Hillo canlar, nasılsınız?
Bol romantizm, komedi ve kaosun olduğu bir hikayeyle karşınızdayım.
Sizde lütfen şu alttaki yıldızı parlatmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.Bu pasaja başladığınız tarihi not düşebilirsiniz.
İnstagram: aysuhsynl
Elimdeki çantayı sıkı sıkı tutarken bakışlarım önümdeki malikanedeydi. Etrafı bir sürü koruma ile çevrili olan saraydan hallice olan eve bir süre daha bakıp gözlerimi devirdim alayla.
"Şuna bak sanırsın bana sadrazamın sol... Tövbe tövbe." Kendi kendime alayla konuşmamı yine kendim bölüp olduğum yerde hareketlendim. Daha fazla öylece durup izlemenin anlamı yoktu. Ayağımdaki topuklularımla yavaşca adımlamaya başladım eve doğru. Neredeyse aylardır uğraşmam ve yaptığım takip sonucu Efken Eryiğit'in dört yaşında bir kızı olduğunu öğrenmiştim. Şimdiyse yaptığım başvuru sonucu kabul edilmemle ona bakıcılık yapmak için gelmiştim.
Gerçi küçük bir sorunumuz vardı, benim çocuk bakmaktan gram anlamamam gibi. Ya da kimliğim deşifre olursa bu adamın kafama sıkacağı ihtimali gibi.
Sonunda büyük demir kapının önüne gelip durduğumda iki tarafta duran izbandut tipli iki tane korkunç adamın bakışları bana döndü. Boylaeından ve boyumdan dolayı kafalarını hatrı sayılır bir biçimde eğerek beklentiyle bana bakıyorlardı. Bu ürkünc ambiyansı bozmak için boğazımı sertçe temizleyip konuşmaya başladım.
"Açar mısınız kapıyı?" Sorumla ifadesizce yüzüme bakmaya devam ettiler.
"Sen kimsin?" Diyen robotik sesiyle solumdaki adama döndüm.
"Ben yeni bakıcıyım, haber vermiş olmaları gerekiyordu size." Dediğimde ikiside baştan aşağı süzmüşlerdi beni.
Onların tuhaf bakışlarına karşın bende kafamı eyip üzerime baktım. Üzerimdeki siyah yırtmaclı mini etek, gümüş renkli saten gömlek, yüksek topuklularım ve uzun bordo renkli takma tırnaklarımla bakıcılıkla yakından uzaktan bir ilgim yoktu.
Yine de bozuntuya vermemk için kafamı kaldırıp kaşlarımı çatarak yüksek sesle yalandan öksürdüm.Sağ tarafımda duran adam bakışlarını yüzüme çıkardı.
"Evet, haberimiz vardı." Deyip demir kapıyı açıp geçmem için yol verdi.
Bahçeye girip etrafı çimenler ve çeşitli çiçek ve ağaçlarla çevrili olan taşlı yolda ilerlemeye başladım. Bu sırada gözlerim etrafı tarıyor bahçenin muazzam dekorasyonunu inceliyordum. Çimenlerden tut üzerine bastığım taşlar bile özenke dizilmiş gibiydi.
Nihayet yolun sonunda malikanenin kapısına varıp zili çaldım. Yüksek sesli zille yüzüm buruştu. Herif sağır mıydı acaba duye düşünmeden de edemedim.
Kapıyı kısa boylu neredeyse otuzlarında olan bir kadın açtı. Garip bakışlarıyla beni süzdü önce."Merhaba." Dedim gülümsemeye çalışarak.
"Merhaba, siz?" Sorar gibi bakışlarıyla hemen konuştum.
"Eflal ben, Lara'nın yeni bakıcısıyım." Açıklamamla çatık kaşları düzelmiş tebessüm etmişdi.
"Memnun oldum, Müjgan bende. Lütfen içeri geçin." Dediğinde onu onaylayıp içeri adımladım.
"Sizi Lara'nın yanına götüreyim tanışın. Ha, birde yatılı çalışacaktınız değil mi?" Sorusuyla kafamı onaylar anlamda salladım.
"Evet, hatta bavulumda arabada ancak kendim getiremedim." Dedim elimle üzerimi işaeret ederek.
"Sorun değil, arabanızın anahtarını verirseniz adamlardan birine aldırdtıp odanıza yerleştiririm." Dediğinde hemen çantamdan anahtarı çılartıp ona uzatmıştım. Aldığından gülümseyerek teşekkür ettim. O sırada merdivenlere gelmiş ikinci kata çıkmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK TABANCA
RomanceBir haberci ne kadar hırslı ve gözü kara ola bilirse o kadarı hatta daha fazlasıydı Eflal Yaman. Çalışma arkadaşlarını hatta patronlarını bile rakip olarak göremeyecek kadar kendine güvenen bir kadındı. Yaptığı haberler uğruna ölüme gidecek olsa yin...