HELLOOO!
NASILSINIZZ😻
Bu bölüm benim için özel çünkü bazı değişiklikler olacak ve bu bölüme nasıl başlayacağım hakkında hiç bir fikrim yok. Ama halledicezz ne problemm dkkfhghdfghkkj ben buralara ne yazacağımı da bilmiyom ya neysem direk kitaba geçelimm
&Baştan söylemem lazım bu bölüm geçmişi gösterecek yani Matteo'gilin daha Türkiye'ye gelmediği ve ondan sonraki zamanlar ama sahil bölümüde olacakk
&Burada ki karakterlerin ismi, kelimeler ve kitabın ismi hepsinin anlamlarına detaylıca bakılıp verilmiştir. Yerinizde olsam herkesin isimlerinin anlamlarına bakıp öyle okurdum! Özellikle kitabın ismi...
YORUM VE VOTE ATMAYI UNUTMAYIN!😻
şarkılar: me quiero ir, Lussion
diet mountain dew, Lana del rey
.
.
.
.
.
.
MATTEO'DAN
(İtalyanca)
Bugünkü arabadaki kavgadan sonra arabaya binip evimize gittik. Conroy yaşadığı olayı algılayamamıştı. Yani sanki iki tarafta haklıydı. belli ki o kadın çok gergindi üstüne de bunlar olunca sinirini Conroy'dan çıkarmıştı. Ama Conroy'da o an arabayı görmemiş ve sürmüştü. Zaten özürde dilemişti sanki biz o kadının ters zamanına gelmiştik.
Arabaya bindikten sonra Conroy bir şeyler mırıldanmıştı ama anlamamıştım galiba türkçe konuşmuştu. İş için buraya gelmiştik ve önemli bir ihalemiz vardı ama ihaleyi biraz ileriye almıştık. Onlarda bu durumdan memnunlarda hatta biz demeseydik onların ertelemek için bizi arayacaklarını söylemişlerdi. İtalya'dan gelirken yorucu bir çatışmadan geldiğimiz ve bu ihaleyi kaçırmamak için yapmıştık biz ama onların nedenlerini bilmiyordum. Çokta takmamıştım doğrusu.
Aklıma gene o okyanus gözlü kadın gelince düşünmeden edemedim. Ama ne diyeyim kadında taş gibiydi ve nedensizce bana bir yerden tanıdık geliyordu. Ama bir tık fazla sinirliydi, bir tık irkilmedim değil yani o an hepimizi mermiden geçireceğini bile düşündüm.
Türkiye'deki insanların biraz fazla ve gergin olduğunu duymuştum ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu.
Şu an salonda oturmuş korku filmi izliyorduk. Herkes pür dikkat karşımızdaki koca televizyona odaklanmıştı. Şuanlık hiçbir şey yoktu ama tam sıkılıp daraldığımı söyleyecekken bir anda çığlık sesi geldi. Gözümü açmak istemiyordum.
Tam o an yanımda bir sıçrama oldu. Ödüm kopmuştu, gözümün birini hafif aralayıp soluma baktım; salak Francis çığlık atıp kucağındaki tüm mısırları üstüne dökmüştü. Korku filmine ağlasa mıydım yoksa buna mı gülseydim emin değildim. en sonunda durup dik dik ona bakmaya başladım. Belki korkum geçerdi. Gram istifini bozmayıp filmi izliyordu. Bir kaç dakika sonra ona baktığımı görünce bir süre bakıştık. 'Ne ayak' dermiş gibi bakınca bakışmanın iyi yerlere gitmeyeceğini anlayınca döktüğü mısırları işaret ettim.
Kafasını eğdi ve mısırları fark etti. Bir süre onları izledi. Televizyondan bir çığlık daha gelince anın farkına vardı, sırıtıp üstünü silkeledi ve bana bakıp "Noldu aşık mısın yoksa? Ben senin daha çok mavi gözlerle ilgilendiğini sanıyordum." mavi gözler kısmını tırnak işareti yaparmış gibi eliyle yapıp göz kırpmıştı. Ben dediği şeyi anlamaya çalışırken fark ettirmeden ayağa kalkmaya çalıştı. Biliyordu çünkü yediği boku! O arabadaki manyak kadından bahsediyordu!Yavaşça ayağa kalktım. Francis o sırada çoktan Amerikan mutfağın oraya kaçmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/366092431-288-k825323.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPERANZA
PertualanganAmaya: Eğer bir gün her şeyini kaybetmiş, tüm duyguları elinden alınmış bir kadın olarak karşına gelsem herkes gibi sen de beni terk eder miydin? Matteo: ne gökyüzü, ne yeryüzü tanrı şahidim olsun ki senden vazgeçmem. "Sei la mia vita"