Haiii ben geldiim! Yeni fic güya salmayacaktım güncelleri tamamen eritene kadar, anım anıma uymuyor cidden. Birkaç bölüm taslağını yazınca durunamadım atayım dedim bu bebeği.
Buraya fice başladığınız tarihi alabilirim! Xx
Bu ficte iki üye de 18 yaşında (TR'ye göre reşit) ve lise son sınıf öğrencisi, bilginiz olsun!
Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! <33
Jungkook|
Müdür, "Gelsene oğlum böyle." dediğinde, ensemi sıvazlayarak ufak adımlarla peşinden giderken, "Şey, buradaki cam çatlamış..." diye mırıldandım.
"O yapılacak, boşver sen onu şimdi, sınıfın bu tarafta." dediğinde ellerimi omuzlarıma sarmaladım sıkıca. Ve çatlak camın gözlerimin önünde patlayarak kırılabileceği ihtimaliyle neredeyse duvarın dibine sinerek müdürün peşinden ilerledim.
Rüyalarımda sürekli farklı farklı şekillerde öldüğümü görmek o kadar ızdırap doluydu ki, bazı kabuslar gerçek gibi hissettirdiği için üzerimde inanılmaz büyük bir etki bırakıyordu.
Adım atmaya korkar hâle gelmiştim, kendi gölgemden bile korkuyordum bazen. Ve beni kimse asla anlamıyordu. Okulda zorbalandığım için ailem psikolojimin bozulduğunu düşünerek kaydımı yeni bir okula aldırmıştı.
Bir süredir psikolojik destekte alıyordum. Ama sonuç asla değişmiyordu. Senaryo değişse bile sonuç hep sabitti, sonunda ölüyordum. Bazı kabuslarımda çok basit bir şekilde, tabiri caizse bok yoluna gidercesine öldüğümü görüyor, bazı kabuslarımdaysa feci şekilde acı çeke çeke öldüğümü görüyordum.
"Jungkook, oğlum sana sesleniyorum." Zihnimi kurcalayan düşüncelerimin arasından sıyrılarak gözlerimi kırpıştırdım ve çoktan çatlak camın olduğu koridordan çıktığımızı gördüm. Sınıfların önündeydik.
"Buyrun Bay Wang."
"Burası senin sınıfın, hadi geç bakalım." dediğinde başımı sallayarak eliyle işaret ettiği sınıfın kapı kulpuna doğru uzandım. Kulpu çekip açamadan öylece kalakaldım.
Avuç içlerim terlerken, kapı kulpunu tutan parmaklarım titremeye başladı. "Jungkook, sorun ne?"
"Ka-kapıyı siz açar mısınız?"
Bu okulda da korkak olduğum için beni zorbalayacaklardı. Kimse benim bu kadar paranoyak olmamın sebebini anlayamazdı. Anlatsam bile dalga geçiyorlardı. Her gün farklı şekillerde öldüğümü gördüğümü söylediğimde, sınıfımın en büyük alay konusu olmuştum, adımı korkağa çıkarmış ve beni zorbalamışlardı.
"Açarım elbette." dedi Bay Wang ve ben geri çekilince kapıya uzanıp açtı. "Merhabalar Bayan Jang, yeni bir transfer öğrencimiz var."
"Ah merhabalar." dedi Bayan Jang. Başımı önümde tutarken önümde birleştirdiğim ellerimin titrediğini fark etmesinler diye onlarla oynamaya başladım.
"Arkadaşımız biraz çekingen, ona iyi davranacağınızdan şüphem yok." dedi Bay Wang ve içeriye geçmeme destek olmak ister gibi omzuma hafifçe pat pat vurdu.
Sertçe yutkunarak içeriye girip tahtaya geçtim. Tüm sınıftakilerin gözlerini üzerimde hissederken Bay Wang iyi dersler dileyerek kapıyı çekip gitti.
"Öncelikle hoş geldin, bize kendini tanıtıp istediğin boş bir sıraya geçebilirsin." Bayan Jang'ın pozitif sesiyle önümde tuttuğum başımı kaldırmayı başarsam bile bakışlarımı zeminden ayıramadım.
Baş parmaklarımı çekiştirerek oynarken, gerginlikten mideme sancılar girdi. Bu kabuslardan dolayı anksiyetem daha da tetikleniyordu.
"Mer-merhaba. Ben Jeon Jungkook." Sesimi bulabilmem zamanımı aldı, cümleye ilk girişte sesim epeyce zayıf çıktı.
Ensem gerginlikten yanarken, Bayan Jang elini sırtıma yerleştirdi. "Okulumuza hoş geldin Jungkook, istediğin bir yere geçebilirsin."
Dudaklarımı kemirerek başımı hafifçe kaldırdım ve cam kenarına ya da duvar kenarına bakmak yerine doğruca orta sıralara göz ucuyla baktım hızlıca.
"Buraya gelebilirsin." Derin bir ses kulaklarıma akın ederken, en arka sıradan elini hafifçe kaldıran kişiye kaydı bakışlarım.
Siyah ve dağınık saçlarını geriye doğru atan, yanık tenli kişi ile bakışlarımız buluştuğunda bana gülümsedi.
Yanağımın içini kaygıyla kemirerek doğruca onun yanına ilerledim ve oturdum. "Selam." dedi sıcakkanlı bir şekilde. Sesi son derece canlı ve içtendi.
"Selam..." Kendi sesimi bile güçlükle duyacak şekilde fısıldadığımda elini önüme uzattı. "Ben Taehyung, iyi anlaşalım Jungkook."
Terleyen avcumu ona çekinerek uzatmadan önce elimin ayasını pantolonuma sürtmeyi ihmal etmedim. Parmaklarının neredeyse ucunu tuttuğumda, parmaklarımı kavrayıp çevirdi. "Ellerine ne oldu böyle?"
"Ne?" diye fısıldadığımda kaşlarını çatmış bir şekilde ellerime bakmaya son verip kaşlarını normal hale getirirken gözlerini gözlerime tırmandırdı. "Neden tüm parmaklarında yara bandı var?"
Parmak boğumlarıma yapıştırdığım yara bantlarına düştü bakışlarım. Derin bir soluk ve saniyeler boyunca süren bekleyişin ardından dudaklarımı yavaşça aralarken parmaklarımı eli arasından kaydırarak çekip kucağıma düşürdüm.
"Dün gece rüyamda parmaklarımın kesildiğini görmüştüm, uyandığımda parmak boğumlarımdaki o acı devam ediyor gibi hissettiğim için bant taktım..." diye fısıldadığımda bana uzaylı görmüş gibi bakmasını bekledim, ama sanki acıyı hissetmiş gibi yüzünü buruşturdu. "O rüya değil bayağı kötü bir kabusmuş, ama yara bantları parmaklarında çok şirin duruyor. Rengarenkler."
**
Bölüm sonu :') Son derece sıcakkanlı, girişken bir Taehyung ve kabuslarından dolayı paranoyak hale gelen çekinceli, kaygılı bir Jungkook göreceğiz bakalım. Bu fici aslında 4 güncel ficim bitene kadar salmayı düşünmüyordum ama birkaç bölümünü yazınca yine durunamadım, dayanamadım sjhsdfhjsdhf Umarım bu fici de seversiniz, ilk bölümünde görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın seviyorum sizi baiii! Xx
Instagram: Sevvyniz / Sevvytk / Sevvyedit
-Şevval
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BROKEN CLOCK • TAEKOOK ✓
FanfictionLise son sınıfı öğrencisi Jeon Jungkook her gün rüyasında farklı şekillerde öldüğünü görüyor, aldığı terapiler ve kullandığı ilaçlar işe yaramak yerine onu daha da kötüleştiriyordu. Sokakta adım atarken bile kabusları aklına geldiği için iyice ürkek...