Karşılıklı Yardım

329 18 2
                                    

Uzun bir aradan sonra yeni bir kurgu ile ben geldiiiimmm.

Medya: Yakışıklı bir lider

Bu kurgu eski kurgumun aksine biraz daha asi bir başrole sahip. Bazı yerlerde düşüncelerine sinir olabilirsiniz ama yine de hakaret ve argo içeren yorumlar istemiyorum.

İyi Okumalar🗝️

Karşılıklı Yardım

"Soygun yapacağımız sokaktaki hiçbir kameranın kör noktası yok. Sadece iki sokak aşağıda bir kör nokta var, orası ile burası arasında ki mesafe 300 metreyi aşmıyor. Ben oradan kameraları iki buçuk maksimum üç dakika hackleyebilirim ama sen 300 metre artı bu soygun işini üç dakikaya sığdırabilir misin?" dedi kaşlarını çatarak.

Ardından geçen iki saniye sonra "Bende ki de soru tabiki de yapamazsın, hiç kimse yapamaz, bu imkansız." diye mırıldandı.

"Ben denemek istiyorum, daha önce de yapmıştım zaten." dedim. Evet daha önce de yapmıştım ama hiçbiri bu kadar uzun mesafe değildi.

"Saçmalama Efnan, o zaman ki mesafe maksimum 150 metreydi. Şimdi ki mesafe ise iki katı kadar, bu girişimimiz bize sadece başarısızlık getirecek." dedi, Kayra baskın ama yüksek olmayan bir sesle.

Burası güvenli değildi, en ufak bir ses buradaki serseriler için kavga sebebi sayılıyordu.

"Anla beni, patronun gözüne girmem gerekiyor. Ona işe yaradığımı ve beni boşuna seçmediğini göstermek istiyorum." dedim yalvarır bir tonda. Onunla kavga etmek istemiyordum, o benim bu hayatta ki tek dostumdu.

"Sende beni anla, yakalanırsan o pisliğin sana ne yapabileceğini biliyor musun? Sen kendinde misin o ölüp bittiğin patron senin hayatını umursamıyor bile, onun tek amacı para. Sen yakalandığında gidip o pisliğe yalvaracak ama senin arkanı toplamak için değil, o pislikle araları kötü olmaması için yalvaracak! Seni hayatının onun gözünde hiç bir değeri yok, ANLA ARTIK!"

Haklıydı...

Bu haklılığı canımı yaksa bile haklıdı...

"Sadece ona olan borcumu ödemek istiyorum." dedim içime kaçan sesimle.

"SEN SADECE BANA AZAP ÇEKTİRMEYİ SEVİYORSUN!" dedi ve arkasına dönerek gitti.

Burada ki serserilerle başbaşa kalmamı umursamadan, beni korumaya çalıştığı patronun bir alt katta olduğunu umursamadan gitti...

Birkaç dakika boyunca sessizce onu bekledim, onun gelemeyeceğini bile bile bekledim.

Yavaşça önüme dönerek barmene baktım.

"Sert bir votka istiyorum."

Diğer insanların aksine ben sarhoş olmuyordum çünkü aldığım eğitimlerde bu da vardı. İçkiden geberecek hâle gelsem bile sarhoş olmazdım. Önceden bunu severdim, bu gözüme bir avantaj gibi gelirdi lakin şimdi ise sadece bir dezavantajdı, istediğimde kafamda ki tüm düşüncelerden uzaklaşamıyordum.

Önüme gelen votka ile fondip yaptım. Canım içki bile içmek istemiyordu bu yüzden parayı ödeyerek J-Bar'dan çıktım.

Yüzüme vuran soğuk havayla birlikte baştan aşağıya ürpermiştim. Hızlı adımlarla barın arka tarafında ki park alanına gittim, kulağıma dolan kavga seslerini umursamadan beni bekleyen motorumun yanına gittim.

Motorumu park ettiğim yerin birkaç metre ötesinde olan kavga pek de güzel gözükmüyordu, kavganın da bir adap kuralı vardı, bir insana dört kişi birden dalmazsın yani.

Motorumun yanına gelince hızla motoruma bindim ve çalıştırıp gaza yüklendim. Yönümü ise çıkışa değil kavga eden çocuklara çevirmiştim.

Benim üzerlerine sürdüğümü farketmiş olmalılar ki hızla geriye çekilmişlerdi, tekrar onlara doğru çevirdiğimde küfürler eşliğinde kaçmışlardı. Kaçamayan tek kişi ise daha demin yediği dayaktan ayağa kalkmaya mecali olmayan kumral çocuktu.

Diğerleri kaçtıktan sonra motorumu kumral çocuğun yanında durdurdum.

"Hadi yine iyisin, canım sıkılıyordu da müdahale ettim yoksa geberecektin." dedim alayla.

Yüzüme bile bakmadan ayağa kalkan kumralla gözlerimi devirmiştim ki tak diye bir ses duydum.

Kumral yeri boylamış ve düşmenin etkisi ile kafasını çarpıp bayılmıştı, acıdan bayılmışta olabilir, emin değilim.

Bu da çok sıktı acaba bırakıp gideyim mi, diye düşünürken gözüme çocuğun kıyafetleri çarptı. Baştan aşağıya markaydı. Hızlıca kemerini çıkardım ve çocuğa yaklaştım.

Koltuk altından tutarak kaldırdım ve motora bindirdim, görünüşünden daha zayıftı kesinlikle, maksimum 65 kilo olmalıydı. Kendimde motora binince kemerimle onu kendime sabitledim ve motorumu sürmeye başladım.

Yarım saatlik yolun sonunda hastaneye varmıştım. Kemeri açtım ve kumralı hastanenin önüne indirdim, motora binmeden önce telefonunu alıp notlar kısmına girdim. Şifresini bilmediğim için Face ID ile açmıştım.

~Ben seni hastaneye bırakan kişiyim, merak etme bunu da karşılıksız yapmıyorum. Cüzdanında ki tüm nakit parayı aldım ama kartlara dokunmuyorum. Kıymetimi bil;)~

Notu yazdıktan sonra WhatsApp'a girerek en son mesajlaştığı kişiyle olan sohbete girdim. "Sultanım🤍" diye biriydi.

~Dayak yedim. Hastanedeyim.~

Mesajı attıktan sonra telefonu geri cebine koydum ve diğer cebindeki siyah cüzdanı aldım. Zengin bebesi olduğu belliydi zaten, fakir birinin cüzdanında kartlar haricinde 2.000 dolar nakit olmaz.

Parayı aldıktan sonra cüzdanı da yerine koydum ve hızlıca motoruma binerek uzaklaştım. Kırk, kırk beş dakika sonra 1+1 evime gelmiş ve kendimi yatağıma atmıştım.

Günün yorgunluğunun üstüne Kayra'nın sözlerinin ağırlığı beni uyumaya zorluyordu.

Zaten hep böyle olmamış mıydı, üzülmüş, kırılmış, incinmiş ve kendimi uykuya vermiştim.

Çünkü o beni herkesten herşeyden koruyor ve uzaklaştırıyordu, en güzeli ise bunu beni kırıp dökmeden yapıyordu...



🗝️

Yine ben, yine ben, yine beeeeennnn!!!!

Okuyucularım bilir ki burada hep istisnasız aynı cümle yazar.

Öhm öğhm!

Bölümüüüüüüü oylaaaaaaaaaayyyyyyyyyııııııııııınnnnnnnnnn!!!!!!!!

Bunu da yazdığıma göre huzurla olabilirim.

Bay bay🤍

Benim Anahtarım | YENİ AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin