Haiiii ben geldiiim!
Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
+++++
Taehyung ile okula geçmeden önce saatçiye uğramıştık. Saatçi pilini değiştirse bile saat çalışmayınca, farklı bir arızası olabileceği ihtimaliyle tamirci saati bırakmamı söylemişti.
Saatime o kadar alışkındım ki, bileğimdeki boşluğunu gerçek anlamda her an hissediyordum. Daha saatler geçmesine rağmen sanki yıllardır saatsiz kalmış gibi bir histi bu boşluk. Saat takmaya aşırı derecede alışkındım.
"Tedirgin olma, belli ki saatin gerçekten senin için çok değerli ama saatçideki tamircinin bunu yapabileceğine eminim, en kötü başka bir saatçiye onarılması için götürürüz. Buna kafanı yorma olur mu?"
Taehyung ile tanışalı daha çok kısa bir süre olmasına rağmen sanki beni yıllardır tanıyormuş gibi, her konuda olduğu şekilde bu konuda bile yanımda olup desteğini eksik etmeyişi benim o kadar çok hoşuma gidiyordu ki.
Sanırım bunca zamana kadar çektiğim cefaların, acıların üstüne su serpmek istercesine, rahatlatmak istercesine çıkmıştı karşıma.
Bu okula geldiğim ve onunla tanıştığım için çok mutluydum. İfadesiz bakışlarımı onun yüzüne doğru çevirdiğimde bana içten, sıcak bir gülücük bahşedercesine gülümsediğini görünce ben de tebessüm ederken buldum kendimi.
"Onarılır, düzelir değil mi?" diye mırıldandığımda başını salladı. "Gerekirse tüm saatçileri tek tek dolaşıp baktırtırız, onarılacağına eminim." dediğinde gözlerimi kırpıştırdım. "Umarım... Taehyung, teşekkür ederim."
"Her şey için teşekkür etmeye son ver artık, ne söyledim de teşekkür ediyorsun Tanrı aşkına." diye homurdanırken işaret parmağıyla burnumun ucuna hafifçe dürter gibi dokunduğunda seslice yutkunup ona baktım.
"Sınıftakilerde benim ödlek olduğumu düşünmeye başlamışken sen yanımdasın. Bana destek olmaya çalışıyorsun, sınıfta benimle tek konuşan kişi sensin..." diye fısıldadım. "Beni daha yeni tanımana rağmen sürekli yanımda olmaya çalışıp desteğini esirgemiyorsun. Bunlar... Bunlar benim için çok önemli..."
Taehyung masanın üstündeki elime uzandı ve gözlerimin içine bakarak hafifçe parmaklarımı sıktı. "Ben yardım etmeye çalışıyorum, olması gerekeni yapıyorum. Gerçi elimden pek bir şey gelmiyor ama.... Yaşanan durumlar ne kadar karmaşık olursa olsun gördüğün kabusların seni etkilemesi çok normal. Çünkü bunu sürekli yaşıyorsun, bununla dalga geçenler beyinsizin önde gideni, takılma sen onlara."
Başımı hafifçe sallarken diğer elimi kaldırıp masanın üstünden parmaklarımı tutan eline avcumu kapattım. "Elinden bir şey gelmiyor olduğunu düşünme. Çabalaman, düşüncen bile yeter. Yanımda olman bile yeter cidden..." dedim ve duraksayıp iç geçirdim. "Düş kapanlarının çürümesi durumu... Seni korkuttu mu Taehyung?"
"Açık konuşmam gerekirse dünya üzerinde böyle bir duruma rastlanmadığı için biraz garip ve ürkütücü olduğunu kabul edebilirim, ama bu yanında olma isteğimi köreltiyor mu diye sorarsan, hayır. Elimden geldiğince sana destek çıkmaya ve yanında olmaya çalışmaya devam edeceğim."
-
Gazetelerini okuyarak oturan insanların arasındaydım. Gemideki tüm yolcular yerlerinde sabit bir şekilde otururken, yüzlerini açtığı gazetelerle kamufle edercesine önlerinde tutuyorlardı.
Önce karşımda oturan insanlara sırasıyla bakıp sonra da sağımdaki ve solumdaki insanları tek tek kontrol ettim. Elinde tek gazete olmayan ve gazete okumayan kişi bendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BROKEN CLOCK • TAEKOOK ✓
FanfictionLise son sınıfı öğrencisi Jeon Jungkook her gün rüyasında farklı şekillerde öldüğünü görüyor, aldığı terapiler ve kullandığı ilaçlar işe yaramak yerine onu daha da kötüleştiriyordu. Sokakta adım atarken bile kabusları aklına geldiği için iyice ürkek...