Merhaba canımlar.
Nasılsınız?
Hem ağlamalı hem de gülmeli bir bölümlü karşınızdayım. Şu an sınavlarım olduğu için sık atamıyorum bölüm fazlasıyla gecikiyor. Sizden ricam oy vermeyi ve yorum yaparak destek olmayı unutmayı.
Seviliyorsunuz♡
Hani en büyük servet aile sevgisidir ya, ben bir kuru ekmeğe bile muhtacım.
Gece yarısı saat bilmem kaça vururken ben odamda camın önündeki tekli koltukta oturmuş, çenemi dizlerime yaslamış bir şekilde gözyaşı döküyordum. Saatlerdir ağlamamdan dolayı gözlerim şişmiş, görüş açım kısılmıştı. Bakışlarım gecenin karanlığına inat parlayan yıldızlardaydı. Ne çok benzetiyordum kendimi yıldızlara, bende hayatın karanlığına rağmen parlamaya çalışmıştım. Ancak bu gün gördüğüm bir çift göz zar zor saçtığım tüm ışığımı söndürmüştü.
Parkta gördüğüm annemle yaşadığım yıkımın altında kalmıştı tüm duygularım. Tek keder kalmıştı geriye, hazin bir keder.
Onu gördüğüm gibi 'anne' kelimesi firar etmişti dudaklarımdan. Ama sarfettiğim söz o kadar yabancıydı ki bana, hani olur ya bir kitapta ya da dergide karşımıza bilmediğimiz dilde bir kelime çıkar, telaffuz ederiz ama anlamını bilemeyiz. İşte ben de söylediğim sözün anlamını hiç bilememiştim.Hıçkırıklarım yükseldikçe kendime engel olamadan ağladım sadece. Sonra kapının tıklatıldığını ardından açıldığını duydum. Ancak ne kafamı çevirim bakmaya ne de konuşmaya mecalim yoktu.
Yatağıma doğru adımlayan adım seslerini duydum. Sonra oturdu yatağa.
Sonrasında hiç bir şey demeden ben ağladım o sustu. Dakikalar geçti gitti, belki de saat bile olmuştur.Sonunda sükunetini bozmaya karar vermiş olacak ki, bariton ama bir azcık da şefkat kokan sesiyle konuşmuştu.
"Anlatmak ister misin?" Dizlerime yaslı çenemi ayırıp ona baktım. Karanlık odama vuran ay ışığı beyaz tenine vuruyor daha da parlatıyordu sanki. Ama bakışları ifadesiz değil şefkatliydi bu sefer. Belki de acıma dolu?
Cevap vermeden yüzüne baktım öylece bir süre. Ardından kafamı yeniden cama çevirdim. Derin bir nefes verdiğini duydum. Tam kalkmak için hareketlenmişken sesimle duraksadı.
"Annem beni terk ettiğinde sekiz yaşındaydım. Aslında ben daha doğmadan terk etmişti de diyebiliriz." Dedim ağlamalarımın arasında kıkırdayarak. Bakışlarımı yeniden yüzüne çevirdim. Merakla ve çatık kaşları eşliğinde beni izliyordu.
"Çünkü annem de babam da yanımdayken bile ben yetim ve öksüzdüm. Annem benden nefret ediyordu. Neden biliyor musun? Çünkü ben onun tek gecelik ilişkisinden doğmuş, onu alkolik ve uyuşturucu bağımlısı bir adama mahkum etmiştim."Söylediğim cümlelerin ağırlığı altında ezilirken bir süre sustum. Kendimi toparlamaya çalışarak yeniden araladım dudaklarımı.
"Bir ablam vardı, Ela. O annemin babamdan önceki kocasından, sevdiği adamdandı. Ama Ela doğduğu gün doğuma giderken kaza yapıp hayatını kaybetmiş. Annem Ela'yı öyle severdi ki, koşulsuz ve sınırsız. Gözünün içine bakar üzerine titrerdi. Beni görecek gözü yoktu. Babam sürekli içer, uyuşturucu kullanırdı. Sarhoş geldiği zaman ya da para istediğinde döverdi, söverdi bizi. Bir tek Ela'ya dokunmazdı, dokunamazdı. Annem kendisi de siper olur beni de siper ederdi ona." Zar zor bitirdiğim sözlerimle hıçkırıklara boğulmuştum yeniden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK TABANCA
RomanceBir haberci ne kadar hırslı ve gözü kara ola bilirse o kadarı hatta daha fazlasıydı Eflal Yaman. Çalışma arkadaşlarını hatta patronlarını bile rakip olarak göremeyecek kadar kendine güvenen bir kadındı. Yaptığı haberler uğruna ölüme gidecek olsa yin...