Sabah kalmıştım. Saat on civarıydı. Bugün tatil günümdü ve evde yatacaktım. Banyodan yeni çıkmıştım ve kurutmadan aşağı televizyon izlemek için inmiştim. Haberleri açtım. Ben konuşuluyordum. Spiker kadın, "Suç camiasında 'Vişakanya' olarak bilinen seri katil dün akşam on bir sularında 375. Cinayetini işledi. Yetkililer en kısa zamanda yakalanır diyor ama halk yine de endişeli" diye devam etmişti.
Sırıttım. Yine gündemdeydim. O sırada kapı çaldı. Genelde eve kimse gelmezdi. Kalkıp kapıya ilerledim. Açtığımda karşımda Sena ve Kübra'yı gördüm. Kübra şirkette yine bir asistandı. Benim modum anlık olarak sıfırlanınca Sena "Biz geldi gül biraz" dedi. Ben "Harbi mi ya, siz mi geldiniz hiç görmemiştim" dedim alayla.
Sena beni umursamayıp sarıldı ve iki yanağımdan öptü. Ayrıldığında yanağımı sildim ve elimi kıyafetine sildim. Ben "Sena şirkete geldiğimden beri benle arkadaş olmaya çalışıyorsun. Anla artık arkadaş istemiyorum, insanları sevmek hiç istemiyorum" dedim. Sena "Ama benden uzak duruyorsun Kübra'yla yakınsınız" dedi. Ben Kübra'yı içeri davet edip Sena'ya "Kübra benle senin gibi içli dışı olmak için uğraşmıyor. Sen kız kardeş olmak için uğraşıyorsun" dedim.
"Ne güzel işte sana değer veren biri var" dedi.
"Sor bakalım bu odun parçası değer görmek istiyor mu?" dedim.
Sena'ya kaba davranıyordum çünkü benim seri katil olduğumu öğrenirse kalbi kırılacaktı ve benden korkacaktı. Sena salona girdiğinde televizyondaki haberi gördü. Bize dönüp "Ya şu seri katil denen kadın çok korkutucu değil mi?" dedi. Kübra "Bir yerden duymuştum, açılması imkânsız kilitleri bile açıyormuş" dedi. Onlar birbirlerine sarıldılar ve korkmuş gibi bana baktılar.
Ben umursamazca "Benim çok umurumda değil ya. Öldürdüğü kişiler genelde erkek, kadınlara dokunmuyor olabilir" dedim. Amacım onları az da olsa rahatlatmaktı. Ayrıldılar. Sena bana doğru yürüdü. Ellerini beline koyup "Haklısın aslında..." dedi. Sonra iki elini yukarı kaldırıp bağırdı, "Kadın olmayı seviyorum!" dedi ve bana sarıldı.
Onu hafifçe itip kumandayı almak için koltuğa yöneldim. Kumandayı alıp televizyonu kapattım. Onlara döndüm, "Siz niye geldiniz?" dedim. Sena "Yuh Asena, misafire bu da sorulmaz yani!" dedi. Kübra güldü. Ben "Ne var kardeşim, habersiz gelen siz değil misiniz? Ben niye 'Yuh' oluyorum?" dedim. Sena anlına vurdu.
Kübra ikimizi de alıp mutfağa ilerledi. Yemek yap falan derlerse ikisini kesip yerim. Mutfağa girince Sena yüzünü buruşturdu, "Burası kan kokuyor, ne yaptın sen burada?" dedi. Ben kalçamı adaya yasladım ve "Dana kestim, ikram etmemi ister misin?" dedim.
Sena heyecanlı bir sesle "Valla mı?" dedi. Ben "Hayır tabi ki" dedim. Kübra "Kahve falan mı içsek?" diye ortaya bir fikir attı. Sena yanıma geldi. Başını omzuma yasladı, "Senin kahven çok güzel olur, yapar mısın?" dedi. İşaret ve orta parmağımla başını ittirdim ve "Oturun, zehirli kahveniz beş dakikaya hazır" dedim. Sena sandalyeye oturdu ve "Senin elinden zehir bile içerim" dedi.
Ben makinaya ilerleyip kahveyi koydum. Düğmesine basıp beklemeye başladım. O sırada Kübra "Asena, duyduğuma göre başkanın kızına laf sokmuşsun. Ne oluyor?" dedi. Ben kısaca "Ayar çektim. O kadar" dedim. Sena "OOO" dedi. Sırıttım, "Babasının vermediği yetkiye benden istiyor, birde para teklif etti" dedim.
"Ne kadar teklif etti ki?" dedi Kübra. Ben kahveleri bardaklara koyup masaya bıraktım. Kızlar alıp içerken ben "Beş milyon" dedim. Sena içtiği kahveyi püskürtmek üzereyken Kübra'nın boğazına kaçmıştı.
Kübra zar zor konuşarak "Beş milyon tele ye ben temizlikçi olmayı kabul ederim, Asena sen ne yaptın?" dedi. Ben beş milyon tele yerine dolar olduğunu nasıl söyleyeceğim şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ İNTİKAMI ~396 Cinayet~
Mystery / ThrillerBebekken annesi onu terk edip babasıyla kalır. Asena sekiz yaşındayken babası çalıştığı fabrikada bir çatışma sonucu öldü. O çatışmadan sağ çıkan sadece Asena ve babasının en yakın arkadaşı. Babasının en yakın arkadaşı ve Asena babasının intikamını...