8

25 2 2
                                    

"Ne yemek istersin, menüden istediğini söyleyebilirsin" umarım söylemez, lütfen ucuz bir şeyler seç, iyi kalpli, düşünceli ve masum birine benziyorsun.

"Istakoz yemek istiyorum"

Zaten birkaç yemeğin bulunduğu bir menüye bakıp en pahalı olanı seçmezsiniz!

"Bu harika, ben de..." Sadece su alırsam çok mu küçük düşerim?

"Deniz mahsulleri çorbası alacağım" menüdeki en ucuz şey, bunu ilk kez yiyeceğim!

"Menüdeki en pahalı yemeği söylemeni bekliyordum ama deniz mahsulleri çorbasını seviyor olmalısın çünkü menüdeki en ucuz şeyin bu olduğunu görüyorum sonuçta sen zenginsin."

Aynen öyle, o zaman neden sen de deniz mahsulleri çorbasından istemedin salak?

"Deniz ürünleri benim favorim" dedim, sonra ekledim, "Ayrıca sizin de söylediğiniz gibi, sırf zengin olduğum için menüdeki en pahalı şeyi seçseydim, tadını çıkarmazdım çünkü en pahalısı değil. benim favorim."

"Tabii" diyerek etrafına bakındı, ben de biraz romantikleştirmeye karar verdim "Aksine ben en ucuza daha çok değer veriyorum" gözlerine bakarken elimden geldiğince karizmatik bir ses tonuyla söylemeye çalıştım. Bana doğrudan ve anlamlı bir şekilde baktı ve kendisine hakaret mi ettiğimi yoksa sevgimi mi gösterdiğimi sordu kendine.

Soobin tarafından

Bu adam aptal mı? Az önce bana ucuz mu dedi? Sanki karşıma çıkarken beni bulunduğum durumdan aşağılayan o değilmiş gibi. Ve kıçımın bir köşesi en ucuz olana değer verdiğini söylüyor. Ama diğer yandan...

Bunu çekicide söyledi ve bende saçlarımla oynama isteği uyandırdı. Garson "Buyrun efendim" tabakları önümüze koydu. Önümde bir tabak kabuklarından sıyrılmış ıstakoz vardı. Oldukça lezzetli görünüyordu.

Yeonjunun ki ise...Daha tuhaf görünüyordu. Bu gerçekten hoşuna gidiyor mu? "Öyleyse önden başlayın efendim." "Ben mi? Şey... Tamam, zaten çok iştah açıcı... Görünüyor"

Kaşığını çorbaya batırdı ve kaşığı kaldırdığında kaşığın içinde kalan deniz ürünleri midemi bulandırdı. Deniz ürünlerini severim ama kesinlikle çorbada sevmiyorum.

Hiç benim zevkime göre değil.Kaşığı ağzına götürdüğünde tuhaf bir yüz ifadesi yaptı."Lezzetli mi?" diye sordum.

Kaşık ağzından çıktı ama ağzındaki çorba boğazından aşağı inmedi. "İyi değil mi?"Elini yumruk haline getirdi, ağzına götürdü ve bana sert bir şekilde baktı.

Haydi yutkun

yutkun

Bunu istememiş miydin?

Yeonjun tarafından

Eğer bunu yutarsam...Burada iyi bir şey olmayacak ama bunu onun gözleri önünde yutmak zorundayım.Gidiyor, gidiyor. Gitti

Ama sanki... Kusacakmış gibi hissediyorum!Boğazımda bir öğürme isteği var"Nasıl?"

Üstüne kusmalı mıyım? Hayır yeonjun, bu çok utanç verici! "Mükemmel" Kusmamak için kendimi zorluyorum, biraz terletti

"Sen de denemek ister misin?"

"Hayır, teşekkür ederim" diye çatalını ıstakozun içine daldırdı ve gözümün önünde afiyetle yedi!

Ben ikinci kaşığımı alırken o ağzını kapatmadan leziz yemeğini yedi!

"Afiyet olsun"

Bunu söylediğinde boğazımdan koyu bir sıvı geldi ve ağzımdan çıktı. "Öğk!"

"Amanın!"Hızla geri çekildi ve böylece restorandaki tüm o saygın insanların tuhaf bakışları altında kaldım.şu an yerin dibine girmek üzereyim

Hızla tuvalete koştum. Ben son kez kusarken arkamda durup elini omzuma koydu.

"İyi misin!?" Nefesim kesilirken ilk kez birinin yüzüne bakmaya utandım.

"Özür dilerim, bu çok utanç verici."

"Sorun değil, ellerinizi, ağzınızı yıkayalım ve çıkalım buradan, biz zaten rezil olduk."

Başımı salladım ve ayağa kalktım. Elimi altına soktuğumda musluktan gelen suyla ellerimi yıkadım.

"Bu arada, biraz fazla kusuyorum." Bu çok gereksiz bir bilgi ama iki kaşık çorbaya bu kadar çabuk kusmak hassas olduğumdandı, gerçi biraz abartmış da olabilirim.

"Daha iyi misin?" "Evet" "Hadi gidelim" Kolumu tuttu ve benimle birlikte gitti.

Biz ayrılırken garson elinde fiş ile geldi ve "efendim, hesabı ödemeyi unuttunuz" dedi.

Evet, şimdi biraz kafam karıştı. Bu faturayı parayla nasıl ödeyecektim?

-

Ben bile yazarken cama uçan kafa attım utançtan

40 days and 40 nights / yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin