EN-3

207 13 4
                                    

*Medyada Yiğit var. İyi okumalar!

Deniz'e tam bir cevap vermeye hazırlanırken hocanın içeri girmesi beni bu soruya cevap vermekten kurtarmıştı. Tam zamanında içeriye giren bu hocayı şimdiden sevmiştim. Hocanın gelmesiyle sınıf sessizleşmişti. Ama bu sessizlik rahatsız ediciydi, adeta sınıftan çıt çıkmıyordu. Deniz kulağıma fısıltıyla, "Geldi yine baş belası." dediğinde içimden bir ses bu adamı benim de sevmeyeceğimi söylüyordu. Bende Deniz'e fısıltıyla, "Neden baş belası dedin?" diye sorduğumda, "Birazdan anlarsın." yanıtını verdi.

Hocanın "Deniz" demesiyle adeta titredim. Masasından kalkıp, sıramızın yanına doğru yaklaştı ve sıramızın yanında durdu. Bana doğru eğilerek, "Ne fısıldaşıyorsunuz siz?" diye sorduğunda ne diyeceğimi şaşırmıştım. "Neyse senin ilk günden üzerine gelmeyelim." deyip, bakışlarını Deniz'e doğru yönelttiğinde rahatlamıştım. "Sen bir de sınıf başkanı olacaksın. Hala benim dersimde ben izin vermeden konuşmaman gerektiğini öğrenemedin mi?" diyerek Deniz'i kolundan tutup kaldırdı. Ben hayretler içerisinde bakınırken sınıftakiler gayet normal bir durummuş gibi izliyorlardı. Sanırım bu tip olaylar hep yaşanıyordu. Şu anda sınıfta tek endişeli gözüken kişi Aras'tı. Hocaya karşı sesini çıkartmamak için kendini zor tutuyor gibiydi.

Hoca Deniz'i kolundan tutup tahtaya sürüklemişti. Deniz titreyen sesiyle, "Hocam ben sadece yeni gelen arkadaşımıza sizin hangi dersin hocası olduğunuzu söylüyordum." dediğinde hocanın bakışları tekrardan beni buldu. "Öyle mi? Söyle bakalım o zaman hangi dersin hocasıymışım ben?"

Eyvah! İşte şimdi yanmıştım. Bir ders atacaktım, belki tutardı. Tam "Mat..." diyecekken Yiğit arkadan sadece benim duyabileceğim bir şekilde "Biyoloji" dedi. Ben de hemen "Biyoloji. Deniz bana sizin Biyoloji hocası olduğunuzu söylüyordu." dedim.

Hoca, Deniz'e dönerek, "Bir daha olmasın. Hadi şimdi yoklamayı al ve yerine otur." dediğinde içimden derin bir oh çektim. Yiğit resmen hayatımızı kurtarmıştı. Zil çaldığında ilk işim ona teşekkür etmek olacaktı.

Deniz yoklamayı alıp yanıma oturmuştu. O da rahatlamış gözüküyordu ama aynı zamanda da şaşkındı. Büyük ihtimalle dersin adını attığımı ve tuttuğunu düşünüyordu.

Zilin çalmasıyla ders boyunca bir dakika bile susmadan ders anlatan hoca hemen sınıftan çıktı. Bu okuldaki ilk dersim bile olaylı geçmişti. Hocanın sınıftan çıkmasıyla Deniz bana dönüp, "Vay be! Süpersin Duru. Nasıl da bildin biyoloji olduğunu?" dediğinde Yiğit'e bir teşekkür borçlu olduğumu hatırladım. Asıl kahramanı belirtmek istercesine Deniz'e, "Bana biyoloji olduğunu Yiğit söyledi." dediğimde Deniz şaşkınlıkla bana baktı ve hemen arka sıraya döndü.

"Çok sağ ol Yiğit ya süpersin. Nasıl da o anda hocaya fark ettirmeden söyleyebildin?" Aras da hemen lafa atılarak, "Ne hocası ya? Ben bile duymadım söylerken bir de yanında oturuyorum. Valla helal olsun Yiğit." Tam ben de Yiğit'e teşekkür edecekken Deniz, "Hadi gelin daha fazla sınıfta oturmayalım." diyerek ayağa kalktı. Aynı zamanda Aras ve Yiğit de ayaklanınca ben de kalktım.

"Benim bir işim var, siz çıkın." diyerek Yiğit hızlı adımlarla sınıftan uzaklaştı. Böyle hızlıca sınıftan çıkmasına şaşırmıştım. Bu kadar acele ne işi olabilirdi ki? Her neyse, neden bu kadar merak etmiştim ki? Beni ilgilendirmezdi.

Deniz'in "Gelmiyor musun?" demesiyle Yiğit hakkındaki düşüncelerimden sıyrılıp, Deniz'le Aras'ın peşine takıldım. Onların arasına girmek istemediğimden konuşurlarken sadece dinliyordum. Bahçeye çıktığımızda Aras Deniz'e dönüp, "Sevgilim ben bizimkilerin yanına gidiyorum." diyerek basketbol oynayan bir grubun yanına gitti. Deniz'le yalnız kalmıştık. Açıkçası bu şekilde kendimi daha rahat hissediyordum. Aras'ın beni rahatsız ettiği falan yoktu ama nedense sevgilisiyle vakit geçirmesini engelliyormuşum gibi düşünüyordum. Sınıfta da onu sırasından etmiştim zaten. En kısa zamanda Deniz'in yanından kalkmalıydım.

Eksik NotaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin