Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🌊
Ellerimi suyun içerisinde çıkararak hızla demirleri tuttuktan sonra, kendimi yukarıya doğru çekerek dudaklarımı araladım ve derin bir nefes aldım.
"Komutanım! İyi misiniz?"
Doruk güverteden eğilerek bana baktığında, sağ elimi kaldırarak yüzümü sildim ve yavaşça merdivenleri çıkmaya başladım.
Gemi yarın sabah karaya yaklaşacağı için hızını düşürmüştü. Bu yüzden kendi askerlerimin dalış eğitimlerini geliştirmek için bot ayarlayarak eğitime başlamıştım.
Öğlenden beri sürekli olarak okyanusa dalıyor ve görev için nasıl hareketler geliştirebileceğimize dair alıştırmalar yapıyorduk.
Son dalışta bende onlara katılmıştım.
Gözlerim gökyüzüne doğru kayarken, güneşin yavaş yavaş batmaya başladığını gördüm.
Yerini Ay'a ve yıldızlara bırakıyordu.
İç çekerek güverteye adım attığım sırada, askerlerden biri hızla elinde tuttuğu suyu bana uzattı.
Elindeki suyu alarak kapağını açtıktan sonra, şişeyi dudaklarıma yasladım ve büyük birkaç yudum aldım.
Uzun zamandır dalış yapmadığım için kendimi fazla zorlamıştım. Bu yüzden bütün bedenim ağrıyordu.
Yüzümü hafifçe buruşturarak su şişesinin kapağını kapattıktan sonra, şişeyi askere verdim ve gözlerimi tek sıra halinde dizilmiş beni bekleyen askerlerime çevirdim.
"Yarın ve ondan sonraki gün izinlisiniz."
Hepsinin yüzünde büyük bir rahatlama oluşurken, hafifçe sırıttım.
"Ama yarın izinli değilsiniz. Gün içerisinde üniformalarını temizleyip ütüleyin, aynı şey odalarınız için de geçerli."
Onların yüzündeki rahatlamış ifadenin yerini hüzünlü bir ifade alırken, derin bie nefes alarak devam ettim.
"Ada ülkesinde duracağız, akşam askerlerin rahatlaması için ufak bir parti verilecekmiş. Oraya gidebilirsiniz."
Yüzlerindeki yorgun ifade bu sefer tamamen kaybolurken, yaptıkları ifadeden büyük bir keyif duyarak hafifçe gülümsedim.
