EN-4

192 11 2
                                    

*Medya Barış :)

Arabada Müge olmadığından ön koltuğa oturdum. Yol boyunca bana okul hakkında soru soran Mehmet amcaya yeni okulumdan bahsettim. Tabii ki ablamın beni okulda görmezden geldiği detaylarını atlayarak anlattım. Her ne kadar bundan bahsetmemiş olsam da Müge'nin bana olan davranışlarının yakın şahidi olan Mehmet amcanın bu durumu tahmin etmesi o kadar da zor değil.

Eve geldiğimde Filiz abla beni her zamanki güler yüzü ve sıcaklığıyla karşıladı. En çok da okuldan geldiğimde Filiz ablanın beni o kocaman gülümsemesiyle karşılamasını seviyorum.

Filiz abla "Hoş geldin Duru'cum. Odanda seni bekleyen bir misafirin var." dediğinde şaşırmıştım. Bu saatte beni görmeye kim gelmiş olabilirdi ki? Aklıma sadece Damla geliyordu sanırım yine habersiz gelip bana bir sürpriz yapmak istemişti. Evet kesinlikle gelen kişi Damla'dan başkası olamazdı.

Sevinçle odamın kapısını açtım. Çığlık atarak Damla'ya sarılmayı planlarken gelen kişiyi gördüğümde çok şaşırmıştım. Şaşkınlıkla, "Cenk" diyebildim.

Cenk evime neden gelmiş olabilirdi? Damla'ya bir şey mi olmuştu acaba? Hemen endişeyle, "Damla'ya bir şey mi oldu yoksa?" diye sordum.

"Hayır, Duru. Ben seni görmek için geldim." dediğinde rahatlamıştım.

"Bana bir hoş geldin demeyecek misin?" diye sorduğunda onu görür görmez Damla'yı sorduğum için kendime çok kızmıştım. Gelen insana önce hoş geldin denir Duru!

Cenk penceremin önündeki ikili koltukta oturuyordu. Ben de yanına oturdum. Bir süre aramızda garip bir sessizlik oldu. Cenk'i ilk defa bu kadar durgun ve sessiz görüyordum. Sanki bana bir şey söylemek istiyor da söyleyemiyormuş gibiydi. Buna anlam veremedim. Çünkü Cenk her zaman çok konuşurdu, neşeliydi ve Damla'yla beni her seferinde güldürürdü. İlk defa suratını asık görüyordum.

Sessizliği bozan taraf Cenk oldu.

"Beni gördüğüne şaşırdın değil mi?"

"Evet seni beklemiyordum ama iyi ki geldin. Bir günde özledin beni galiba."  diyerek gülümsedim.

Cenk'in yüzü biraz da olsa gülmüştü. Yüzündeki hafif gülümsemesiyle, "Evet özlettin kendini bir günde. Bugün sen yokken Damla'nın yüzünü güldürmek için çok uğraştım." dedi.

"İyi ki varsın Cenk. Sen olmasaydın aklım Damla'da kalırdı."

Bir süre daha karşılıklı sustuk. Bu saçma sessizliğe bir son vererek asıl merak ettiğim soruyu sordum.

"Beni özlediğin için mi geldin buraya kadar? Sanki bana bir şey söylemek istiyorsun da söyleyemiyormuşsun gibi. Bir şey mi oldu Cenk?"

Bu sorumun ardından bana anlamsızca baktı. Tam bir şey diyeceği sırada odamın kapısı aralandı ve Filiz abla içeriye girdi.

"Bir şey ister misiniz?" diye sordu.

Cenk ayaklanarak, "Hayır, teşekkür ederim. Ben zaten kalkıyordum." dediğinde çok şaşırmıştım. Arkasına bakmadan odamdan çıktı. Filiz abla da şaşırmışa benziyordu.

"Canım sana bir şeyler getireyim mi? İster misin?"

Filiz ablaya hayır anlamında kafamı sallayarak cevap verdim. Filiz abla odamdan çıktıktan sonra Cenk'i düşünmeye başladım. Aniden gidişine hiçbir anlam verememiştim. Neden gelmişti, neden gitmişti? Bana bir şeyler söylemek için geldiği açıktı ama bir garipti. Acaba benim ona başta hoş geldin demeden Damla'yı sormama ya da neden geldin dememe falan mı bozulmuştu? En iyisi Damla'ya sormaktı sonuçta en yakın arkadaşıydı ve bugün neden buraya geldiğini biliyor olmalıydı.

Eksik NotaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin