❝ dört ❞

564 74 32
                                    

episode : 4
Jealous girl,

"Şu uçağı illa sabahın körüme mi almanız gerekiyordu?" kızarmış gözlerini gizlemek için taktığı gözlüğü düzelterek etrafına bakındı. Asansör sonunda kata ulaştığında, açılma sesi ile içeri adımlamıştı.

Ancak menajeri aniden yüksek tepkiler vererek ona baktığında gözlüğünü indirmişti. "Hasiktir lan!" kafasını salladı, kaşlarını çatmıştı. "Hyunjin," dedi Felix.

"Hyunjin bu otelden çıkacak," beyni durmuştu, anlamıyor ya da idrak edemiyordu. "Burada mı kalıyordu?" dediğinde hızlıca iki yana salladı kafasını. "Hayır." dedi, telefonla biraz daha uğraştı. Asansör zemine yaklaşırken, dişlerini sıkıyordu. "Paparazilere haber vermiş, hayranları da haberdar. Hyunjin buradan çıkacakmış, senin otelinden." İç çekti, şimdi de Hyunjin onunla oynuyordu.

Aynaya döndü, üzerini kapatmış olduğu morluklarına baktı. Boynu tamamen kapatıcılarla süslenmişti. Üzerinde markanın lüks kıyafetleri, dudağında sade bir ruj vardı.

"İstediğin manşetler birazdan elinde." Felix gözlerini açarak ona baktı. "Hayır, hayır Jeongin-" Jeongin asansörden inerek yürürken Felix arkasından onu kovalıyordu. "Bu kadarı fazla, Jeongin! Kime diyorum ben?" Lobiye doğru yürüdü, danışmanın yanında durdu.

O sırada gülerek etrafına bakan Hyunjin'i görmüştü.

Jeongin suratsız ifadesi ile güneş gözlüğünü takmış, öylece duruyorken Hyunjin çoktan makyajını yapmış etrafa neşe saçıyordu. Gece boyunca tek yorulanın kendisi olduğunu sanmıyordu ancak yaptıkları Hyunjin'i keyiflendirmiş olmalıydı.

Jeongin kollarını önünde birleştirmiş, bacağını sallayarak beklerken Hyunjin onu farkederek yanına yürümüştü.

"Nasılsın güzellik?" dediğinde dişlerini sıktı. Bu hâline gülmüştü. "Yorgun görünüyorsun, bakayım sana." diyerek güneş gözlüğünü çıkardığında sinirli ifadesi ile karşılaşmıştı.

"Gözlüğümü geri tak." dedi sadece. Hyunjin ise gülüyordu, elini yüzüne getirerek yanağını okşadı. "Gerilme, makyajsız da güzelsin sen." diyerek göz kırpmıştı. Dünkü sakin adam gitmiş yerine alaycı biri gelmişti ve Jeongin bu durumdan memnun değildi.

Yanağını okşayan parmağı dudağına gelerek sürtündü, Jeongin bir süreliğine nefesini tutarak beklemişti. "Güzel ruj." dediğinde gözlerini devirdi.

"Niye buradasın sen?" dediğinde omuzlarını silkmişti. "Sabahın beşinde otelime gitmek yerine burada kaldım, daha kârlıydı." Gözlerini kısmıştı Yang.

"Böyle yapma.." dedi yüzünü ona yaklaştırarak. "Sen Yang Jeongin'sin, değil mi?" diyerek kaşlarını kaldırdığında Jeongin dudaklarını büzmüştü, çığlık atmamak için zor duruyordu.

Bir an önce arabasına binip uçağına yetişmeliydi ancak burada durmuş Hyunjin'in çıkmasını beklemesi gerekiyordu.

"Ama sürekli unutuyorsun," dedi elinde tuttuğu güneş gözlüğüni yakasına asıp, saçlarına getirdiği kendi gözlüğünü çıkararak.

"Bende Hwang Hyunjin'im." dedi gülerek. Ardından kendi gözlüğünü onun yüzüne yerleştirdi, arkasını dönerek öylece uzaklaştı. Jeongin ise arkasından sadece dudaklarını ısırmıştı.

Felix ağzı açık ikisine bakarken Hyunjin çoktan uzaklaşmış otelden çıkarak hayranlarına selam vermeye başlamıştı.

Derin bir nefes aldı. "Makyaj temizleme bir şeyi bul bana, hemen." dediğinde Felix yutkunarak hızlıca arkasını dönmüş ve koşturmaya başlamıştı.

Elindeki mendil ile geri döndüğünde Jeongin elindeki mendili alarak hızlıca boynuna götürmüş ve üzerini kapattığı morlukları tekrar açığa çıkarmıştı. Cebinden telefonunu çıkararak kameraya bakmış ve güzelce temizlemişti kapatıcıyı.

Mendili yanındaki çöpe atarken elini uzattı Felix'e, "Ruj." demişti. Felix avucunun içine rujunu bıraktığında güzelce dudaklarına sürdü.

Gözlüğünü düzelterek ruju tekrar ona uzattı. Eliyle ufak bir işaret yaparak, "Gidelim." demişti. Felix onu durdurmak için yalvarsada umurunda değildi.

Hyunjin arabasına henüz birkaç dakika önce binmişken, otelin çıkış kaşısında arbasının gelmesini bekledi. Hyunjin'in arabası ilerlemişti.

Gelen araba ile dışarı adımladı, duyduğu çığlıklar ile gülümsemiş, kameralar için poz vermiş hayranlarına teşekkür etmek için eğilmişti. Ona uzanan birkaç hayranın elini tutmuş, geçerken gördüğü birkaç çekim fotoğrafını durarak imzalamış ve insanlarla fotoğraf çekilmişti.

Gülerek insanlara el salladı ve sonunda arabaya binmek için yöneldi. O sırada kulağına birkaç çığlık gelmişti tabii.

Hyunjin ve onun adını haykıran çığlıklar. Güldü.

Yang Jeongin ile oyun olmazdı. Felix gerginlikle karşısına oturmuş ona bakarken seungmin anlamlandıramadığı şeyler ile kafasını iki yana sallıyordu.

"Şimdi ne yapıyoruz?" diye sordu çekingen bir tavırla. İç çekti Jeongin. Yüzündeki Hyunjin'in gözlüğünü çıkararak arkasına yaslandı.

"Tatil Felix." dedi. Felix kaşlarını çatarak ona bakmışken omuzlarını silkti. "Normalde planımız bu değil miydi? Tatil yapacağız işte."

Seungmin öne eğilerek ona baktı. "Öylece ortadan kaybolacak mısın cidden?" dediğinde Kafasını salladı.

Hyunjin yeni işi için yapması gereken promalarda dolaşıp dururken, röportajlarda sürekli Jeongin'in adı anılacak ama Jeongin sadece tatil yapacaltı.

"Öylece kaybolacağız."

***

be aggressive, B-E aggressive
if i can't have you baby 🤯🖐️

hush, hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin