Both good and bad advice
[Hem iyi hem kötü tavsiye]•••••
Ayın su kütlesine ışıklarını memnun bir şekilde yansıttığı bir geceydi. Dalgalanan suyla birlikte dans eden ay onu izleyenleri sarhoş değillermiş gibi, daha fazla sarhoş ediyordu güzelliğiyle.
Gri saçlı arkadaşını gördüğü gibi olduğu masaya yaklaşmıştı. Tam karşısındaki sandalyenin başlığına tutunup daha ayaktayken sohbeti başlattı. Burada bir şey için olmalıydı.
"Umarım buraya çok iyi bir şey için gelmişimdir."
"Mesela ne için?" Geriye daha fazla yaslanıp oturmasını işaret etti.
Siyah saçlı zaten sabah giymiş olduğu kabanı çıkarıp yan sandalyeye koymuş, ve sandalye çekip oturmuştu.
"Orasını artık bilemem. Daha öğlen buluştuk, ve sen sınırları zorladın."
"Bu sefer bir birimizi görmediğimiz günleri telafi etmek için buluştuk. Yani masayı terk etme lütfen."
Masanın üzerinde duran şişeyi alıp ilk önce onu buraya çağıran kişinin, daha sonraysa kendi bardağını doldurdu.
"Masayı terk edip terk etmemem, senin üslubuna bağlı."
"Bu ne? Tehdit mi ediyorsun beni?" Kaşları havalandı anında.
"Tehdit? Hayır, sadece beni bu masadan gönderebilecek şeyi söylüyorum." Rahat tavırlar sergilemeyi tercih ediyordu, çünkü tek bir yanlışla, keyfine göre bu masadan ayrılabilirdi.
"Yani öğlen söylediğim tarzda şeyler söylersem gidecek misin?"
Yüksek ihtimalle bu seferlik konuşmasına izin verecekti. Sonuçta bu masaya davet edilmişti, ve öylece gitmek kabalık olurdu.
"Gitmemi istiyorsan devam et."
"Peki ya seni uyarmak, bilinçlendirmek istiyorsam?" Masaya dirseklerini koyup içkiden sadece bir yudum aldı. Oysa bardağın hepsini bitirmesi gerekirdi.
"Oraya kadar girmene gerek yok. Ben ne yapmam gerektiğini, neyin tehlikeli olduğunu, ya da olmadığını oldukça iyi biliyorum ve farkındayım da." Yetişkin olduğunu artık herkesin bilmesi gerekirdi.
"Pek öyleymiş gibi görünmüyor."
"Nasıl görünmesi önemli değil. Önemli olan, gerçekler." Bardaktaki sıvının hepsini tek dikişte içerek masaya bıraktı boş bardağı.
"Hangi gerçekler? Gerçek şu ki, sen garip birisine takıntılısın. Ve bu adamla, sanırsam bir aydır takılıyorsun."
Yeniden bu konuyu açmıştı: Jimin için hoş olmayan konular. Buna karşı iç çekti derinden.
"Ah, yine mi?"
"Onun yüzünü, fotoğrafını bile görmemişsindir. Yoksa çoktan yanıma koşarak gelip Namjoon ben buna aşık oldum derdin." Minik taklit karşı tarafı güldürdü. Fakat daha sonra yüzü düşmüştü, mimik bile oynamıyordu.
"Aşk sadece görerek yaşanmaz Namjoon."
"Yani ona aşıksın?" Doğrulaması gereken bir şey vardı, ki, zaten biliyordu öyle olduğunu.
"Evet. Ona aşığım. Başka?" Konu odada cinsel anlamda bir şeyler yaşadığı kişiye gelince işin rengi değişirdi.
"Sana acı veren birisine aşık olmak için mazoşist olman gerekir. Hem bu acı sadece fiziki değil psikolojik de. Şimdi anlamasan da, devamında, mental sağlığın için doktora gideceksin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hotel Room | YoonMin
Fanfiction-Seni anca 5:30'da sikerim Sana "benim" diyebileceğim tek zaman