Bu gece Soilde'de fırtına vardı. Bu gezegen biraz toz duman gibi görünüyordu. Dışı kahverengiydi yani topraktı. Gezegen gücünü toprağın içindeki dev minarellerden alıyordu tıpkı kral gibi. Saray yerin 8 km altındaydı. Çok görkemli herşeyin altın olduğu bir yerdi. Labirenti andırıyordu. Eğer ki kat planını bilmiyorsan kaybolup giderdin o derece karışıktı. Kral uyuyordu onun gezegeninde kölelik sistemi yoktu. O bunun adaletsizlik olduğunu düşünüyordu çünkü babasıda bu şekilde yok olmuştu. Ama çok acımasızdı. Ona hata yapılırsa asla affetmezdi. Sarayda işkence odaları vardı, olası bir hata yapılırsa orada cezalandırıyordu. Kral daha çok gençti belkide bu yüzden bu kadar katıydı. Yaşı 20 idi oldukça yapılı çoğu insanı kavrayabilecek kadar geniş omuzlara sahipti. Boyu çok uzundu. Kapkara gözleri, kaşları, upuzun kirpikleri ve simsiyah saçları vardı. Saçlarını diğer krallardansa uzatmıyordu. Önünü hafif uzatıp şekillendiriyordu bazen yukarı bazen yana bazen aşağıya atıyordu. Dudakları çok pürüzsüz ve masum bir pembeliğe sahipti. Fazlasıyla güçlüydüde evet sihirli bir takım güçleri vardı ama pek kullanmıyordu. Kas gücü ona yetiyordu. Son savaştan sonra oda Soil'de çok yıpranmıştı ama toparlanıyordu. Blackrose ile olan savaş onlarıda Blackroseyi'de bitirmek üzereydi. Peki ya bildikleri... Onun elinde büyük bir koz vardı. Eğer ki bunu söylerse Blackrose yokolurdu çünkü insanlar isyan çıkarırdı. İşte bu yüzden Tyra vazgeçmişti. Kim isterdiki sırf hırsları ve bunun doğurduğu sonuç yüzünden tüm gezegeni riske attığının bilinmesini. Neyseki o riskin bedeli sadece gezegenin siyaha dönmesi olmuştu. Buda hafif sayılmaz ama yok oladabilirdi. Tyra bir şekilde halkı kandırmıştı ama Blood herşeyi biliyordu. Rose'de Tyra ilk açıklamasını yaptığında pek inanmamıştı arkadaşlarıda öyle düşünmüştü. Kral artık sakin yaşamak istiyordu. İşkence odalarındaki mahkumları Tyra'ya vermeyecekti. Ona göre Tyra bunu haketmişti. Rose'nin teyzeside bunların içindeydi. Rıse buna çok üzülüyordu. Belkide her gece sırf bunun için Tyra'ya sövüyordu. Blood hergün bir mahkumu öldürüp Tyra'dan intikam almak ve canını yakmak için gezegenler arası habere veriyordu. Tyra tabiki üzülüyordu. Bir kaç gün bu şekilde geçti. Kimsenin nasıl bir kriz yaşanacağından haberi yoktu...
Sabah Rose normal bir şekilde uyandı. Kalktı, giyindi, kahvaltısını etti ve malzemelerini alıp okula doğru koşturdu. Babasına sahte bir gülücük attı ve devam etti. Bu gün 1 dersi tek vardı oda kılıç dersiydi. O sınıfındaki en iyi öğrencilerden biriydi. Kılıcıysa fazlasıyla iyi kullanıyordu. Bu gün ilk kez bir erkekle karşı karşıya gelecekti. Neyseki çocuk sınıftandı. Üst sınıflardan olsa gerginlik çıkabilirdi. Hoca sınıfı çağırdı, Rose'yi ve Sky'ı savaş alanına davet etti. Sky'ı seviyordu. O gerçekten iyi biriydi. Sürekli espiriler yapıp gülüyorlardı. Sky onun en yakın erkek arkadaşıydı zaten tek bir erkek arkadaşı vardı o da Sky'dı duygularını paylaşabildiği biriydi birbirlerine cidden değer veriyorlardı...
Bu kıza oy veriniz ve takip ediniz... 🖤yorumlarınızı beklerimm... ❣️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyametin Bakışı
FantasyAslında bu hikayeyi insanların çatışmalarının başka insanları ne kadar etkileyebileceğini ve gücümüzün ne olursa olsun duygularımızın aynı olduğunu anlatabilmek için yazdım umarım beğenilir fikirleri bekliyorum...Neden kıyamet hep en doğrular bir ar...