2. Bölüm: Müjdeli Haber

19 3 4
                                    

Selam!
Biliyorum okuyanların sayısı yok denecek kadar az.
Ama okuyanlar benim için bölüme oy verebilir mi?
İyi okumalar!
__________________________________

Yemekhaneyi dolduran öksürük sesiyle herses başını kaldırıp sesin geldiği tarafa baktı. Yemekhanenin girişinde yaklaşık yirmi iki yaşında kumral, mavi gözlü bir çocuk duruyordu. Ve evet yakışıklıydı. Yürüdü ve hemen masaların bitiş kısmında tam ortada durdu.

"Merhaba" diyerek devam etti "Ben Uğur Alp Vural." soyismini duyunca Berfin ile kaşlarımızı çatarak birbirimize baktık.
"Vural Holding'in sahibi babam Faruk Vural bu konuşmayı benim yapmamı istediği için bugün buradayım." Ne kadar önemli bir konuşma yapabilirdi ki? Bir konuşma için koskoca yetimhanin sahibinin oğlu buraya gelmişti?

"Lafı çok uzatmıyorum ve size Müjdeli haberi veriyorum." dediğinde yemekhanede fısıltılar çıkmıştı bile. Küçük çocuklar ise anlamaz bir şekilde yemekhanenin başındaki kumral yakışıklıya bakıyordu.

"Bir gezi düzenlenecek. Yaklaşık iki hafta sürecek bir Amerika Birleşik Devletleri gezisi." dediğinde çoğu kişiden sevinç nidaları yükseliyordu ben ile Berfin ise şaşkınlıktan lâl olmuştuk.

"Sessiz olun ve sevincinizi sonraya saklayın" dedi konuşmayı yapan çocuk.
"Gezinin detaylarını paylaşacağım. Öncelikle Amerika'ya on iki yaşından küçükler gelemeyecek." çoğu kişiden yulamalar çıkmaya başlamıştı. Konuşmayı yapan çocuk onları umursamadan sesini yükselterek konuşmaya devam etti.

"Onlar için yetimhane bahçesi ve şehir içinde farklı farklı etkinlikler yapılacak. Sinema, tiyatro, sokak oyunları gibi şeyler."
Dediğinde yemekhanedeki sesler sustu çoğu kişi hâlâ Amerika'ya gidemeyeceği için üzgün olsa da bu haber onlara iyi gelmişti.

"Benim söyleyebileceğim çok bir şey kalmadı sizlere form dağıtılacak ve geziye katılmak isteyenlerin formu okuyup imzalaması yeterli olacak. İyi vakit geçiririz umarım." diyerek adımlarını çıkışa yönlendirdi adının Uğur Alp olduğunu öğrendiğimiz çocuk. Karşımda oturan Berfin bir anda konuşmaya başlayınca ona odaklandım.
"Kızım net gideceğim ben bu geziye bir daha elimize böyle bir fırsat geçmez." dedi kendinden emin bir ifadeyle.

"Ben pek emin değilim uçakta koridor tarafına oturacaksam olur." bu söylediğime Berfin gülerek karşılık verdi. Benimle ilgili bir gerçek şu ki yükseklik korkum vardı ve bu beni bazen bayıltacak noktaya getiriyordu. Yükseklik korkumu ilk defa okulun arkasındaki manzarası uçurum olan yere Berfin ile gittiğimizde fark etmiştim. Sessizce yemeklerimizi bitirdikten sonra abur cubur büfesine yöneldik. Abur cubur büfesine ulaştığımızda ben her zamanki gibi iki paket polo ve brownie çikolata aldım. Berfin ise çok sevdiği ketçap aromalı bir cips ile benim gibi brownie almıştı. Bahçeye çıkıp oturacak bir yer bulduğumuzda Berfin elindeki cipsi açtı ve almam için bana uzattı ben ise sevmediğim için nazikçe reddetip browniemi açıp bir ısırık aldım.
"Kızım sen ne zaman şu Polo'dan yemeyi bırakacaksın?" diye sordu Berfin.

"Bağımlılık yaptı bende bırakamıyorum." dedim. Bu cevap ona yeterli gelmemişti gözlerini devirerek bir cümle daha kurdu.

"Bari bir dünde 7-8 tane yemeyi bırak sonra başım ağrıyor da başım ağrıyor." evet bu doğruydu yiyordum yiyordum ve en son beni baş ağrısı tutuyordu yakında Polo komasına girecektim. Omuz silkip Berfin'i cevapsız bıraktım. Çikolatam bittiğinde Polo paketinin birini açıp, bir tane aldım ve ağzıma attım. Berfin oflayarak cipsini yemeye devam etti.

"Ee" dedim konuşma başlatmak için. "Geziye gidiyoruz değil mi?"

"Tabii ki!" diye atlayan Berfin sanırım ağzının dolu olduğunu unutmuştu bir cips kırıntısı boğazına kaçtığında öksürmeye başladı. Sırtına vururken konuştum.
"Helâl helâl" sonunda boğazındaki kırıntıyı çıkardığında başını havaya kaldırabildi gözleri ve yüzü öksürmekten kıpkırmızı olmuştu.
"Gel odaya çıkalım." dedim. "Yüzün kıpkırmızı bir su içersin." diye ekledim. Başını sallayarak beni onayladuğında binaya girdik ve merdivenleri çıkmaya başladık. Merdivenleri çıkarken dönüş kısmında kocaman bir vücuda çarptığımda geri düşecek gibi oldum. Berfin'den önce bir kol beni belimden tutup dengemi sağladı. Beni tutan kolların sahibine baktığımda bu kişinin konuşmayı yapan çocuk olduğunu fark etmemle utançtan yanaklarım kızardı.
"Pardon." dedim ve Berfin'i kolundan tutup merdivenin boş olan tarafına yöneldim. Fakat bir anda biri kolumdan tutunca kolumu tutan ellerin sahibine baktım.
"Özür dilerim" dedi mahcup bir ifadeyle. "Telefonla ilgileniyordum görmemişim."

"Özüre gerek yok." dedim rahat bir tavırla.
"Sen ne kadar telefona baktığın için suçluysan ben de bir o kadar önüme dikkat etmediğim için suçluyum." deyip Berfin'e dönüp gidelim işareti yaptım.
"Dur!" diye bağırdı arkamdan. "Adın ne? Mümkünse soyadını da öğrenebilir miyim?"

"Neden?" diye sordum bakışlarımı kısa bir an Berfin'e çevirdiğimde gözlerini devirdiğini gördüm.
"Sadece şey öğrenmek istedim." dedi geveleyerek. Aramızdaki mesafeyi sıfıra indirip elimi uzattım.
"Aybüke Sezer." dedim. Memnun bir ifadeyle elimi sıktı.

"Uğur Alp Vural gerçi öğrenmiştin zaten ama neyse. Memnun oldum."

"Ben de" dedikten sonra elini bıraktım ve Berfin'e döndüm ve yürümeye başladık. Yanımızdan iki tane takım elbiseli iki adam geçtiğinde Uğur'un koruması olduğunu düşünmüştüm. Berfin kolumu çimdikleyince ona döndüm.

"Bir aşk doğuyor!" dedi biraz yüksek bir sesle. Kızgın bir ifadeyle ona döndüğümde kaşlarını çattı.

"Ne var Aybüş? Aşklar hep böyle başlamıyor mu?"

"Yarabbi sabır." sabır çekip Berfin'i takmadan yürümeye devam ettim. Odaya geldiğimizde oda da kalan diğer kızlar da gelmiş iki kişi kafa kafaya verip dedikodu yapıyorlardı.

"Gördün mü nasıl yakışıklıydı ama!" dedi Sare. O an diğer yetimhanede ki başka bir çocuktan bahsettikleri sanmıştım ama konuşmalarını biraz daha dinleyince başka birinden konuştuklarını anladım.
"Soy adı neydi bir instagram hesabına bakalım dedi Sevcan."

"Vural" dedi Sare. O an Berfin'e döndüğümde onun da Sare ve Sevcan'ı dinlediğini fark ettim. Bir şey söylemek için ağzını açtığında sus işareti yaptım. Hiç bir şey olmamış gibi bu hafta izlemeye başladığımız dizi hakkında konuşmaya başladık. Konuşmamızın ortasına kadar ötmeyen telefonumdan bildirim sesi geldiğinde telefonu kaldırıp ekranına şok içinde baktım. Yüzümdeki ifadeyi gören Berfin ne olduğunu sorduğunda telefonun ekranını gösterdim.

Uguralp.vrl seni takip etmeye başladı.

Uguralp.vrl adlı kullanıcıdan bir yeni mesaj.

"Oha" dedi Berfin şaşkınlığını gizleyemeyerek. "Bir de instagram hesabını mı bulmuş?"

"Yoo" dedim. "Bulamamış Berfin o yüzden beni takibe alıp mesaj atmış zaten."

" Ha ha ha" dedi sahte bir gülmeyle. "Çok komik."

"Komik olsun diye demedim ki hem şu ana daha ciddi bir meselemiz var." dedim. Sare yan taraftan hemen burnunu soktu.

"Neymiş o ciddi meseleniz?"

"Sana-" derken Berfin sözümü kesti.

"Şu Uğu-" derken ne diyeceğini anladığım için elimle ağzını kapattım.

"Biraz çeneni kapalı tut Berfin ya" diye sitem edip ağzını açtım.

"Off niye söyletmiyorsun ya göt gibi kalırlardı."

"Kim göt gibi kalıyormuş?" diyen Sevcan'a Berfin sert bir bakış attı.

"Siz" dedi sondaki "z" harfini uzatarak.

"Sus Berfin olay çıkaracaksın." dedim kısık bir sesle. Ama ben daha ne olduğunu anlamadan Sare ayağa kalkıp hızla yanımı geldi ve elimde kilitli olan telefonumu alıp kilit ekranındaki bildirimlere baktı.

"Ooo Hanfendi sevgilisini yapmış." dediğinde sinirle üstüne atlayarak telefonu elime aldım. Bir anda telefonun ekranı değiştiğinde ekrandaki yazıya baktım.

Uğur Alp Vural arıyor...

__________________________________
~Bölüm Sonu~
Nasıldı?
Bu sefer aralıksız bölümü yazabildim.
Bölüme oy verebilir misiniz?

ISSIZ ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin