Yazarın anlatımıyla
19 Şubat 2006
Genç Kadın, gecenin bir vakti çöplerde yemek arayarak karnındaki bebeğini yaşatmayı amaçlıyordu. Çöp kokusuna daha fazla dayanamayan, vücudu morluklarla dolu olan bu kadın bir evin duvarının dibine çöktü. Derin derin nefes alarak iyi hissetmeye çalışırken ellerini karnına koydu ve bacaklarını kendine çekti bebeğini korumak istercesine.
Bebeğinin cinsiyetini bilmiyordu ama bebeğini doğurursa öleceğini biliyordu.
Genç Kadın bebeğini yaşatmayı seçmişti çünkü kendisinin yaşayan bir ölü olduğunu düşünüyordu. Bebeğinin cinsiyetini bilmemesine rağmen kız olduğundan emindi.Kafasını kaldırıp geceyi aydınlatan aya baktı ve buruk bir gülümseme ile bakışlarını karnına çevirip dudaklarını araladı.
"Gel ve benim gecemi şu tepedeki ay gibi güzelleştir." diye fısıldadı annesi bebeğine, çünkü ay Genç Kadın için o gece güzel olan tek şeydi.
"Ay gibi ol" dedi annesi bebeğine ve ekledi.
"Ay gibi güzel ol. Aybüke, senin adın Aybüke." Aybüke, ay gibi güzel kız demekti Genç Kadın bebeği için bu ismi seçmişti. Az ilerisinde yırtık pırtık çöp olmuş bir defter gören kadın zorlanarak ayağı kalktı ve eğilip defteri aldı. Bu sefer de etrafta kalem aramaya başladı kısa bir aranmadan sonra yaklaşık beş metre ilerisindeki çöpte bir kalem buldu. Kalem kurşun bir kalemdi ve Genç Kadın'ın şansına ucu açık bir kalemdi.
Defterden bir sayfa koparıp yazmaya başladı bu yazacakları kızına bırakabileceği tek satırları."Aybükem güzel kızım, cinsiyetini bile bilmiyorum ama kız olacağını hissediyorum. Bu satırlar sana bırakabileceğim tek şey. Sana kendi durumumu anlatamam sana söyleyebileceğim tek şey senin iyi olman için elimden gelen her şeyi yapıyorum.
Anne Ayşe Sezer."
Genç Kadın sadece bu kadar yazabildi ama bir kelime bile yazsa bebeği için bunun çok fazla değeri olacağını biliyordu. Kağıdı cebine koydu ve adımlarını bu aralar çok sık gittiği bir yere yönlendirdi. İki sokak yürüdükten sonra bina karşısına çıktı.Vural çocuk yetiştirme yurdu
Tabelaya uzun uzun baktı kızını bir şekilde doğduktan sonra burada büyümesini istiyordu. Neredeyse her gün buraya geliyordu ve burasının şartları bebeği için gayet uygundu.
Genç Kadın yetimhanenin kapısına yaklaştı güvenliğin uyuduğunu görünce usulca bahçeye girdi ve uzun zamandır almak için can attığı beyaz güllerden bir tane kopardı.
Burnuna yaklaştırıp beyaz gülün kokusunu yavaşça içine çekti Genç Kadın. Beyaz gül, masumiyet demekti masumiyet burada yaşayan çocukları temsil ediyordu.Genç Kadın karnına giren sancıyla inleyerek dizlerinin üzerine çöktü. Sesi duyup uyanan güvenlik etrafa bakınınca Genç Kadını gördü. Güvenlik Hayri bey son zamanlarda kadını oralarda çok gördüğünden bir şeyler seziyordu. Genç Kadın acısından çığlık bile atamazken güvenlik kadının koluna girdi ve soru sormaya başladı. Hayri Bey'in sorduğu sorular klasik türdendi Genç Kadın ise tek bir cümle kurmuştu.
"Lütfen bebeğimin doğmasına yardım edin." Güvenlik Genç Kadının yüzündeki hüzünlü ifadeyi görmüştü onu hastaneye götüremezdi çok uzaktı mecburen yetimhanedeki revire götürüp doktor arkadaşını arayacaktı. Güvenlik kafasında planını koyduktan sonra Genç Kadını yavaşça yürüterek binadan içeri soktu. Gizli kapağın içindeki şalterden bir alt katın ışıkları ile oraya inen merdivenlerdeki ışıkları açtı. Genç Kadının dayanacak gücü kalmamıştı Güvenlik şalterleri açıp yanına gelirken daha fazla dayanamadı bilinci yavaş yavaş vücudunu terk etti ve oracıkta bayıldı. Güvenlik cebindeki tuşlu telefonunu çıkarıp bir numara tuşladı ve kulağına dayadı. Telefon beşinci çalışında açıldığında Güvenlik kısaca yetimhane doktoruna olanları anlattı. Odası zaten bir üst katta olan doktor hemşire ile beraber bir sedye getirdiler. Doktor Genç Kadının önce nabzını kontrol etti daha sonra da göz bebeklerini. Doktor işeret verince güvenlik ile birlikte genç kadını sedyeye yatırdılar. Asansör kullanarak hızlıca revir bölümüne girdiler. Genç kadının nabzı atmıyordu nefes de almıyordu. Ama doktor ameliyat ile bebeği alıp onu kurtarmıştı. Genç kadın doğru hissetmişti bir kızı olmuştu. Beyaz tenli, yeşil gözlü çok tatlı bir kız bebek. Güvenlik geri nöbet kulübesine dönerken Genç Kadının cebinden düşen kağıdı gördü kağıdı açıp okuduğunda gözyaşlarına engel olamadı. Hızlı adımlarla küçük kızın koyulduğu odaya gitti hemşire küçük kızla ilgilenirken Güvenlik ona kağıdı uzattı ve ona annesinin cebinden düştüğünü söyledi. Notu okuyan hemşire hüzünlü bakışlarla küçük Aybüke'yi kucağına aldı ve onu güvenliğin kollarına bırakıp kulağına adını fısıldamasını istedi. Güvenlik kollarının arasındaki küçük kızın kulağına eğildi ve fısıldadı.
"Senin adın Aybüke."
Güvenlik, küçük Aybüke'yi kulağına adını fısıldadıktan sonra onu beşiğine geri yatırdı. Hemşire sabaha kadar karşısındaki dört masum canla ilgilendi. Garip bir şekilde Aybüke gece acıkmasına rağmen hiç ağlamamıştı.Aybüke hep güler yüzlü neşeli bir kız oldu.
Annesinin hikayesini yıllarca orada çalışmaya devam etmiş olan güvenlik Hayri Bey'den dinleyip annesinin notunu okuduğunda hayatında ilk defa hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Oysa Aybüke yere düştüğünde canı acısa bile ağlamazdı.
____________________________________
Bölüm sonu
Evet giriş biraz açıklamadan bağımsız oldu ama önce ana karakterin hikayesi ile başlayalım istedim.
Umarım hikayem hoşunuza gider.
İyi okumalar!
Kesinlikle saat gece iki buçuk değil ve şarjımda dokuz değil. Kesinlikle.