❝ beş ❞

404 64 35
                                    

episode : 5

"Sabahın köründe beni uyandırmayın demedim mi ben size!?" Bağırarak aşağı inerken gözlerini sinirle ovalamış dişlerini sıkmıştı.

Yeni satın aldığı lüks evde arkadaşları ile tatil yapıp tadını çıkarmak istiyordu. Ancak yakın arkadaşı menajeri olduğundan sabahın köründe onu "Çok önemli!" diyerek uyandırmıştı.

Jeongin erken saatlerde, özellikle planı yokken, uyandırılmayı hiç sevmezdi.

Seungmin önüne kahve kupası koyarken yanındaki koltuğa oturarak sigara paketini çıkarmıştı.

"Marka yönetimi aradı." dediğinde kaşlarını çattı. Önündeki fincanı alarak dudaklarına götürdü. "Acil bir toplantı yapmak istiyorlar, içeriğini açıklayamacakları konusunda kesinler. " Gözlerini devirdi.

"Seninle yapsınlar o zaman." Kafasını salladı elindeki telefona bakarken. "Bende öyle söyledim ama öncelik olarak seninle görüşme konusunda kesinler."

Telefonu masaya koyarak yanına oturdu, dizlerini kalçasının altına alarak ona döndü. Heyecanı çok kesin bir şekilde anlaşılıyordu ama bir yandan endişeliydi.

"Tatilde olduğunu, Kore'de olmadığını söyledim. Bizi almak için özel Jet gönderecekler." kaşlarını çattı tekrar Jeongin. Etkinliklere giderken bile bu yapılmamıştı.

"Jeongin, beni duyuyor musun?" dediğinde kafasını iki yana sallayarak dikkatini ona verdi. Kafası karışmıştı. "Yanlış bir şey yapmış olabiliriz, yönetim kurulu ile toplantı. İşler ciddi." Dişlerini sıkarken yutkundu. Hyunjinle olan oyunlar bir şeyleri mahvetmiş olabilirdi, kariyerinden endişeliydi.

Dişlerini sıktı.

Midesine aniden kramp girmeye başlamıştı, hızla düşünüyordu.

Aniden fazlasıyla endişe yüklenmişti, bu işler böyle olmazdı. Acilinden yeni bir iş varsa bile bu öncelikle Felix'e; menajerine sunulurdu. Şimdi Jeongin aniden çağırılmasıyla endişeleniyordu.

Seungmine uzattı elini, aniden parmakları arasına bırakılan sigarayı dudaklarına götürdü.

"Çantanı ve kıyafetlerini hazırladım, endişelenme ve sakin ol. Şirkete haber verdim, kötü bir şey olmayacak. Birlikte halledeceğiz tamam mı?" dediğinde kafasını salladı sadece. Seungminin ateşlediği sigarayı içine çekti. O sırada sarışının telefonu çaldı.

Telefonu alarak ayaklanmış ve bahçeye çıkmıştı.

"Kahveni içtikten sonra duş alıp giyin, çıkmamız gerekiyor. Tamam mı?" Ona bakmadı, tepki vermedi, iç çekti sadece.

"Jeongin sakin ol, kötü bir şey olmayacak. Biliyorsun hallederiz. Hâlâ senin için gelen marka teklifleri var, kötü bir şey olmayacak."

Anlamıyordu.

Onlar tatillerini yaparken kötü bir haber gelmemişti. Sadece Hyunjin ve kendisi hakkında çok fazla manşet vardı.Tüm dünya onlark konuşuyordu.

Jeongin'in marka itibarı artmıştı, aniden gelirkeri katlanmıştı. Sadece koreli birer mankenlen aniden isimleri büksetmişti.

Kore hakkında bir şey bilmeyen insanlar bile onları konuşuyordu, bunun iyi olacağını düşünmüştü.

Ama şimdi endişeliydi.

Sigarayı kültablasına bastırarak yukarı çıktı. Kendini hızlıca banyoya attı, yüzüne bakmadı. Bir şey düşünmemeye çalıştı. Hızlıca duş aldı.

Saçını yaparken bile kendiyle yüz yüze gelmemeye çalışıyordu resmen.

Sakinliğini korudu ve uçağa bindi, ingiltereye indiklerinde aniden birkaç magazinci fotoğraflarını çekerken gülümsemedi. Poz vermedi.

Paparaziler onu çekiyor Jeongin sadece yürüyordu, birkaç dakika sonrasında aniden manşetler girilecekti.

Yang Jeongin, Alexander Mcqueen yönetim kurulu ile acil bir toplantı gerçekleştirecek!

İçeri girdiğinde ayağa kalkan insanlarla nefeslendi, bu üst kademe insanları daha önce hiç görmemişti. Ona elini uzatan adamın elini sıkarak gösterdiği yere oturdu.

"Sizi aniden buraya çağırdığımız için üzgünüz Bay Yang." Kaşlarını çattı.

"Siz ve Hwang Hyunjin, geçtiğimiz Paris moda haftasından bu yana dillerden düşmüyorsunuz. Tahmin edersiniz ki Versace ve bizim hisselerimiz giderek katlanıyor." Felix su şişesinin kapağını açarak ona uzattı, kuruyan boğazını su ile ıslatarak yetkili adama döndü tekrar.

"Menajerim ile konuşamayacak kadar önemli olan konu, nedir?" diyerek sorduğunda, adam eli ile asistanı bir işaret vermişti. Önlerinde olan ekran hızla açıldı, "Bunlar son bir haftada gerçekleşen hisse artışımız," diyerek tekrar bir işaret verdi. "Bu da geçtiğimiz haftada yükselen, isim itibarınızın artışı." Yüksekti. Kafasını salladı. Aynı şekilde varsace ve Hyunjin'i de gösteriyorlardı.

"İki markanın yaptığı acil toplantı sonrasında bir işbirliği yapılmaya karar verdi, şu an oldukça yükselişteyiz eğer bu işbirliğinin yaparsak olacakları sizde tahmin ediyorsunuzdur." kaşlarını çattı. Marka işbirlikleri öyle kolay olmazdı, öncelikle yeni koleksiyon için planlar yapılır; fabrikalar ayarlanırdı. İş birliğinin belirlenmesinden dünyaya sunulmasına kadar oldukça zaman geçerdi.

"Bir koleksiyon iş birliği olmayacak, siz ve Hwang Hyunjin'in özel bir çekimi olacak."

"Daha önce sık yapılmayan bir tarz denemek istiyoruz ama bunun için sizin birincil olarak kabulünüz gerekir. Eğer evet derseniz haftaya başlayacağız." Önündeki kağıtları karıştırdı, pek bir şey anlamamıştı.

"Nasıl bir çekim?" Adam yutkundu. Ekranda yeni bir video belirdi.

"Dediğim gibi bu sektörde çok tercih edilmeyen bir tarz." Videoya baktı. İki manken birçok kameranın karşısında, büyük bir odanın ortasında yalnızdı. İkisi erotik pozlar verirken içeride onlar ce kameralar dışında kimse yoktu.

"Siz ve bay Hyunjin'in yalnız olduğu, fotoğrafçıların yönlendirmesi olmadan; tansiyonu yüksek bir çekim olmasını planlıyoruz." Tekrar suyuna uzandı, kalbi hızlanmıştı. Emin olamıyordu. Jeongin bir koreliydi ve bunlar onun ülkesinden insanlara tersti.

Felix'e döndü, Felix önündeki dosyaları karıştırdı.

Seungmin ciddileşerek adama yöneldi, "Hwang Hyunjin'in fikri nedir?" dediğinde adam tabletine bakmıştı. "Şu anda aynı şekilde onunla da bir toplantı gerçekleştiriliyor, emin değiliz." Felix tabletini alarak birkaç şeye bakarken Jeongin'in kafası karışmıştı.

Seungmin adamlar ile detaylar hakkında konuşurken bacağını sallıyordu.

Aniden ortam sessizleşti, asistan olduğunu düşündüğü kadın hızlıca adamın yanına gelerek kulağına eğildi. Tabletini gösterdiğinde yetkili Jeongin'e döndü.

"Hwang Hyunjin, kabul etmiş." Jeongin o an Felix ya da Seungmin'e bamadı. Kafasını salladı.

"Tamam." dedi. Herkes susarken ortam gergindi. "Bende kabul ediyorum." diyerek gülümsedi ve adama elini uzattı. "Detayları sonrasında Menajerim ile konuşmanızı rica edeceğim." dediğinde adam büyükçe gülümseyerek elini sıkmış ve onu uğurlamıştı.

Felix arkasından koşarak ona yetişirken ağlamak üzereydi. "Ne ypuyorsun Jeongin!" Onu duymamazlıktan gelerek Seungmin'e döndü. "Telefonumdan Hyunjin'i arayıp verir misin?" soğuk kanlı arkadaşı donuk ifadesi ile şaşkınlıkla kafasını sallayarak çıkardığı telefonu ona uzattı.

Jeongin yürümesini bırakarak telefonun açılmasını bekledi.

"Neredesin?"

hush, hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin