Ölmek nedir? Ölmek kalbin durmasımıdır sadece? Hayır. Ölmek yok olmaktır. Var olup hükümsüz olmaktır. Bende şu an yaşıyorum. Kalbim olduğundan daha hızlı atıyor. Ama benim ruhum suskun. Beni susturanlar. Bana bu hayatı dar eden insanlar benim ailem. Her şey istediğimiz gibi olmuyormuş bazen hayat bana bunu öğretti.
Söylediği sözlere üzülsem mi korksam mi bilemedim. Ama ona boyun eğmeyeceğim. Yavaşça ayrıldı benden. Hiçbir şey demeden içeriye girdi.
Bende ardından oyalanmadan mutfağa gittim. Kendimi biraz toparlayıp oturma odasına doğru yürüdüm. Odaya girdiğimde odaya göz gezdirdim. Babam ve babası tekli koltuğa oturmuştu. Annem ve annesi sol tarafta bulunan koltukta oturuyordu. Onun karşısındaki koltukta ise Asaf ve Berk abim oturuyordu. Bende daha fazla kapıda beklememek adına boşta olan sandalyeye oturdum.
Herkes birşeyler konuşuyordu ama dinleyemiyordum. Başımı yerden kaldırmıyordum. Gözünün bende olduğunu biliyordum. Ama ben ona bakmak yerine yerle bakışıyordum.
"Zeynep kızım kaç yaşındasın?" Bu soruyu annesi sormuştu. Gözlerimi yerden kaldırıp kadına çevirdim. Bu saatten sonra yaşımın bir önemi varmış gibi neden soruyordu ki?
" 18 Efendim" dedim kadına. Bakışlarım anneme kaydı mutluydu ama neden ben ölürken nasıl mutlu olabilirler Aklım almıyor.
"Efendim ne kızım? Anne de diyeceğim ama teyze de sen istersen anne de diyebilirsin sen bilirsin." Neden böyle dedi ki şimdi bu kadın! Asaf bize bakıyordu. Annem bana bakıp konuştu
"Kahveleri yap kızım dedi."Ayaklanıp konuştum " Nasıl içersiniz?" diye sordum herkesten cevap alınca mutfağa gittim. Ben mutfağa girip kahveleri yapmaya başladım. Fatma ablada ikramlık hazırlıyordu. Ben kahve yaparken içeriye bana sarılan kız girdi.
"Merhaba yenge ben Havin Asaf' ın kardeşiyim." Çok sıcakkanlı bir kıza benziyor ama onu hala tanımıyorum. Yeni tanıştığım kişilere pek sıcak davranamam. Ama bu kızı sevdim.
"Merhaba ben de Zeynep" kıza aynı sıcaklıkla cevap verdim. Kahveler pişince tepsiyi aldım ve içeriye girdim onun kahvesine tuz atmıştım ama tabiki istediğimden değil. Zaten kahveye tuz adama seni istemiyorum demek için konulurmuş bu zamanla değiştirilsede böyle.
Yavaş adımlarla içeriye girdim. Sırayla herkese kahvelerin verdikten sonra sıra Asaf' a gelmişti. Tepsiyi ona doğru uzattım. Biraz bekledim ama kahveyi almadı. Yüzümü kaldırıp gözlerine baktım. İstediğini almış olacak ki kahvesini aldı. Bende oyalanmadan yerime oturdum.
Havin sırıtarak abisine bakıyordu. Bende ona doğru çevirdim yüzümü. Gözlerimin içine bakarak kahveyi tek seferde içti. Bunu beklemiyordum. İçmez zannederken tek seferde içmişti.
"Allah' ın emri Peygamberin kavliyle kızınız Zeynep' i oğlumuz Asaf' a istiyoruz." İçimi yakan cümle kurulmuştu sonunda. Gözlerimi yerden kaldırıp babama baktım beni affet der gibi bakıyordu. Ama onun suçu yoktu kimsenin suçu yoktu. Bu düzendi her şeyin suçlusu.
Babam fazla bekletmeden konuştu "Veridim gitti" dedi ruhsuz ve mutsuz bir şekilde. Oda istemezdi kızını böyle evlendirmek ama maalesef yapacak bir şey kalmamıştı.
Asaf ile birlikte ayağa kalkıp büyüklerin elini öptük. Yüzükler yarın takılacakmış onun için ayrı büyük bir tören yapılacak. Ne gerek varsa artık bitseydi işte bu gün. Çok üstelemeyip yerime oturdum.
Asabını sorusuyla ona döndüm. "Banyo ne tarafta?" diye sordu. Annem hemen söze atladı. "Zeynep yolu göster kızım." dedi. Hemen ayaklanıp banyoya doğru yürüdüm. Görmesemde ayak seslerinden Arkamdan geldiğini biliyordum.
Banyonun kapısına geldiğimde ona döndüm ve kunuştum " Burası" dedim düz bir ses tonuyla. Bana yaklaşıp kolumu tuttu ve beni duvarla arasına aldı.
"Ne yapıyorsun sen?" Dedim sinirli bir ses tonuyla. Kaşları hep çatık olduğu gibi şimdide çatıktı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesini boynuma doğru verip gözlerimin içine baktı. Kalbim beni öldürecek kadar hızlı atıyordu.
"Evlenmek istemezsin diye düşünüyordum. Sen dünden razıymışsın karım olmaya." Alaylı bir ses tonuyla konuşuyordu. Ne dediğini anlayamadım ne alaka onu istemek anlamıyorum nerden çıkardı bu saçmalayan düşünceyi.
"Ne saçmalıyorsun neden isteyeyim senle evlenmeyi nerden çıkardın bunu" diye sert bir ses tonuyla konuştum. Hala alayla bana bakıyordu.
"Neden tuz koydun o zaman insanlar sevdikleriyle evlenince koyar tuzu."
Bu kez ben alayla ona bakıp sırıttım. Deli olduğumu düşünecek ama umurumda değil."Sen yanlış biliyormuşsun demek ki çünkü tuzlu kahve veren kişi verdiği kişiyi istemiyorum demek istiyor." Aldıĝı cevaba sinirlenip tekrar odaya gitti. Bende üstümü başımı düzeltip odaya gittim.
Ben içeriye girdiğimde ayaklanmışlardı demek ki gidiyorlar. Hep birlikte avluya çıktık. O benim annem ve babamın elini öperken bende onun annesi ve babasının elini öptüm. Havine de sarıldım. Onlar gittikten sonra mutfağa doğru adımladım. Aklıma gelenle avluda oturan annelerin yanına gittim.
"Anne Yağmur nereye kayboldu" onlar gelince birden yok olmuştu. Annem bana bakıp " Amcan aradı acil işi çıkmış şirkette ona bakmaya gitti yarın gelecek." Başımı anladım dercesine salladım.
"Kızım yarın sabah alış verişe gideceğiz akşamda sözünüz olacak." Tamam diye gidecekken abim konuştu.
"Anne pek bir samimiydin annesiyle daha önce tanışıyor muydunuz" diye sordu. Benimde dikkatimi çekmişti ama teleştan sormayı unutmuştum. Annem konuşmaya başladı. "Kızım gel otur dedi bana" Bende onu dinleyip karşısındaki boş yere oturdum babamdan onay istercesine bakıyordu. Babam anneme anlat dercesine başını sallayınca annem konuşmaya başladı.
"Mihri benim ablam yani Asaf' ın annesi. Biz babanla evlendiğimizde onlar düşmandı. Baban konuşmamızı istemedi bu yüzden evlendikten sonra ablamla konuşmadım hiç. Zaten Azad arada istemiyordu konuşmamızı. O yüzden siz arada kalmayın diye sakladık. Asaf ve kardeşleride bilmiyor."
Annemin dedikleriyle şok üstüne şok geçirmiştim. Abimde benden farksız değildi. O an aklıma kadının dedikleri geldi bana teyze ya da Anne diyebilirsin demişti onda demişti demek. Taşlar yeni yeni oturuyor yerine. Neysek artık düşmanlık bitti annem kardeşini doya doya görebilir.
Daha fazla oturmayıp mutfağa gittim ve oradaki işleri halledip odama çıktım. Fazlasıyla yorulmuştum.
Dolabımdan pijamala takımımı alıp banyoya girdim kısa bir düş alıp üstümü gidim ve odama dönüp yatağıma girdim. Olanları düşünürken uykuya daldım.
İnşallah beğenmışsinizdir.
Yorum yapın lütfen.
Volte atmayı unutmayın.
Hoşçakalın.🙂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALIN YAZISI (BERDEL)
Storie breviBazen bitiş dediklerimiz başlangıç olur. Dünyası başına yıkılan genç kızı yeni hayatında neler bekliyor. Abisi için kendi hayatından vazgeçiyor. Kitapta hiçbir şekilde çalıntı yoktur. Benzerlikler tamamen tesadüftür.