Minho giderken bir anda araba carpsa ölse ÖFNGÖSÖDÖSMSÖDÖSÖSMSNFNS bosaldim
İyi okumalar oy ve yorum 🌟🙇
Yorumları fazla atın lütfen. Belki hikaye için önemlidir.
Jisung, Minho'nun evinin yanındaki parktaki bankta oturmuş ve onu bekliyordu. Minho mesajlarına otuz dakikadır bakmıyordu bu yüzden gelip gelmediğini anlayamıyordu.
Aslında Jisung burada saatlerdir bekliyordu. Minho'nun ona yazacağını bilmeden beklemişti.
Bu zamana kadar olan kırgınlığı üstüne endişesi daha çok bastırmıştı. Yine hiçbir şey söylemeden ortadan kaybolması korkusuyla evinin yakınındaki parka oturmuş, nedenini bilmediği bir şekilde beklemeye başlamıştı. O sırada telefonuna düşen Minho'nun mesaj bildirimi ile bakışımıştı. Kendini fazlaca kötü hissettiğinde içindeki duyguları saklama gereği duymadan hepsini söylemişti. Şimdi de ona destek olacaktı, bunu umuyordu.
Minho hala gelmediği için ister istemez üzülse de sebebini tahmin edebildiği için kırgınlıktan çok endişe hissediyordu. Başına bir şey gelmemesini umarak oturduğu bankta derin düşüncelerle boğuşuyordu. O sırada karanlık ve boş meydanda duyduğu ayak sesleriyle başını yerden kaldırıp ayağa kalktı.
Karşıdan ona doğru koşan mavi saçlıyı gördüğünde gözlerini kırpıştırmıştı. Minho neredeyse nefes nefese kalmış olmalı ki Jisung'un önüne geldiğinde anca nefes çekmişti içine. Göğsü koştuğu için şişip inerken gülümsedi. Jisung, onun tüm vücudunu gözleriyle tararken elindeki poşette gözleri kalmıştı.
"Mektup." Minho, hiçbir şey söylemeyerek poşeti mavi saçlıya uzattığında Jisung dağlar gibi birikmiş kağıtlarla dolu poşete öylece bakmıştı.
"Aslında daha çoktu ama annem yırttı. Bunlar kaldı işte..." Jisung'un poşeti alması için elinde sallayıp tatlı bir şekilde gülümsemişti. Jisung'un parıldayan gözleri Minho'yu bulduğunda kısılan gözlerle birleşmişti. O sırada yüzündeki küçük izlere kaydı gözleri.
Hiçbir şey söylemedi. Minho'nun elindeki mektupları da almadı. Minho'nun dudakları üzüntüyle bükülürken poşeti kendine geri çekti.
"İstersin sanmıştım, özür dilerim. İstemediğini unutmuşum." Minho'nun mahcup suratı zemine dönerken Jisung ona yaklaşmış ve kollarını nazik bir şekilde onun vücuduna dolamıştı. Minho, beline dolanan eller ile yutkunurken poşeti bırakmış ve kollarını Jisung'a yavaşça dolamıştı. Bir süre böyle kaldıklarında Minho başını Jisung'a sürtmüştü. Ardından hıçkırmıştı.
Gözlerinin yaşardığını hissetmesiyle kendini daha fazla tutamamış, Jisung'u daha sert sıkarak kendini yaslamıştı. Göz yaşları akıyordu fakat bu sefer sesini tutamamış, sürekli hıçkırmıştı. Jisung'un kasları üzüntüyle kasılırken alnını Minho'nun omzuna yaslamış, ardından kokusunu içine çekmişti. Kolları kendine ihtiyaçla sarılan bedeni sıkı sıkı tutuyordu.
Ayrıldıklarında Jisung'un gözleri direkt olarak önceden ilgisini çeken izlere kaymıştı. Minho'nun suratındaki yeni çizikler ve kurumuş kanlar duruyorken boğaz kısmında da kırmızı çizikler vardı. Gözleri biraz daha dolaştığında çocuğun kıyafetindeki küçük noktaları fark etmişti. Makas kesikleri ve birkaç kan damlası. Göz altının kenarındaki küçük yanık izi ve dağılmış saçları.
Bunları gördü fakat hiçbir şey diyemedi. Aksine Minho'nun elinden tutup onu kendine çekti ve yürümeye başladı.
Minho, Jisung'un peşinden sürüklenirken yerdeki poşetini kapıp peşinden ilerledi. Bedeni daha demin annesiyle arasında yaşanan olaylar sonrası yeterince yorulmuştu. Bu yüzden itiraz etmeden peşinden gitmişti.
"Nereye gidiyoruz Jisung?"
"Evime. Yaralarına bakacağım."
"Gerek yok." Jisung'un gözleri ona sinirle döndüğünde dudaklarını birbirine bastırmıştı. Jisung gülümseyip onu tekrar peşinden götürmeye başlamıştı.
"Uzak değil demiştim. Şimdi varırız."
Kısa bir geçiş bolumu namnam
Jumpscare yiyebilirsiniz diğer bölümde hazır olun
Oyy
Üstün shop yeteneklerimi sorgulamayin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hateting //Minsung
Fanfiction"Evet, beni terk etmedi. Sahte de olsa sevgisini gösterdi bana. Peki sen? gerçek olduğunu söylediğin duygularını gösterebiliyor musun?" !sekeminsung! Text + düz yazı