13~

59 38 12
                                    




Efe'nin kokusundan uzaklaşmış kapının arkasına saklanmıştım. Gelen Barış'tı. Delirtecek bu çocuk beni.

"Efe abi?" Abi demesi şaşırtıcı oldu benim için. "Neden ordasın? Barış'ı biraz tanıyorsam her yere didik didik bakardı. Hızlıca kendi balkonumun demirliklerine tutunup en sessiz şekilde odama ilerledim. Pemceremi açıp konuşmalarını dinlemeye devam ettim.

"Uyku tutmadı, hava alıyordum." Barış odadaki kokumu almış olacak ki. Kapıya ilerleyen adımlarını duydum.

"İyi yapmışsın, burdaki kıyafetlerden koku dolmuş odaya." Haylaz çocuk seni. Kimse benim mis gibi kokuma laf edemezdi.

Sonra Efe " yok aslında, kokudan rahatsız olmadım. Güzel kokuyor, huzur dolu." dedi. Bunu söylerken gülümsediğine emindim.

Barış aynı sessizlikle ve büyük ihtimalle sinirle çıktı odadan. Efe hemen balkona geçince kapı aralığında durdum. "İyi geceler Efe." dedim karanlıktaki gözlerine bakarak.

"İyi geceler güzelim." demişti bana.

Bu gece neler olmuştu bilmiyorum. Bazı şeyleri öğrenmiştim ama kendimi anlamamıştım. Ben de mi öyle hissediyordum bilmiyorum. Emin değildim. Ama uykuya daldığımda yüzümdeki derin gülümsemeye engel olamıyordum. Tıpkı anlam vermediğim gibiydi.

⏳⏳⏳

Sabahın erken saatlerinde uyanıp alt kata indim. Neler gördü gözlerim öyle. Annem ve Efe birlikte kahvaltı hazırlıyorlardı. Çok garip ama annemle anlaşabiliyordu. Bence annem çok mutludur. Kendi çocuklarıyla anlaşamadığı kadar Efe'yle anlaşabiliyordu.

Gülümseyerek yanlarına gittim. Ama tabii ki yardım edemeyecek kadar üşengeçtim. Mutfaktaki sandalyelerden birinde oturup onları izledim. Arada Efe anneme çaktırmadan bana bakıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. O yüzden en bilindik taktiği kullanabilirdim. 'kaç'

Barış'ın bize ters bakışlar attığı bir kahvaltı sonunda annem yine Efe'nin İzmir anılarını dinlemek için onu tutsak etmişti. L koltukta Efe'nin yanında oturmuştum annem de L koltuğun diğer kısmında oturmuş Efe'yi dinliyordu.

Cidden çok güzel anıları vardı. O anlatırken İzmir gözümün önünde canlanıyordu. Anlattığı anıların beş tanesinin üçünde ben de yanındaydım. Ama o ayrıntıyı atlayarak anlatıyordu. Yoksa annem beni terlikle kovalayabilirdi.

Yine onun dediği komik bir şeyle boş bulunup büyük bir kahakaha attım. Balık tutarken yanlışlıkla denize düşmüştü ve ben de yanındaydım. O düştükten sonra onu kurtarmak için oltayı uzatmıştım. Oltanın ucu parmağına takılmıştı. Yoldan geçen bir çocuk da annesine 'anne baksana oradaki abla deniz erkeği tutmuş' demişti.

Fakat Efe son kısmı anlatamadığı için annem neye güldüğümü anlamadı. Bense hızlıca gülmemi kestim. Ciddi bir tavırla durdum. Efe başka bir konuya giriş yaparken benim tarafımdaki eli elimi buldu. Ciddi ifadem bir anda dağılırken yerine ufak gülümsemem geldi.

Annem çay koymaya giderken arkaya sakladığımız ellerimizi öne getirdim. Nedenini bilmiyordum ama beni kendine çeken bir şey vardı onda. Kulağıma doğru yaklaştı.

"Sen gülünce kalbimde kıpırtı oluşuyor, hep böyle gül, durmasın." Böyle şeylere de benim kalbim duracak gibi oluyor ya da hızlı. Cevap vermedim.

ŞİZOFRENİN KANLI ÇIĞLIKLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin