"Asla!" diye cırladım.
"Mecbursun" dedi çarpık bir gülümsemeyle.
"Ben hiçbir şeye mecbur değilim! Ayrıca başka kumaş mı yok koskoca paraşütten bu kadarcık çıkmış olamaz!"
"Diğer kumaşlara çadır yapacağız."kolunu çimdikledim.
"Ah! Ne yapıyorsun Aybüke?"
"Kolunu çimdikliyorum."biraz daha sıktım hatta elimin altındaki etini iki parmağımla biraz yoğurdum daha çok acısın diye.
"Yemin et gerçekten kolumu mu çimdikliyorsun? Ah!"
"Bir daha benimle uğraşmazsın artık." acıdan iyice yüzü kıpkırmızı olmuştu. istesem daha fazlasını yapardım ama zamanı değildi.
"Tamam gidiyorum bırak kolumu!" dedi ve şu ana kadar yapabileceği ama yapmadığı bir şey yapıp kolunu benden kurtardı ardından arkasını dönüp yürümeye başladı. Ben ise yakınımda bir kıkırdama duyunca başımı o tarafa çevirdim.
Kahretsin! Berfin uyumamıştı ve bizi dinliyordu. Alçak!"Berfin!"
"Aha sıçtık" diye fısıldadı kendi kendine sanki ben duymadım.
"Sıçtın tabii kalk gel yanıma hesap vereceksin." üstünü açtı ve ayağa kalktı. Yüzüne masum bir ifade takınıp bana baktı.
"Canım arkadaşım" dedi sondaki "m" harfini uzatarak.
"Yemem ben bu numaraları. Ne yapmaya çalışıyordun acaba benim biricik arkadaşım?"
"Hiçbir şey." dedi başka taraflara bakmaya çalışırken.
"Ben bunun acısını senden başka bir zaman çıkaracağım bekle ve gör." acısını elbet başka bir gün çıkaracaktım Berfin bunu çok iyi biliyordu. Uyarıyı alınca geniş olan örtüye gitti ve onun altına girdi çok geçmez bir daha uyurdu nasıl olsa.
"Uğur! Neredesin?"
Ses gelmedi. Endişelenmeli miydim?
"Uğur!"
Yine ses yok.
"Ne oldu Aybüş?" Berfin de meraklanmış olmalıydı.
"Uğur yok."
"Nasıl yok?"
"Bayağı yok" iyice endişelenmeye başlamıştım. Sonuçta ıssız bir adadaydık her şey olabilirdi.
"Arasak mı?" diye bir öneride bulundu Berfin.
"Paraşütün kalan kumaşların almaya gidecekti." aklımda binbir türlü ihtimâl dolanıyordu.
"E gelir o zaman birazdan değil mi?"
"Seslendiğimde neden cevap vermiyor o zaman?" Berfin sessiz kaldı.
Etrafta dolanmaya başladım belki bir şey görürüm diye ama nafile bu karanlıkta bir şey görmek imkansızdı. Biraz sonra kendimizi Uğur'un adını haykırıp Uğur'u ararken bulduk.
"Kafayı yiyeceğim Berfin nerede bu ya!" çaresizce bir kayanın üzerine oturduk cesaret edip de ormanın içine girememiştik.
Bir kaç dakika oturduktan sonra ormanın içinde yankılanan ayak sesleri duyduk her kim geliyorsa kesinlikle Uğur aralarında değildi.
"Kim geliyor?"
"Ses çıkarma Berfin." ayak sesleri gittikçe yaklaşmaya başlamıştı. Yarım yamalak konuşmalar da duyuluyordu.
"Ciddi ciddi ölüm döşeğinde gelmiş birinin sözüyle ormanda kız mı aramaya çıktık biz ya."
"Kapa çeneni Egemen belki aşık?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISSIZ ADA
Novela JuvenilIssız bir adada mahsur kalan on bir gencin yaşam mücadelesi!