23

332 28 42
                                    

Yıldıza bas
Basmazsan

Minho

Gökyüzündeki yıldızları izlerken telefonum çalmaya başaldı. Telefonu elime alıp kim olduğuna bakmadan direkt kulağıma tuttum.

" alo?"

" bu kadar hızlı açmanı beklemiyordum?" Duyduğum sesle oturur pozisyona geldim. Telefonumu kulağımdan çekip ekrana baktım.

" Chan?"

" Chan mı? Bir anda saygı sınırlarını aşmanı neye borçluyum?" Sesindeki alaycı ton buz gibiydi.
Sanki karşımdaymış gibi yutkundum.

" ...neden aradın?"

" konuşmamız lazım.".

" konuş"

" yüzyüze."

" bu saatte mi?"

" sakıncası mı var?"

" saat sabahın dördü."
Bir süre karşı taraftan ses gelmedi.

" yarın akşam üstü beşte aşağı mahalledeki markette buluşalım. Gelmemezlik yapma çünkü seni bulabilirim."

Heyecandan nefesimin kesildiğini hissetim.
" sana dediklerimden sonra yüzüme bakabilir misin?"

" utanması gereken kişi sensin niye yüzüne bakamayayım?"

" konu utanmak değil. Benden nefret etmiyor musun? Yüzüme baktığında iğrenebilirsin."

Yine bir süre konuşmadı.
" konuşmak için iğrenmemeye çalışacağım." Dediğinde yine canım acımaya başladı.

Zar zor" tamam, buluşalım" deyip telefonu kapattım.
Geri uzanıp bir süre ekrana baktım.
Benden nefret etmesi nedensizce midemin burakılmasına, boğazıma acı veren bir yumrunun oturmasına, ağlama isteğimin artmasına neden oluyordu.

Telefonu karşı koltuğa fırlatıp yüzümü avuçlarımın arasına aldım.

Pekala bunun olmasını pek beklemiyordum.
O da Jisung ile mi gelmişti? Yoksa Jisung ona burada olduğumu söylediği için mi gelmişti?
Bence ilk seçenek en mantıklısıydı.

Kafamı kaldırıp yıldızlara tekrar baktım.
" ulan toprak neler yaşıyor siz havada utanmadan parıldıyorsunuz. Ayıp değil mi?" Diye ayıplayıp sanki çokta umurlarındaymış gibi kafamı iki yana sallayıp cıkladım.

-

" ne yani? Küs olduğun arkadaşın biranda seni aradı ve bugün buluşmanız gerektiğini mi söyledi?"

Başımla onayladım. Dünkü gece yaşanan olaydan sonra içimde tutamayıp Chan ın beni aradığını anneme anlatmıştım.

" evet. Aynen öyle söyledi."

" gidecek misin?" Gidecek miydim?

" sanırım evet. Biraz saçma bir ayrılık yaşadık. Buluşup yüzüme söylemek istediklerini söylemesini istiyorum."

" üzülüp kendine bir şey yapmayacaksın değil mi?"

" yok artık anne! Ne zaman saçma bir şey için kendime bir şey yaptığımı gördün?"

Gülümseyip yanağımı sıktı.
" tatlı oğlum benim... sen bunları hakettmedin.."
Inan bana anne, bal gibi de ettim.
Sadece gülümsemekle yetinip ellerini tuttum.

" lütfen benim için endişelenme. Kendimi suçlu hissediyorum." Deyip sarıldım.

-

Saat dörde gelecekken marketteki işi yarı zamanlı elemana bırakıp marketten çıktım. Koşa koşa aşağıdaki marketin arka tarafına gittim. Nefes nefese yere çökerken başımın dönmesine aldırış etmeden önüme baktım.

Don't Panic I'm Gay / Minchan / Banginho / textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin