İnsanın kendini her an yeniden keşfetmesi korkutucu bir olay. Senin unuttuğun hayatı bedeninin teninin ellerinin unutmaması tarifi imkansız derecede sıradışı. İşte tam da bunları düşünüyordum elimde Umut'un bıraktığı deftere rüyamdan aklımda kalan anıları yazarken. Ben...Defne... Nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı tanımadığım bir adamın evinde yaşıyorum. Bunu bir filmde görsem ne saçmalıyor bu senarist diye sitem ederdim herhalde. İçten içe kızıyordum kendime beni bu aptalca duruma düşürdüğü için. Ne işim vardı sanki o yolda ya ? Ne derdim vardı herkesten kaçacak kadar acaba? Kafamı toparlaması için kendime kahve yapmaya karar verdim. Acı olmalıydı. Evet sanırım acı kahve içsem ancak bu şoktan biraz olsun sıyrılabilirdim. Tanrım! Tanımadığın bir insanın evini karıştırmak hiç hoş değil. Sanırım acıkmıştım da. Birşeyler atıştırmam gerekti. Kafamı toparlamama yardımcı bir fikir daha. Harika... Çok iyi gidiyorsun Defne diye kendi kendime saçmaladım. Buz dolabından kendime hazırlayacağım mini sandviç için ufak bir hazırlık yapıp dolabı kapattım. İştahımın olmaması yeni bir şey olmadığı için ilginç karşılamadım bu olayı. Bir yandan küçük ısırıklarla elimdeki sandviçi bitirmeye çalışırken TNK Grubunun bir şarkısı olan Yine Yazı Bekleriz şarkısını mırıldanıyordum. Sonunda kahvem hazır olduğunda büyük bir yudum aldım. İstemsizce yüzüm ekşidi. Sanırım acı kahve sevmiyordum. Hatırladıklarım kısmına bir artı daha ekleyerek yazmaya devam ettim. Sonunda bitirdiğimde daha iyi hissediyordum. Evet bu rahatlatıyordu. Belki de yazmayı seviyordum. Kim bilir belki de mesleğimle alakalıydı yazmayı sevmem. Birden kalemi tekrar elime alıp bilinçsizce yazmaya başladım. "İçimde öyle bir burukluk var ki... Nedenini bilmediğim bir acı kalbimi yakıyor... Uykularım bölünüyor ve ancak bu ağrı uyuduğumda yok oluyor. Nedenini bilmek istiyorum. Toprağın kışa sığınıp karlar altında gizlendikten sonra yazı beklediği gibi bekliyorum beni terk eden anılarımı. Belki gelir umuduyla bir an bile vazgeçmeden..." Kahretsin! Gözlerimden küçük bir damla yaş yanağıma doğru süzülürken gözyaşımın sıcaklığıyla titredim. Ağlamak istiyordum. Evet! Ağlamak iyi gelecekti belki de. Ya da ben buna sığınmak istiyordum. Ne önemi var işte bedenim çoktan benim adıma karar vermişti. O kadar çok ağladım ki uykuya yenik düştüğümün farkında olamadan gözlerimi kapattım. Sanırım uyku sığındığım en güzel limandı. Ne zaman saklanmak istesem en iyi sığınağımdı benim. İşte yine kaçıyordum. Gözyaşlarım ve hıçkırıklarım sessizliğe gömüldü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara kutu
Novela JuvenilNedenini bilmediğim bir sebepten dolayı bu karanlık yolda yürüyordum... Yüzüme çarpan rüzgarın hafif esintilerini hissediyordum. Kimim ben ve neden buradayım. Kendimle ilgili her şeyi unutmuş gibiydim. Bir amacım yoktu sadece kaçıyordum. Ama kimden...