/5/

22 3 8
                                    

Hala yerde çökmüş bir şekilde ağlıyordum, bir çok arkadaşım vardı fakat Sude gittikten sonra arayacak kimsem de yokmuş gibi hissediyordum. Etraftaki insanların bakışları çok rahatsız ediciydi, İlayda'nın dedikleri tekrar tekrar aklıma geliyordu. Ben Sude'ye öylesine aşıkken onunla son görüşmemi mi yapmıştım şimdi...

İlayda'nın dedikleri her aklıma geldiğinde beynimi kullanamıyordum, tekrar etmeye başladım. "son görüşmeniz.." "son.." "son görüşmemiz."

Gözlerimin bulanıklaşması ile kendimi bıraktım.

2 saat sonra

Bayılmıştım, duyduklarımın öyle etkisinde kalmışım ki, bayılmışım. Uyandığımda oda da tanımadığım bir kız vardı. Uzun boyluydu, siyah kısa saçları vardı, siyah boğazlı kazağı ve bol pantolonunu takılarıyla süslemişti, çok çekici gözüküyordu. Ah.. adı neydi?
"Sen.. kimsin?" dedim, gözlerini zeminden kalırıp bana dikti, yaklaştı ve çenemin ucundan tuttu. "Uyanmana çok sevindim." dedi...
"Kim olduğunu söyle" dedim, kim olduğunu bilmeden onunla iletişime geçemezdim.

"Ben Ebru, memnun oldum güzelim, benden korkmanı istemem. Yerde çökmüş halin, kötü gözüküyordun. Bayıldığındaysa korktum ve getirdim." dedi. Anladım, bayıldığımda beni getiren oydu. "Ah, b-benim arkadaşlarıma haber vermem gerekiyor." Yüzüme doğru eğildi ve konuştu. "Merak etme Berfin, arkadaşlarına ben söyledim. Aramışlardı da;)"

Aramızdaki bu yakın temas beni biraz rahatsız etmişti fakat çok güzel bir kızdı, numarasını almıştım. Yani tamamen bir şey olursa diye almıştım, anlamsız...

Ardından koşarak gelen Nisa, Azra ve Irmak'ı gördüm. Irmak odaya daldı. "BERFIN IIYI MISIN?" Nisa benim üstüne atladı ve Azra Ebru'nun üstüne atladı. Bir saniye.. "AZRA N'APIYOSUN?" dedim bağırarak. Büyük ihtimalle bana Ebru'nun bir şey yaptığını sanmışlardı. Ebru yan gülümsemesi ile konuştu; "Sorun değil ;)"

Bir süre olanları anlattım, aslında Ebru'ya anlatmak gibi bir niyetim yoktu fakat, beni tanımayan birinden gelecek tepkiyi merak etmiştim. Sonuçta Sude benden habersiz bir ilişkiye başlamıştı. Benim de bir süre Ebru'yla takılmam sorun olmazdı...

Ebru'dan aldığım tepkiye göre Sude ile bir daha asla iletişime girmemem gerekiyordu.
Sanırım bende uzaktan dinleyen biri olsam kesinlikle öyle derdim, sonuçta Sude beni umutlandırmıştı. Bizden olacağını düşünmeme neden olmuştu. Herkesten vazgeçip sadece onunla kalmamı sağlamıştı. Fakat şimdi yaptığı... Anlamıyordum, gerçek gibi gelmiyordu ve durumun gerçeğini öğrenmeyi öylesine istiyordum ki. Yine de şimdilik akışına bırakmaya karar verdim.

Ebru, hoş bir kızdı. Aynı zamanda bizim okulun bitişiğindeki güzel sanatlar lisesindeymiş. Çok havalı olduğunu düşünmüştüm. Görünüşüne yakışan karanlık bir aurası vardı. Makyajını da özenle yaptığını görüyordum, çünkü kendisi gibi karanlık bir makyajdı.

Bir süre daha serumumun bitmesini bekledikten sonra hastaneden çıktık. Ebru'ya sordum. "Ne yapacaksın şimdi?"
Ebru yan gülümsemesi ile konuştu.
"Hmm, neden soruyorsun ;)" Hadi ama! Düzgün bir cevap almam gerekiyordu. "Yani, eğer bir işin yoksa..." dedim gözlerimi kaçırarak. "Hm ee?" dedi sırıtarak. "Teşekkür amacıyla belki... yemek ısmarlayabilirim, başımdasın 2 saattir sonuçta.." dedim utana kaçına. Gülüşü hiç sönmedi. "Yorgun değil misin?" Dedi. "Hayır, değilim. Serum oldukça enerjimi yükseltti zaten." Sırıttı tekrar. "Madem öyle, prensesi kırmak istemem"
Gülümsedim, ve beraber yürümeye başladık

Yarım saat kadar yürüyüp sohbet ettikten sonra geldik. Masanın sandalyesini benim için açtı, ve oturduğumdaysa itti... Belki önemli bir şey seğil ama benim için çok şeydi işte. Karşılıklı oturup gülümsedik, beraber yemek seçtik, gerçekten çok tatlı bir kızdı ve ona odaklanmıştım, Sude'yi aklımdan çıkarmaya çalışmıştım belki...

"Siktir, Ebru. Orada."
Sude'yi görmüştüm. Ne haltsa sevgilisiyle beraber kafe değişip buraya gelmişler. "Kim orada prenses?" Dedi Ebru. "Sude" dedim "Sude burada." Baktığım yere doğru baktı ve Sude ile sevgilisini gördü, hangisinin Sude olduğunu tarif ettim. Bir süre izledi. "Güzel kızmış." Dedi. "Öyledir." Diyebildim sadece. Fakat sonra Ebru'ya ayıp olmasını istemediğim için önüme döndüm. Gülüşe eğlene sohbetimize devam ederken bir şey farkettim.

Sude her güldüğümüzde bize bakıyordu.

Resmen gözetliyor gibi bakıyordu, yüzündeki kıskançlık ve siniri görüyordum, neredeyse damarları çıkacaktı yerinden. Bu kadar sinirlenmesinin sebebi neydi? Kendisi İlayda ile olmuştu ama bana neden bu kadar sinirlenmişti.

Takmamayı tercih ettim. Fakat keşke böyle yapmasaydım. Sude birden kafenin ortasında, masayı yerinden çarparak kalktı. İlayda şaşırdı, ayağa kalktı. Sude çattığı kaşları ve sinirinden kısılmış gözleriyle geldi. Bir Ebru'ya baktı. Bir bana. "Sen ne yaptığını sanıyorsun." Adeta hırlayarak söyledi, baskın alfa feromonları tüm kafeyi boğuyordu, çaresizce öksürmeye başladım, bir çekinik omega için fazla baskın bir kokuydu. Ebru benim için endişelenmiş gibi gözüküyordu, fakat bileğimden sertçe dışarı çekilmemle daha fazla bakamadım...

Bileğimden sertçe tutup beni arabaya doğru götürdü. Resmen zoraki ön koltuğa oturttuğunda, baskıya ve feromonlarına daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. Sude ani hareketlerini bir anda durdurdu ve bana baktı. Endişelenmiş gözleriyle bana yaklaştı.
"Berfin'im.. İyi misin?" Cevap vermedim. "Berfin.. yalvarırım, ne olur... iyi misin?" Devam ediyordu konuşmaya. "Berfin, lütfen bir şey söyle.. ben.. böyle yapmak istemedim.." Sude'ye doğru döndüm. Gözyaşlarımı sildim ve söylemek isteyip de söyleyemediğim şeyi söylemek için yutkundum.
"Berfin'im.. affet beni." Gülümsedim.
"Affettin mi?" Derin bir nefes aldım ve söyledim.

"Bir daha benimle en küçük dahi bir iletişime asla ama asla girme Sude, buradan sonra yollarımız ayrılıyor. Sana İlayda'n ile mutluluklar. Ben artık senin için çevremden çıkarttığım kişilere feda edemeyeceğim seni. Sen birsen, ben onum Sude." Dedim ve bir hışımla arabadan çıktım.

Arabada öylece kaldı, ağzını açtı fakat konuşamadıği, ağladığımı farketmemesi amaçlı koşarak gittim, bugün gerçekten çok ağırdı. Fakat son bir defa gözyaşlarımı silip, düşündüm. -Artık yeter-

Aklıma Ebru geldi, telefonumu elime alıp tam arayacaktım ki buraya doğru koşarken gördüm. Meğersem beni merak etmiş ve bulmak için koşuyormuş. "Berfin!? Ne oldu? İyi misin?" Burukça gülümsedim. Elini tuttum, konuştum.

"Sahile gidelim mi?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çardağın ÇatısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin