Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
“ 운명 „
“Sooha’ya yaklaşmamız imkansız.”
Ni-Ki fikrini belirttiğinde Sunghoon kaşlarını çattı ve kara kara düşünen Jake’e baktı. “Neden böyle düşünüyorsun?” Gözlerini Jake’den çekmeden konuştuğunda Ni-Ki geriye yaslandı ve Jake’e baktı.
“Onun yanından geçerken bile o çekim gücünü hissedebilirsin. Çok güçlü bu yüzden onu almanızın imkansız olduğu söyleniyor.”
Ni-Ki’nin mantıklı konuşması herkesin kafasına yatıyordu. Ama şu an sorunları olan ikinci bir şey vardı; Jake iyi değildi. Sooha geldiğinden beri hiç konuşmamıştı. Ekip kantinde toplandığından beri başını elleri arasına almış yeri izliyordu.
“Jake..”
“Sunghoon?”
Sunghoon, telepati yoluyla Jake ile konuşmayı denemek istemişti. Güçleri olmadığı için emin değildi ama kendisini duyuyor olmasına sevinmişti.
“İyi değilsin, neyin var?”
“İyiyim.”
“İyi misin diye sormadım Jake.”
Jake, kafasını çevirip Sunghoon’a baktı. Sunghoon ise hala bir cevap bekliyordu.
“Sooha.. çok güçlü. Onunla denk değilim ama o kolyeyi almam gerekiyor.”
“Onunla denk olmadığını da nereden çıkardın?”
“Sunghoon, güçlerim şu anda bile yoklar.”
“Geri gelecek güçlerin, kendini hafife alma. O kız hiçbir şey değil.”
Jake kafasını iki yana salladı ve tekrar yeri izlemeye başladı. Kafası karışmış durumdaydı. Güçleri yoktu, neden gittiklerini bile bilmiyordu. Üstelik Sooha denen kızın kendisine yarattığı baskıyı çok iyi hissediyordu.
Kolyeyi korumaktan çok kendisinin hayatına son vermek istediğini düşünüyordu Jake.
“Çok düşünüyorsun, hiçbir şey olmayacak. O kolyeyi alacağız.”
Sunghoon son kez telepati yoluyla konuşmuş ve ayağa kalkmıştı. “Kızı izleyeceğim.” Jake duyduğu şeyle kafasını hızlıca kaldırmış ve Sunghoon’a bakmıştı. Ama Sunghoon ona bakmadan oradan ayrılmıştı.
“Peşinden gidecek misin Jake?” Jungwon konuştuğunda Jake ona döndü. “Gitmeli miyim?” Jay kafasını sallamıştı, “gitmelisin, her şeyi yapabilir şu anda”.
