Eksik Nota

311 16 2
                                    

Perdemin arasından yüzüme vuran güneş ışığıyla uyandım. Parlak güneş ışığı perdedeki küçük bir aralıktan içeri giriyordu. Pencereyi açtım ve temiz havayı içime çektim. Bugün okulun ilk günüydü. Uzun ve sıkıcı yaz tatilinin ardından okuluma gitmek bana çok iyi gelecekti. Dersleri ve okuldaki tek arkadaşım olan Damla'yı çok özlemiştim. Hemen telefonumu elime alıp ona okul bahçesindeki buluşma yeri ve saatimizi mesaj attıktan sonra giysi dolabımın başına geçtim. Dolabımın içinde formamı ararken neredeyse kendimi kaybedecektim. Bu kadar büyük dolaba ve kıyafete ne gerek vardı sanki? Zaten hiçbirini ben almamıştım. Çoğu annemin zorla aldırdığı ve bazen babamın işle ilgili olan davetlerine ailecek gitmemiz gerektiğinde giymek zorunda kaldığım kıyafetlerdi. Dolabı biraz daha karıştırdıktan sonra sonunda bulmuştum. Hemen formamı giydim ve saçımı tepeden at kuyruğu topladım. Akşamdan hazır olan sırt çantamı da omzuma atıp aşağıya indim.

Mutfaktan tıkırtılar geliyordu. Büyük ihtimalle Filiz abla kahvaltıyı hazırlıyordu. Filiz abla 8 senedir bizim evde çalışıyordu. Ailemizden biri gibi olmuştu ve benimle küçüklüğümden beri çok ilgilenirdi hatta annemden bile daha çok bana vakit ayırırdı. Bu yüzden onu çok seviyordum.

Mutfaktaki tıkırtılar dışında salondan da hiç ses gelmiyordu. Görünüşe bakılırsa benden başka uyanan kimse yoktu. Yine her zamanki gibi erkenciydim. Hemen sırt çantamı yere bırakıp mutfağa geçtim. Filiz ablaya gülümseyerek "Günaydın" deyip yanağına öpücük kondurdum.

Beni sabahın köründe bu kadar neşeli gördüğü için şaşırmış olmalıydı. Şaşkın bir yüz ifadesiyle, "Sana da günaydın tatlım." dedi.

Hemen Filiz ablaya kahvaltıyı hazırlamak için yardıma başladım. O her ne kadar yardımına gerek yok dese de o burada hazırlarken benim oturmam içime sinmezdi. Kahvaltı neredeyse hazır olmak üzereydi. Merdivenlerden gelen topuklu ayakkabı sesinden annemin geldiğini tahmin etmiştim. Annem mutfağa girdiğinde beni de kahvaltı hazırlarken gördüğü için şaşırmışa benziyordu. Önce Filiz ablaya dönüp, "Kolay gelsin" dedikten sonra benim yanıma geldi. Annem her zamanki gibi çok şık görünüyordu. Omzuna kadar gelen dalgalı röfleli saçları, krem rengi elbisesi ve makyajı hepsi birbiriyle son derece uyumluydu. Annemin omzuma dokunmasıyla onu incelemeyi bıraktım.

"Günaydın kızım, senin ne işin var burada? Hadi gel salona geçelim." Filiz ablanın da bakışlarından gitmem gerektiğini anladım.

Annemin karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Elindeki telefonu bırakıp, "Ablan daha uyanmadı mı?" diye sordu. Ben benimle ilgilenip konuşacağını düşünürken o bana Müge'yi soruyordu...

"Ablanı uyandırır mısın? Bugün okul olduğunu da hatırlatırsan sevinirim alarmını kurmayı unutmuş olmalı."

Anneme isteksizce tamam deyip merdivenlere yöneldim. Yukarı çıkarken merdivenlerde babamla karşılaştım. Bana "Günaydın kızım" diyerek yanağımdan öptü. "Hadi kahvaltıda görüşürüz hayatım" diyerek aşağıya indi. Ah, neyse ki babam annem gibi beni görmezden gelmiyordu.

Müge'nin odasının önüne gelmiştim. Kapalı olan kapısının önünde dikiliyordum. Şu an her ne kadar onu uyandırmak istemesem de buna mecburdum. Kapısını tıklatıp odasına girdim. Tam tahmin ettiğim gibi hala uyuyordu. Yatağının kenarına oturdum ve onu yavaşça dürttüm. Biraz daha dürttükten sonra neyse ki gözlerini açmıştı. Beni görür görmez hemen yatağından kalktı.

"Ne işin var senin odamda? Hemen çık!"

"Annem bu sabah sana okul olduğunu hatırlatmamı istedi."

"Tamam, hatırlattığına göre artık odamdan çıkabilirsin." Tam odasından çıkacakken arkamdan, "Bu arada okul olduğu için çok mutluyum biliyor musun? Neyse ki okulda sana katlanmak zorunda değilim." Ona hiçbir cevap vermeden aşağıya indim. Her zamanki ablamdı işte. Bana küçüklüğümden beri böyle davranırdı artık alışmıştım.

Salona indiğimde, annem ve babam kahvaltı masasında oturmuşlardı. Karşılıklı bir şeyler konuşuyorlardı ve beni görünce tedirgin olup sustular. Hakkımda konuştuklarına emindim. İkisi de bu sabah garip davranıyorlardı sanki. Kahvaltı masasındaki yerime oturdum. Annem tam tahmin ettiğim gibi bana yine Müge'yi sordu.

"Uyandırdım, geliyor." derken Müge geldi.

Anne ve babama günaydın dedikten sonra yanıma oturdu ve kahvaltı etmeye başladık. Babamın "Kızlar sizinle bir şey konuşmak istiyorum" demesiyle Müge ve ben babama dönüp ona meraklı gözlerle bakmaya başladık. Babam elindeki çatalı bırakıp kahvaltısına ara verdiğine göre bizimle konuşacağı şey gerçekten önemli olmalıydı.

"Duru, daha çok seni ilgilendiriyor." dedi ve bana bakarak konuşmaya başladı. "Kızım, geçen sene kazandığın devlet lisesine senin de ısrarlarınla gitmene izin verdik. Ama ikinci senende de oraya gitmene izin veremem. Seni de ablanla aynı şartlarla okutmalıyız. Bu yüzden seni de ablanın gittiği özel okula yazdırdık."

Eksik NotaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin