Taehyung'dan
Namjoon'un mesajını duyar duymaz hızlıca babamın yanına gitmek için arabaya bindim.
Burnumdan soluyodum ve dişlerimi sıkıyordum. Jisoo benim için annemden sonra en değerli kadındı. Babam ve anneme haber vermek için onların evine gidicektim.
Babamın bunu duyduktan sonra bana ne diyeceğini tahmin bile edemiyordum. Jisoo için herşeyi yapar beni bile siler onca yaptığından sonra ben onu silmemişken.
Ağlıyordum şuan gerçekten ağlıyordum. Bi yandan direksiyona vuruyordum bi yandan da ağlıyordum.
Ağlamayı sevmem hatta nefret ederim ama şuan ağlamaktan başka bir seçeneğim yok.
Eve geldiğimden arabadan afallıyarak çıktım bi yandan da kolumla göz yaşlarımı sildim.
Bütün bedenimi serbest bırakmıştım. Kapıyı tıklattım hızlıca.
Hizmetli kapıyı açıp kenara geçti. Umursamadan içeriye annemgilin yanına geçtim. Salonda kahvaltı ediyorlardı.Annem ve babam uzun zamandır başımıza kötü birşey gelmediği için ikiside mutlu görünüyorlardı. Taaki beni görüp kaşlarını çatan babama kadar.
Annem babamın benim tarafıma baktığını görünce bana döndü. O ikisi bana bakıyordu ben onlara bakıyordum. Annem kesti bu sessizliği.
"Taehyung noldu?" Sorgulayıcı sesiyle konuşmuştu. Açıkcası bu olanı nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum ama hızlı olmalıydım.
Konuştum zarzor. "Anne..." Bu dediğime bi kaç kelime eklemek zordu. Boğazım düğümlenmiş gibiydi konuşmakta zorlansamda en sonunda devam ettirdim.
"Anne, jisoo" tam konuşucaktım ki babam kesti sözümü bana doğru gelerek konuştu.
"Noldu Jisoo'ya?" Zaten Çatık olan kaşlarını daha fazla çatarak bana yaklaştı. Bu işleri daha da zorlaştırıyordu. Babam mesafeyi azaltınca bi adım geriye attım uzaklaşmak için.
Kimseden korkmayan ben bi tek bu adamın karşısında pısırık bi velet oluyordum. Tam bi aptalım.
Tekrar araladım ağzımı. "H-hoseok Jisoo'yu kaçırmış" bunu dememle babam(?) yakamdan tutup beni sarsmaya başladı.
Aynı zaman da bağırmaya başladı.
"Ne diyorsun lan sen?! Kardeşine sahip çıkamadın mı?! He? Ne demek hoseok Jisoo'yu kaçırdı?! Yaşamayı hak etmiyosun Taehyung! Sen ölmeyi hak ediyorsun! Geber!"
yakamı bırakıp yanağıma yumruk indirdi. Yere düştüm bunun kuvvetiyle. Olmayan gücüm daha da azaldı.
Yerde yanağımı tutuyordum. Bakamıyordum bile ona annemin geldiğini hissettim babamı tutmaya çalışıyordu. Yavaşça kafamı kaldırdım. Babam kalbini tutuyordu annem babamın koluna girmiş sakinleştirmeye çalışıyordu.
Ayağa kalktım duvardan tutunup koca salon üstüme üstüme geliyordu sanki. Ayağa kalktım babamın önüne gittim sakin ve soluk suratımla. Yaşlarımı silip burnunu çektim.
Annem bana acıyormuş gibi bakıyordu bu daha fazla canımı yakıyordu annemin gözünde daha acınası duruyordum...
Babam hala kalbini tutuyordu.
"Haklısın Ben yaşamayı haketmiyorum baba"
"oğlum baban öyle demek istemedi-" babam annemin lafını elini annemin yüzünün önüne koyarak kesti. Siniri yüzünden okunuyordu.
"Tam da öyle demek istedim"
Dediğiyle yutkundum. Başım dönmeye başlıyordu yavaş yavaş.
Hiçbirşey demeden arkamı dönüp çıktım evden arabama bindim. Babam haklı, neden yaşıyorum ki ben bunu haketmiyorum. Ben hiçbirşeyi haketmiyorum.
Ben kendimi bile haketmiyorum...
\\\\
🤍🤍🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lover Boss; Taennie
Action"ilk aşkına karşı bu kadar kibar olma patron..." ~ Taennie ~'•