17

168 21 7
                                    

Son saatte ders boyunca yatmıştı Chanyeol çünkü dün uykusunu alamamıştı doğru düzgün. Hem Junmyeon ile yaşamış olduğu gerilimi hem de Baekhyun ile olan anları düşünüp durmuştu. İki düşünce de birbirinden ağır basıyordu.

Telefonundan saate baktığında zilin çalmasına son 2 dakika kaldığını gördü. Bu yüzden de hemen çantasını toplamaya koyuldu. Sehun ile Jongin'e baktığında ikisinin hâlâ uyuduğunu gördü. Sehun'un ağzı açık kalmıştı.
Ama gidipte onları uyandıramazdı çünkü şuan İngilizce dersindelerdi ve bu öğretmen son dakikaya kadar ayağa kalkılmasına izin vermiyordu. Ve en önemlisi şuan kaybedecek zamanı yoktu. Bu işi en kısa sürede bitirmek istiyordu.

Zilin sesiyle öğretmenden sonra ilk çıkan Chanyeol olmuştu. Kalabalık olmadan merdivenlerden birkaç basamak atlayarak hızlıca indi. Ayağının acısı umrunda değildi. Kantinden çıkış daha kolay olduğu için oraya yöneldi ama kapıdan girer girmez birisiyle sert bir şekilde çarpıştı.

"Ananı sikeyim önüne bakmıyor musun sen?" dedi kolunu tutarak.

"Asıl senin bu acelen niye yarram?" dedi tanıdık bir ses.

Kafasını kaldırdığında önünde Kyungsoo vardı. Kafasını eliyle ovuyordu. Boy farkı yüzünden Chanyeol'un tam omzuna kafa atmıştı.

"Baekhyun'u beklemeden bir de" diye ekledi Kyungsoo.

"Ufak bir işim var onu halledicem" dedi Chanyeol, Kyungsoo'nun ayrıntı sormaması için dua ederek.

"Ne işiymiş bu?" dedi Kyungsoo kaşlarını çatarak.

"Junmyeon ile konuşmam gereken konular var." dedi Chanyeol. Kaçamayacağını ve doğruyu söylemesi gerektiğini biliyordu.

"Chanyeol, bunu git Baekhyun'a söyle. Şuan bahçede beni bekliyor. İlişkinizi sarsmak istemiyorsan tabi." dedi Kyungsoo ve koridorda ilerleyerek kayboldu.

"Hay amınakoyayım" diyerek bahçeye çıktı.

Baekhyun uzaktan onu görünce elini sallamaya başladı. Yüzünde ise çok masum bir gülümseme vardı. Chanyeol onu gördüğünde kendine engel olamadı ve yanına koşup ona sımsıkı sarıldı. Baekhyun kahkaha atarak kafasını Chanyeol'un boynuna gömdü.

Bazı öğrenciler onlara gülümseyerek bakarken bazıları ise tiksinerek bakıyordu. Ama bunlar onların umrunda asla olmamıştı çünkü bu tepkilere zaten alışıklardı.

Birbirlerinden ayrıldıklarında okulun çıkışına doğru beraber gittiler. Kapıya geldiklerinde Baekhyun durdu.

"Kyungsoo'yu bekleyelim. O gelince beraber dershaneye geçeriz." dedi Baekhyun.

Kyungsoo'nun dediği şeyi yapmalıydı.

"Baekhyun, benim Junmyeon ile konuşmam gerekiyor." dedi hızlıca.

"Chanyeol gerek yok gerçekten, gel gidelim birlikte dershaneye" dedi Baekhyun durumdan hoşnut olmadığını belirterek.

"Bak bu durumu gerçekten Junmyeon ile konuşup düzeltmem gerekiyor. Ortada sonucu olmayan bir durum kalınca ben delleniyorum." dedi Chanyeol.

"Peki öyle olsun." dedi Baekhyun pes edercesine. Çünkü ne kadar istemese de Chanyeol'un her türlü gideceğini biliyordu.

"Teşekkür ederim" dedi ve Baekhyun'un dudağına tatlı bir öpücük kondurdu. Bu somurtan küçük adamı gülümsetmeye yetmişti.

"Dershaneye geç kalma sakın" dedi Baekhyun.

"Kalmam!" dedi Chanyeol ve sahile doğru koşmaya başladı.

Kyungsoo'ya söyledikleri için minnettardı çünkü içi şuan çok rahattı. Bir yandan da gerdindi sonuçta Junmyeon ile görüşeceklerdi.

Sahile çıkan yola dönünce soluklanmak için kaldırıma oturdu. Durmadan koştuğu için terlemişti ve çok susamıştı ama biliyordu ki bu yolda market yoktu, sahilin içinde vardı. Bir umut çantasını sırtından çıkartıp içine baktı ama nafile, boş pet şişeden başka bir şey yoktu. Şişeyi çantasından çıkardı ve karşı yolda duran çöp kutusuna basket attı. Ardından telefonunu kontrol ettiğinde Jongin ve Sehun'dan gelen küfürlü mesajları gördü. Sonra da çantasını yanına koyup bacaklarını kendine çekti ve düşünmeye başladı. Ama bu çok uzun sürmemişti çünkü yanına doğru birkaç adım sesi duymuştu.

dershane :: chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin