28 Ekim 1975
Salı 7.15
Evan çatalıyla önündeki yumurtayı dürtmeye devam ediyor. Yemek yemek istemiyor, konuşmak, quidditch oynamak, ders çalışmak, not tutmak, düşünmek hatta uyumak bile istemiyor. Sorunu büyük ve o da bunun farkındalığını yaşıyor.
Savaş yaklaşıyor. Omuzlarına aldığı yükün ağırlığını şimdi hissediyor. Babasını düşünüyor, böyle dönemlerde nasıl rahat veya mutlu olabildiğini anlamaya çalışıyor. Korkudan ölmek üzereymiş gibi hissediyor. Başarısız olmak istemiyor ama başardığı şeyin bir başarı olmayacağını da biliyor.
Evan düşüncelerle boğuluyor. Öte yandan yan tarafta dün gece yatağında olduğu kızı anlatan Barty var. Birden ona ne olacağını düşünüyor. Sonra kalan herkese ne olacağını. Gözünü binaların masalarında gezdiriyor. Yaşıtları yarın yokmuş gibi eğleniyorlar. Bir an kendisinin kontrol manyağı olup olmadığını düşünüyor.
Daha sonra Skyler ikizleri gelecek postasını ellerine alıyorlar. Bir sayfa çevriliyor. Anlık bir kaş çatması, daha sonra bir çığlık ve göz yaşları.
Evet, bu gerçeklik işte.
Çatalı elinden bırakıp masanın sol tarafına bırakılmış gelecek postasını alıyor. İkizlerin bitki bilimci annelerinin nasıl öldürüldüğünü okuyor. Ve daha sonra bakışlarını kızlara çeviriyor. Hunter titreyerek hıçkırmaya devam ederken Renee kendisine sarılan McGonagall'a tutunuyor. Yaşlı kadın ikisini de oradan çıkartıyor.
Salon sessiz. Ölüm sessizliği diye düşünmeden edemiyor Evan. Daha sonra birkaç fısıldaşma, hemen ardından sohbete ve kahkahalara devam ediliyor. Oğlan gazetedeki hareketli resme bakıyor. Yemyeşil, geceyi yaran bir kafatası ve yılan.
YA ONU YAPAN BABAMSA?
YA ABİLERİMDEN BİRİYSE?
O KIZLARA ŞİMDİ NE OLACAK?
İLERİDE BENİM YAPACAĞIM DA BU MU?
Sesler susmuyor, oğlan onları susturamıyor ve denemiyor bile. Neden denesin ki? İki dakika önce bu salonda iki kız kendilerini doğuran, büyüten, bütün sevgisini veren, sırf kızlarının hayatı tehlikeye girmesin diye seherbazlığı bırakıp bitki bilimci olan kadın için çığlıklar atıyorlardı. Şimdi öğretmen, kız, erkek dedikodularına devam ediliyor. Hiç kimse gerçekten umursamıyor.
Evan hala insanlara bakıyor. Remus'u görüyor ve sesler bir anda kayboluyor. Oğlan tıpkı Evan gibi çatalıyla oynuyor. Yorgun, göz altları hafif morarmış. Bakışlarını ve düşüncelerini ondan uzaklaştırıyor.
"Ben Regulus'a bakmaya gideceğim." Barty başını sallarken konuşmaya devam ediyor. Evan merdivenlere doğru ilerliyor. Merdivenin değişmesini bekliyor ve daha sonra aşağı iniyor. Bina girişinin önüne geliyor ve yılan tıslıyor.
"Zümrüt." Yılan yükseliyor ve oğlan içeri giriyor.
Yatakhanelere ilerlerken köşede uyuyan kumral kızı görüyor. Etrafına bakınıyor ve yeşil, deri koltuğun üzerine serilmiş gri, yün örtüyü görüyor. Alıyor ve iki kat yapıp kızın üzerine örtüyor. Ortak salondan yatakhanelere giden merdivenden çıkıyor. Kendi odasının kapısını hiç çalmadan açıyor. İçeride hiç kimse yok. Evan tedirgin hissetmeye başlıyor. Ve daha sonra zihninde canlanabilecek en kötü senaryo canlanıyor. Yatakhaneden koşarak çıkarken kızın artık orada olmadığını fark etmiyor. Büyük salona giden merdivenleri koşarak çıkıyor. Salona tekrar giriyor ve gelecek postasını tekrar eline alıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ocean Lover {James Potter}
FanfictionRemus'u ve Peter'ı bulmak için kütüphaneye giden James Potter, yol üstü bir slytherine bulaşır ancak istediği tepkiyi alamaz. Kız onun yaptıklarına tek kelime etmez ve James nedenini öğrenmek için peşinde dolanmaya başlar. Işin sonunda bazı öğrenmem...