."
Babacım bunu biliyorum lütfen sadede gelebilir misin artık!? Annem sesli bir şekilde öksürdüğünde kafamı ona çevirdim.
B- "Kızım biliyorsun ki artık 17 yaşındasın ve bu da demek oluyor ki daha fazla dışarılara gezmeye çıkacaksın"
Kafamla onu onayladım. Bu ne alaka şimdi!? Evet yalan yok asosyal gibi evde kalmayı sevmem, arkadaşlarımla buluşmaya bayılırım ama o kadar da parti meraklısı değilim, yabancıların olduğu ortamlar pek ilgimi çekmez!
Jessica'nın partisi gibi bir partiden bahsetmiyorum. Okuldan insanların yaptığı partiler sıkıntı değil. Ama okulun dışında birinin düzenlediği/organize ettiği partiye gitmem. Kendimi bir ortamda yabancı hissetmeyi sevmiyorum nedense.
A- "Dışarıdaki insanların ne kadar tehlikeli olduğunu da biliyorsun..."
J-"Ve?"
Devamını getirmelerini bekliyordum ki babam dileğimi yerine getirip konuşmaya başladı.
B-"Canım, rakiplerim son zamanda çoğaldı ve etrafımızdaki çoğu insan artık iyi niyetli değil."
Evet, babam dünyaca ünlü Kast Teknoloji şirketinin sahibiydi. Dedemden bize miras olarak kalan bu şirke özellikle son zamanlarda daha da gelişmeye başladı. Bu da doğal olarak rakiplerimizi arttırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞIMIN BELASI
RomanceJune Dalton, dünya çapında tanınmış bir teknoloji şirketinin sahibi olan ebeveynlerinin koruma teklifini duyduğunda önce öfkelendi, ardından şaşırdı. Onlar, neredeyse kusursuz bir güvenlik önlemi altında yaşamalarına rağmen, daha fazla güvenlik isti...