Çığlıklar sesini duyurunca

2.8K 199 36
                                    

Dayımları birşeyim olmadığına zar zor ikna ettikten sonra eve girmiştik. Şimdi ise ben dolabımın kapaklarını açmış içine bakıyordum. Buraya gelirken hiç şık bir yere gideceğimi düşünmeyerek yanıma elbise,pantolon hiçbir şey almamıştım.

Ben kara kara düşünürken odamın kapısı tıklatınca yerimden kalkarak kapıyı açtım, yengem karşımda elinde bir elbise ile bana bakıyordu. Kapıdan geri çekildiğimde yengen içeri girdi ve elindeki elbiseyi yatağa güzelce koydu. Elbiseye baktığımda gözlerimin parladığını söyleyebilirdim elbise; mini, askılı bir kırmızı elbiseydi. Bu kadar sade ve basit olmasına rağmen o kadar şık ve naif duruyordu ki hayran olmuştum.

"Yanına elbise getirmeyeceğini düşünerek getirdim canım." dediğinde kafamı 'evet' anlamında salladığımda yüzünü bir gülümseme aldı. "Dayın ile ilk yemeğe çıkarken giymiştim." bende güldüm bunu demesi üzerine.

"Ayakkabım yok diye düşünme sen giy bunu ayakkabısıda var hadi ben çıkayım sende hazırlan." hızlıca konuşup odadan çıkmıştı. Bende daha fazla beklemeyerek elbiseyi giydim ve odamda ki makyaj masama ilerledim geçen yıllarda geldiğimde bıraktığım makyaj malzemelerim, düzleştiricim ve maşam bıraktığım gibi düzenli birşekilde duruyordu.

Dayımların evinde bir odam vardı aslında size daha önce dayımların hiç çocuğu olmadığını söylemiştim ya aslında o işler öyle değildi.
Dayımları iki tane çocuğu olacakmış aslında ama ikiside hastanede doğumdan ölü olarak çıkmıştı.

Dayımlar evinde ikisinede oda yapmış hiç bozmamışlardı ve bunlardan birisi benim şahsi odamdı anlam verememiştim ilk başta neden ölen kızının odasını bana verdiği için ama sonra beni kendi kızı gibi gördüğünden anladım. Bu sefer uzun durmayacağım için misafir odasına yerleşmiştim.

Babam Mahir efendiler ne kadar zenginse Annem Nil hanımların tarafı onlardan birkaç kat daha zengindi hatta annem Nil hanımın yönettiği Kıray holdingi vardı.

Dayım holdingi yönetmek istememiş küçüklüğünden beri Asker olacağım diyip dururmuş. Dedem Alp; Kendisi beni İngiltere'de eğitim görmemi istemeyen Türkiye 'ye getiren biricik dedem dayımla hep gurur duyduğunu söylerdi.

Saçlarımın ucuna hafif bir maşa yapmıştım kahve tonlarında ki göz makyajım kahve gözlerim ile çok uyumluydu en son dudağıma koyu kırmızı bir ruj sürerek makyajımı tamamladım, yengemin ben saçımı yaparken getirdiği ayakkabılarımı giyerken telefonumdan çalan müziğe eşlik ediyordum. Kıraç'tan: Kan ve Gül çalıyordu.

Seviyorum,seviyor musun?
Ağlıyorum,Gülüyor musun?
Özlüyorum,gidiyor musun?
Sevdikçe itiyor musun?

En son aynaya bakarak kahve ve deniz kokulu parfümümü sıkıp,aşağı indim.

Nehirin elbisesi ve ayakkabısı beğenmezseniz istediğiniz gibi hayal edebilirsiniz;

Nehirin elbisesi ve ayakkabısı beğenmezseniz istediğiniz gibi hayal edebilirsiniz;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir asker Meselesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin