Umut'un uzakta oluşu her ne kadar benim işime gelse de tek başıma kalmak beni korkutuyordu. İyiden iyiye boğulmaya başlamıştım odaların içinde. Kendime uğraşacak birşeyler bulsam iyi olacaktı. Ayağa kalkıp odaları keşfetmeye ve vaktimi geçirecek birşey bulmaya karar verdim. Önce masanın üstünde duran kitapları inceledim. Okumak isteyeceğim bir yönü yoktu kitapların. Çoğu bilimsel ya da kişisel gelişimle alakalı şeylerdi. İlgimi çekmemişti. Tanrım! Ne ilginç bir evdi bu böyle? Aradığım şeyi bulana kadar devam etmeliydim. Salonu bırakıp küçük bir odaya girdim. Vay canına! Bay gizemlinin sırlar odasını keşfetmiş bulunmaktaydım.Burası tüm evin ahenkli düzenine inat son derece ilginç dekore edilmişti. Bir kaç spor aleti vardı odada. Bir çok DVD ve grafikler tablolar, çeşitli seyahatlerde çekildiğini düşündüğüm ve profesyonelce çekilmiş fotoğraflar, küçük bir masa ve masanın üzerinde duran boyalar, hemen masanın yanında duran ve henüz bitmemiş bir tuval vardı. Üzerindeki çizgilere ve boyanma şekline bakılacak olursa harika bir eser olacaktı.Kafamı diğer tarafa çevirdim ve Bingo! İşte ihtiyacım olan şey. Güzel bir müzik seti. Heyecanla düğmeye dokundum. Müzik tüm mükemmelliğiyle sessiz odayı ritimle buluşturdu. O sırada Pera'nın Unut beni şarkısı çalıyordu. Müziğin ruhumda uyandırdığı pozitif etkiye kapılmışken kapının açıldığını fark ettim. Hızlıca odadan çıkıp kapıya yöneldiğimde gözlerim şaşkınlıktan kocaman açıldı. Ellerinde paketlerle genç bir kadın telefonla konuşarak kapıdan içeri girdi. "Evet abi. Şimdi geldim. Hayır henüz onu görmeye fırsatım olmadı. Merak etme. Tamam abi. Tamam abicim görüşürüz. Sen merak etme ben ilgilenirim onunla. " diyerek telefonu kapattı genç kız. Bense şaşkınlıktan donup kaldım kızın karşısında. Bir an ne yapacağımı bilemedim. Elime en yakın yerdeki nesneyi kapıp saldırıya geçmem gereken bir durumda ben öylece karşımdakine bakıyordum. Hey bir saniye! Burası benim evim değildi ki. İşte bu komikti. İçten içe gülmek istedim. Kız da beni fark etmiş aynı şaşkınlıkla önce yüzüme baktı sonrada beni baştan aşağıya süzdü. Bense daha fazla dayanamayarak sen... Sen de kimsin? diye kısa bir soru cümlesi kurabildim. Kız yüzündeki şaşkınlık dolu ifadeyi bir kenara bırakarak yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirdi ve ben Buket. Umut'un kız kardeşiyim. Seninle ilgilenmek ve arkadaşlık etmek için geldim buraya. İşte bu iyi bir şeydi. En azından artık yalnız değildim. Hem Buket huysuz bir kız da değildi. Eğlenceli ve neşeli bir ruh hali olduğu her halinden belliydi. Onunla uzun uzun sohbet ettik. İstanbul Boğaziçi Üniversitesinde Güzel Sanatlar okuyordu. Uzun ve kumral saçları hafif dalgalı oluşuyla daha hoş bir görünüm katmıştı ona. Sanırım yeni arkadaşımı sevmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara kutu
Teen FictionNedenini bilmediğim bir sebepten dolayı bu karanlık yolda yürüyordum... Yüzüme çarpan rüzgarın hafif esintilerini hissediyordum. Kimim ben ve neden buradayım. Kendimle ilgili her şeyi unutmuş gibiydim. Bir amacım yoktu sadece kaçıyordum. Ama kimden...