Oy ve yorum gelirse sevinirim 🐬
•••Hayat bazen istemediğimiz seçimler yaptırabilir, sonucunu düşünmemiz gerekir bazı durumlarda. Başta hepimiz için anlam taşımayan şeyler sonradan anlam kazanır zihnimizde.
Sanki en başından beri yapmamız gereken şey oymuş gibi gelir, unutmak.
Ancak bunların hepsi aklın bize oynadığı bir oyundan ibarettir. Zihin bedenen yaşadığımız çöküşün üzerine daha fazla dayanamaz ve müdahale eder.
Bazıları için unutmak bir kaçış yolu gibidir. Süresinden gelemeyecek kadar dipte hissettiğinde unutmak için yalvarırsın tanrıya. Çünkü o zaman unutmak senin dipten yer yüzüne çıkışın için bir yol gösterir.
Ancak bazıları içinse unutmak asıl kaçılması gereken şeydir. Çünkü unutman gereken şeyler aslında seni hayata bağlayan şeylerdir. Onlar olmadan sen zayıfsındır.
Aklımız bile bunu yapmamızı söylerken unutmayanlar ne yapar.
Aslında onlar için mantık ikinci planda kalır ve birinci plan her zaman duygulardır.
Lee Minho için bu durum daha karışıktı. Unutmaya zorlanmış o zihnine yenik düşmüş ve bırakmıştı. Bazı hatalar yapmıştı, elbette bunların hepsini tek tek açıklamaya hazırdı.
Lee Minho bugün kendi evine dönerken buraya yabancı olmaya hazırdı. Babasını karşısına almayı kabullenmişti. Minho aşık olduğu çocuk için cesur olmaya karar vermiş ve
bu sefer onu yalnız bırakmayacağına ant içmişti."Evinize hoş geldiniz efendim." Diyerek arabasının kapısını açan yabancı adama kısaca baş selamı verdi Minho ve evin girişine doğru yola koyuldu.
Anlaşılan o ki babası onun yokluğunda evdeki çoğu çalışanı değiştirmişti.
"Size ana salona kadar eşlik edeyim efendim-" Bir anda durması arkasındaki çalışanı afallatsa bile bir çarpışma gerçekleşmeden önce kurtulmuştu.
"Evime nasıl girmem gerektiğini biliyorum. Sen kendi işinle ilgilen."
"Ama efendim Bay Lee-" gördüğü soğuk ve delici bakışlarla susma kararı aldı genç. Aksi halde konuşmaya devam ederse bu onun Lee Malikanesi'nde son iş günü olabilirdi.
"Güzel." Çalışanı arkasında bırakarak evin içine girip etrafa tekrar göz gezdirdi. Mobilyalar aynıydı, birkaç tane çiçek eklenmişti ve evin girişine büyük bir tablo yerleştirilmişti.
Anlaşılan Bayan Han eve yeni dokunuşlar yapmıştı.
Asıl amacı ezbere bildiği odaya gitmek olsa dahi şu an bunu yapmasının doğru olmadığını biliyordu.
Bu güne özel gibi olan gerginliği ile uğraşması yetmezmiş gibi bildiği tek bir şey vardı.
Sadece onu özlemişti.
"Minho hoş geldin canım." Yanına gelmiş ve ona sarılan kadına karşılık olarak kollarını ona doladı. Bayan Han iyi biriydi ve Minho'ya asla bir kötülüğü olmamıştı.
Bugünkü tavrına bakılırsa oğlu ile aralarında geçen hiçbir şeyi bilmediği de belliydi.
"Hoş buldum baya- Jisoo noona." Genç kadın oğlu gibi gördüğü çocuğun dediğine biraz alınsa bile, gerçek annesi dışındaki kimseye anne demek zorunda olmadığınında farklı da olduğu için gülümseyerek ayrıldı ondan.
"Özlettin kendini canım, iki yıldır hiç gelmedin."
İki yıldır farklı bir şehirde üniversite ayağına babasının istediklerini yaptığı için asla gelmemişti. Daha doğrusu gelemezdi çünkü lanet babası geldiği anda hayatını ciddi şekilde mahvederdi. "Oldukça meşguldüm noona beklettiğini için üzgünüm."
"Sorun bile değil canım. Hadi salona geçelim baban da seni çok özledi."
Genç kadının heyecanını bozuntuya vermeden ona eşlik ederek ana salona doğru gittiler.
Salona geldiklerinde özenle hazırlanmış yemek masası ve oturma takımlarında oturup bekleyen babasını görmesi ile göz devirmek istemişti.
Bir kere olsun babasının da onu sevdiğini bilmek isterdi.
"Evine hoş geldin oğlum." Oturduğu koltuktan kalkıp Minho'nun karşısına gelince şaşırdı Minho. Bay Lee böyle biri değildi. Önünde ona uzatılan eli tutup sıktı ve karşılık verdi babasına. "Hoş buldum."
"Dilersen hemen yemeğe geçelim, yoldan geldin açsındır. Kate servise başlar mısın lütfen." Bayan Han'ım kibar bir şekilde hizmetli kadına seslenişi ile servis yavaş yavaş başlamıştı.
Minho'nun içi rahat değildi çünkü sabahtan beri görmek istediği kişiyi görememişti. Babasının yanında sorma konusunda oldukça çekiniyordu.
Jisoo Minho'nun etrafa bakışlarını anlamış olacak ki hafifçe kulağına eğilip fısıldadı. "Hazırlanması biraz uzun sürmüştü, akşam dışarı çıkacak ve abisini görmek için biraz daha geç kalacak."
Bayan Han çok iyi bir kadındı. En azından gitmeden önce Minho'nun oğluna oldukça yakın olduğunu bildiği için birbirlerini görmeleri gerektiğini düşünüyordu.
Elbette söylediği şeyler biraz yalan içerikliydi. Örneğin şu an merdivenlerden inen çocuk sözde kardeşi olan kişini geleceğini duyar duymaz evden kaçmaya çalışması ve annesi tarafından durdurulması gibi.
Ancak annesinin yoğun ısrarı üzerine önemli aile bağları için durmaya karar vermişti.
"Jisung bebeğim gel, bak kim geldi."
Ve işte iki yıl sonra ilk defa birbirlerini ilk o zaman gördüler onlar. Özlem, hasret ve sevginin dışında şeyler hissediyordu Han.
O karşındakine karşı tıpkı eskiden olduğu gibiydi.
Karşı karşıya geldiklerinde Bay Lee de dahil olmak üzere odadaki herkes onları izliyordu. Minho özledikleri ela irislere gülümseyerek bakıyordu.
Ancak Minho'nun mutluluktan parıldayan gözleri karşındakinin soğuk ela irislerine dokunduğu anda gülümsemesi yavaşça silindi.
"Hoş geldin abi."
Lee Minho'nun iki yılda unuttuğu ilk şey ise aslında Han Jisung'ın ne kadar kinci ve öfkeli olduğuydu.
_________________________________________
Yemin ederim beni zorladıkça ben yazamıyorum
Neyse hepinizin bayramı kutlu olsun ve uzun süredir beklediğiniz Brother's secret yayında
Bir çoğunuz zaten bunu unuttuğu için ölün gibi durur gibi geliyor.
İlk yaz kitabımız yayınlandı, umarım bitiririz.
Sizden ricam bölüm başlarındaki üçgenlere dikkat etmemiz, bazıları geçmişte geçecek şekilde ayarlandı.
Çok uzatmadan hemen başlayalım
BROTHER'S SECRET İYİ OKUMALAR DİLER!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brother's Secret •Minsung
FanfictionHan Jisung kendi içinde bitirdiği ilişkisinde, sevgilisini tekrardan görmesi ile bitirmenin o kadar kolay olmadığını fark eder. Minsung