Sabah aşırı ağır bir baş ve sırt ağrısıyla uyanmıştım. Biz dün gece ne yapmıştık? Aklımda bunlar dönerken salonda koltuğun köşesinde Kuala gibi uyuduğumu fark ettim. Ben içtiğimde böyle olmuyorum lan dün ne oldu! Ben tamamen kalkıp etrafa baktım.
Kızlar yoktu. Biz sadece haftanın üç günü çalışıyoruz v bugün de tatildi. Ben kalkıp mutfağa gittim. Gittiğimde Sena'nın ada üzerinde yayılıp yattığını gördüm. Ben onu dürtüp "Lan kalk! Kübra yok" dedim. Sena zaten dipteydi benim bağırmamla "He?" deyip here düştü. Ben ona güldüm ve zorla kaldırdım.
Sena üst kata yöneldi ve ilk benim odama baktık. Sonra kilere, kıyafet odasına (Kışlıklarımı ve giymediklerimi koyuyorum) ve son olarak banyoya baktık. Kübra küvetin içinde uyuya kalmıştı.
Sena bana bakıp "Suyu açalım mı?" dedi gülerek. Ben onu onayladım ve musluğu yavaşça açtım. Aşağı inmek üzere kapıdan çıktık. Kapıdan çıkıca bir kahkaha patlattı ki Kübra dirildi. Onun diriliş sesine bir kere daha gülmüştük. Kübra uyku sersemiydi ve başta suyun açık olduğunu algılayamadı.
Sena eliyle üçten geri saydı ve Kübra "SENA!" diye bağırdı. Ben onu bu muhteşem yeteneğinden dolayı alkışladım ve içeri girdik. Kübra küvetten çıkmaya çalışırken Sena'yı görünce "BU SENİN İŞİN DE Mİ?" dedi. Biz gülmemeye çalışıp "Ne alakası var ya. Kendin açmışsındır" dedik.
Kübra suyu bize atmaya çalışınca "Banyo benim yalnız! Kirletme!" dedim. Kübra göz devirip çıkınca ben "Benim dersim var, hazırlanıp çıkacağım. Görüşürüz" dedim. Sena iki elini beline koydu ve "Oğlum sen mezun olalı bir buçuk sene olmadı mı? Ne dersi?" dedi.
Ben iç çekip "Yeni kurbanımız bir üniversitede öğretmen. Zehirleyeceğim falan ölecek öyle... Planımı uygulayacağım söylersem anlamayabilirsiniz" dedim. Kübra "Gizli kamera ile izlemezsem giderim" dedi. Ben ikisinin de elinden tutup aşağı indirdim. Bodrum katın arkasındaki kitaplıktaki Suç ve Ceza'yı çektim ve gizli kapıyı açtım.
İkisini içeri davet ettim ve ışıkları açtım. Burası Selim abi ile çalıştığımda onun beni yönlendirdiği yerdi. Buraya sadece silah değişimi ve zehirli ilaçlar vb. yapmak için giriyordum. Kontrol panelindeki çekmeceden üç kulaklık ve bir de minik kamera çıkardım.
İki kulaklığı onlara uzattım. Kamerayı da giyinince yakama takacaktım. Ben "Şuradaki iki koltuğa oturun isterseniz. Şimdi bilgisayardan benim gördüklerim size yansıyacak, yani kamerayla. Konuştuğunuzda yandaki düğmelere basın çünkü bunlar dün verdiğimden farklı kulaklıklar" dedim.
Sena bilgisayarın tam önündeki koltuğa oturup gülümsedi. Ben üzerimi değişmek üzere hızlıca yukarı çıktım çünkü dersime bir kırk dakika vardı. Anca giderdim. Odama gittim. Üzerime siyah bir atlet, altıma da kısa yine siyah bir kot şort giymiştim. Kamerayı oraya görünmeyecek şekilde yerleştirdim. Üzerime sonra çıkarmak üzere beyaz bir gömlek giydim. Gömleğin önü açıktı ceket olarak kullanacaktım.
Ayağımda düz beyaz spor ayakkabı giydim. Saçımı salıp aşağı indim. Sena "Tam bir üniversite öğrencisi oldun canım" dedi. Kübra arkadan bana gülümseyerek "Güzel oldu" demişti. Ben onları öpüp hızlıca çıktım. Arabaya binip gaza bastığımda derse yarım saat vardı. Derse birazda geç kalmalıydım ki hocanın dikkatini çekeyim.
Üniversitedeki öğretmen çoğu kez öğrencileriyle çıktığı için bu yöntemi tercih etmiştim. Adam kartal gibi avını görünce direk yapışıyor üzerine. Bu biraz kartala saygısızlık oldu ama olsun. Bu adama bok böceği desem bok böceğine saygısızlık.
(...)
Üniversitenin önündeydim ve evet geç kalmıştım. İçeri koşarak girip sınıfı bulmaya çalıştım. Bu üniversite labirent gibiydi. En son sınıfımı geçtiğimi anlayıp geri döndüm ve sınıfın kapısını tıklattım. İçeri girdiğimde herkes bana bakıyordu. Hoca beni sapık gibi baştan aşağı süzdü. Ben "Geç kaldığım için özür dilerim, dersinize girebilir miyim?" dedim çekingen bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ İNTİKAMI ~396 Cinayet~
Mystery / ThrillerBebekken annesi onu terk edip babasıyla kalır. Asena sekiz yaşındayken babası çalıştığı fabrikada bir çatışma sonucu öldü. O çatışmadan sağ çıkan sadece Asena ve babasının en yakın arkadaşı. Babasının en yakın arkadaşı ve Asena babasının intikamını...