Ne kadar süredir buradayım bilmiyorum. Ve daha da önemlisi burası neresi ? Buraya nasıl geldim? Ah lanet olsun! O dayanılmaz baş ağrısı! Gözlerimi iki dakika açabilmiştim en fazla. Sonra daha fazla direnemedi yorgun bedenim. Saatlerdir yürüyor olmalıydım. Yani buraya gelmeden önce. Hoş ne zaman geldiğimi de hatırlamıyorum ama neyse. Uzun bir uyku seansı daha. Yeniden gözlerimi açmayı denemeliydim. Hadi artık uyan! Uyanmalısın! Sonra sesli bir şekilde kocaman bir nefes alarak yattığım yerden hızlı bir şekilde doğruldum. Elektroşokla yeniden hayata döndürülen ve nefes almaya başlayan bir ölü gibi. Neredeyim ben? Bu evi hatırlamıyorum. Hey! Kimse yok mu? Tanrım! O kadar zamandır uyuyorum ki çok açım. Hemen mutfağa yöneldim. Evet bilmediğim bir evde bu kadar rahat davranmak ve kimin olduğunu bilmediğim bir evin mutfağında ufak atıştırmalar yapmak hoş değil. Bunun farkında olarak açlığıma yenik düştüm. Bu sırada meraklı gözlerle kaldığım bu rutubet ve gizem dolu evi inceliyordum. İlk bakışta insana tuhaf gelen şık görünümlü koltuklar, ilginç parfüm yada daha çok deney tüpüne benzeyen renkli sıvıların bulunduğu tuhaf bir masa, yine salona girerken aynı tuhaflıkta asimetrik kesilmiş olan bir ayna, odanın her yerinde bulunan ve yerli yabancı ilginç bir sürü kitap ve bu tuhaflığa nazaran tüm ihtişamıyla görünen harika bir şömine. Aaa pardon o muhteşem avizelerden de bahsetmeliyim. Bu kasvetli yerin hem korkulacak hemde insanda hayranlık uyandıracak bir sürü güzel yanı vardı ama vücudumdan gelen açlık sinyalleri daha ağır basıyor ve detaylı düşünmeme engel oluyordu. Mutfağa girdiğimde bir şaşkınlık seansı daha yaşadım. Bu kadar düzenli bir mutfak ancak bir kadının olabilir demekten kendimi alamadım. Mutfakta bulunan her nesne sanki bir yapbozun parçalarıymış gibi duruyorlardı. Ufak çaplı bir atıştırmadan sonra evin sahibine küçük bir not yazıp gitmeliydim buradan. Daha önce bir yabancının evinde kalmamıştım. İçimde korkuyla karışık bir sürü duygu beynimi tırmalıyordu. Ben kafamda kurduğum düşüncelerle uğraşırken kapının açıldığını duymamışım. Aniden arkamda birinin olduğunu fark edince içimi bir korku kapladı. Birden arkamı döndüğümde ise kendimi kaybettim ve bir çift elin beni tuttuğunu fark ettiğimde bayılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara kutu
Teen FictionNedenini bilmediğim bir sebepten dolayı bu karanlık yolda yürüyordum... Yüzüme çarpan rüzgarın hafif esintilerini hissediyordum. Kimim ben ve neden buradayım. Kendimle ilgili her şeyi unutmuş gibiydim. Bir amacım yoktu sadece kaçıyordum. Ama kimden...