açıklamayı bölüm sonunda yapacağım ama jungkookun pişmanlığından, verdiği kararlardan taehyung sorumlu değil
"Beğendin mi burayı?" dedi Taehyung, Jungkook'u bir saniye bile gözlerini kaçırmadan izlerken. Jungkook'un ailesi de oldukça zengindi ancak buraya gelebilecek kadar değildi. Tüm Seul ayaklarının altında dururken içtiği en pahalı şaraplarla beğenmemesi imkansızdı. "Güzel."
"Kalkalım mı? Daha müsait bir yere gidelim istersen." dedi Taehyung boşalmış şarap kadehini masaya bırakırken. Jungkook aslında tüm yemek boyunca sakindi. Yaptıklarından sonra o kadar kötü hissediyordu ki hiç sesini çıkartmamıştı. Ve Jungkook ona kızmayıp normal davrandığında Taehyung'un ne kadar iyi biri olduğunu görmüştü.
"Nereye gideceğiz?" dedi onunla beraber kalkarken. Taehyung onun elini kavradı ve garsonlara baş selamı verip arka taraflara doğru ilerledi. Jungkook hem sarhoştu hem de ne olacağını merak etmeden duramıyordu. Bir odanın önüne geldiklerinde kapıyı kartla açmıştı ve içeri girmelerini sağlamıştı. Oda cinsellik ya da fanteziden uzaktı. Aksine Jeon'un en sevdiği şeye sahipti. Bir playstation ve büyük bir televizyon. Jungkook başını hızla çevirip ona baktığında Taehyung üstündeki ceketi çıkarıyordu.
"Ne oldu?"
"Ben... yani sen nereden biliyorsun tüm gün oyun oynadığımı."
"Anlamak zor değil bebeğim. Gel ve bana öğret hadi. Daha önce vaktimi bunlara harcamamıştım." dedi Taehyung belini tutup onu minderlere ilerletirken. Jungkook hala manyak gibiydi. Bu adamın sarhoş etme etkisi vardı ve hiç hoşuna gitmiyordu. "Jungkook neyin var? Memnun değilsen gidebiliriz." dedi onu kendine iyice çekerken. Aklı karışıyordu. Yaptıklarını bir tek kendi biliyordu ve bu adam onu mutlu etmeye çalışıyordu. Çok ağırdı. Şu an yaşananlar ona ağır geliyordu. Aniden midesine vuran ağrıyla onu ittirdiğinde Taehyung bırakmamıştı. Aksine kollarını bedenine sarıp onu kendine çekmişti. Jungkook birbirine yapışan bedenlerine rağmen ona asla sarılmıyorken ağlamamak için dişlerini sıkıyordu. Taehyung'un parmakları ensedinde saç tutamlarında gezinirken Jungkook çenesini onun omzuna yaslamıştı.
"Ne oldu?"
"Ben... Taehyung ben şey yaptım. Yaptığım şeyler iyi değildi ve senin bana iyi davranman..."
"Ne yaptın bebeğim?" dedi çatılmış kaşlarıyla ona bakarken. Jungkook ilk defa kendini onun yanında bebek gibi hissetmişti. Gözleri dolu dolu ona bakıyordu. Mesajlaşırken kaba konuşmak mümkündü de yanındayken yapamıyordu. Bunu ona borç biliyordu. Hoş... sarhoş olmasa belki daha akıllı davranabilirdi ama şimdi ona her şeyi açıklamak ve ondan özür dilemek istiyordu. "Tamam bir şey yok. Hadi oynayalım ve sana öğreteyim olur mu?" dedi kollarının arasından sıyrılırken. Bu andan bir an önce kopmak istiyordu yoksa hiç iyi şeyler olmayacaktı.
Taehyung arkasından hala çatılı kaşlarıyla bakarken olanlara anlam verememişti. Görmezden geldi ve gelecekteki sevgilisinin yanına büyük bir istekle ilerledi. İkisi de minderlere oturduğunda Jungkook hala gergindi ancak atmaya çalışıyordu. Göz göze geldiğinde yine nefesi kesilecek gibi olsa da toparlamaya çalıştı. Sonuçta bir daha ne görüşecekti ne de konuşacaktı. Olup bitmişti işte. "İyi değilsen uyuyabilirsin hem çok içtin. Ben beklerim seni." dedi alnına düşen saçları geriye iterken. Jungkook derin bir nefes aldı ve başıyla onu onayladı. Uyuması ve bu ortamdan uzaklaşması daha iyiydi.
"Bir saat bile yeter." dedi ayağa kalkarken. Taehyung gidecekken elini tutup ona bakmasını sağladığında yine gülümsüyordu. "İstediğin kadar uyuyabilirsin. Burası bu gece bize ait. Ha... tabii uyanınca başka şeyler yapmak istersen ona da tamamım." dediğinde Jungkook ayağıyla karnına hafifçe geçirmişti. Taehyung gülerek iki büklüm olduğunda Jungkook kollarını göğsünde birleştirmiş onu izliyordu. Hem de oldukça sinirli bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Borderline|Taekook
Fanfictionsemetae ukekook taehyung borderline hastasıdır ve jungkooka kafayı takmıştır. taehyung: hayatta garip biraz her şey güzel giderken de her şeyi tepetaklak etmeye bayılıyor ne alıp veremediği varsa ama olsun bunu da hallederim hallederim değil mi? T...