-1-

29 5 19
                                    

İki aylık yaz tatili süreci bitmişti. Annem de beni arabayla okula bırakmak için hazırlanmıştı. Evden çıkarken siyah çantamı oflayarak tek koluma taktım ve annem de çıkınca kapıyı kilitleme görevi bana düştü. Asansörden inip fazla küçük olmayan fakat büyük de olmayan beyaz arabamıza bindik. Ön koltuğa oturmak beni fazla geriyordu bu yüzden hep arkaya otururdum ve yine öyle yaptım. Kemerimizi bağlayınca annem arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.

Okulum yaklaşık on kilometre uzaklıktaydı ve ben otobüsle gidiyordum genellikle. Bugün ilk gün olduğu için annem arabayla bırakabileceğini söyledi ve onu kırmak istemedim.

Okula yaklaştığımızda bahçenin yeterince kalabalık olduğunu gördüm. Tanıdık kimseyi göremeyince biraz modum düştü fakat pek de bozuntuya vermeden annemle vedalaşıp arabadan indim.

"Uzun bir gün seni bekliyor Nisa." Kendi kendime konuşurken omzumda bir el hissettim. Arkamı döndüğümde ise bu kişinin Hazal olduğunu fark ettim. Kollarımı açıp sarılmasını istedim ve o da öyle yaptı. "Çok özlemişim seni Nisa."
Halbuki daha iki hafta önce buluşmuştuk. Biraz kıkırdadım ve birbirimizden ayrıldık."Bende öyle."

Okulun bahçesine girerken bankta oturmuş Tuğra ve onun arkadaşlarını görmek güzel miydi kötü müydü bilemedim. Tuğra'nın bana baktığını hissederek yanından hızla geçip gittim.

"Tuğra sana tekrar aşık oldu Nisa gözün aydın." Hazal yine benle dalga geçiyordu.
"Hazal alma şunun adını ağzına. Özlem ve Menekse nerede acaba?" Demeye kalmadan ikisini sohbet ederken gördük. Karşımızdan yürüyerek geliyorlardı. Bizi görünce ikisi birden otuz iki diş sırıtmaya başladı.

"Ayy sizi ne kadar özlemişim ben ya!" diyerek Özlem ikimizi birden kucaklamaya çalıştı. Arkadan Menekşe Özlem'i ittirip "Çekil şurdan en çok ben özledim." diyerek o da sarıldı.

"Nisa Aybey'i unuttun mu bari bu yaz tatilinde?" Menekşe'nin sesini tüm okul duymak üzereydi, elimle ağzını kapatıp "Menekşe şu çenenin ayarını bir türlü tutturamıyorsun kızım ya. Samet aşkının yanına git hadi seni bekliyor bak orada."
Menekşe gülerek "Şeytan görsün yüzünü nefret ediyorum ondan."

Samet ve Menekşe yaz tatilinde yakınlaşmışlardı hatta sevgili bile olma yolundalardı. Ama erkekler hep mal oldukları için Menekşe'yi arkadaş olarak gördüğünü söyleyip ondan ayrılmıştı. Ben ve Tuğra da yaz tatilinde tekrar ilişki kurmak istedik fakat ben yine aptallık yapıp Aybey'i unutamadığımı söyledim. Tuğra için üzülüyordum fakat o da hemen, benim sevmediğim kızlarla arkadaşlık kurmuştu bile.

Aybey kim diyorsanız eğer... O benim lisedeki ilk aşkım denilebilir. Unutmak için neredeyse on kişiyi harcamıştım fakat ne fayda bir türlü unutamıyordum ta ki üç hafta önce yeni sevgili yaptığını duyana kadar. Buz gibi soğumuştum ondan ve beni kullandığını tekrar tekrar arkadaşlarım hatırlattığı için bu da bir nebze olsun soğumama yetiyordu.

Zil çalmıştı ve biz İstiklâl Marşı için sıraya dizilmiştik. Müdürümüz Şaban hocanın yine bize öğütlerini dinliyorduk. İstiklâl Marşı için komut verildi ve törene geçildi.

Ders zili çalınca sırayla sınıflara dağıldık. Bu sene yine sınıflarımıza karma yapılmıştı. On ikinci sınıf olmak biraz garip geliyordu. Az çok zeki sayılırdım ve sayısalcıydım.

Aybey'i hâlâ görememiştim, biraz üzüldüm doğrusu ama bu uzun sürmedi. Özlem,Menekşe,Hazal ve ben yine aynı sınıftaydık. Zaten sayısal olarak sadece üç sınıf vardı. Biz de müdür yardımcısı İsmail hocadan rica ettik ve aynı sınıfa düştük.

En arka sıraya Özlem ve ben oturmuştuk. Önümüze ise Hazal ve Menekşe oturmuştu. Hazal arkasını dönüp" Nisa seninki okul falan değiştirmiş olmasın. Ortalıkta görünmüyor kara böcek." Kara böcek lafına biraz güldüm ve şöyle dedim. "Kara böcek umarım benim sınıfıma gelmez yoksa olay çıkartırım." Hazal da kıkırdayıp önüne döndü. Özlem kalemliğini ve ilk dersimiz felsefe olduğu için kitabini çıkarıyordu. Özlem yaklaşık üç senedir sıra arkadaşımdı ve en yakın dostlarımdan biriydi.

Atiye hoca sınıfa girdiğinde herkes ayağa kalktı ve hoca "Günaydın çocuklar." dedi. Daha sonra oturun işareti yaptı ve sınıf defterini doldurmaya başladı. Menekşe ise duvar kenarında oturan Samet'e gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Menekşe'nin kolunu dürttüm ve şöyle dedim."Menekşe çocuğu yiyecekmişsin gibi bakma istersen. Herkes yanlış anlayıp dedikodu çıkartacak." Menekşe arkasını dönüp "Banane çıkartmak istiyorlarsa çıkartsınlar çokta şeyimde."
Özlem de Menekşe'ye "Nisa haklı çok oralı olmamalısın bence." dedi.

Atiye hoca sınıf defterini doldurdu ve samimi olduğu öğrencilerle konuşmaya başladı. Kapıyı birisi tıklayınca herkesin kapıya baktığını hissedebiliyordum fakat ben bakmamıştım, kitabımı okumaya devam ediyordum. Kapıdan içeri giren kişi hocaya "Hocam geç kaldığım için özür dilerim." Tanıdık bir sesti bu. "Geçebilirsin Aybey." Aybey mi? Aybey mi demişti hoca? Kafamı hızla kaldırdım ve yerine geçmekte olan Aybey'i gördüm. Özlem ise bir bana bir de Aybey'e bakıyordu. Şaşırmıştım, hem de fazlasıyla.

Önüme tekrar döndüm ve Hazal'ın "Geldi kara böcek,pislik çocuk." dediğini duydum. Kıkırdadım ve kitabımı okumaya devam ettim.

*****

Zelam asko saksolarim bu kitap tamamen hayal ürünüdür(karakterler dahil) Umarim seversiniz cart curt oylayın ve yprum yapınnn🥰🥰🎀🎀🎀

Bir Sonraki Hayatımda GelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin