pull & row'u son defa çekip kendini yere attı turuncu saçlı. uzun süredir bu kadar hararetli antrenman yapmamıştı. düşünürken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişti bile. aklındaki teri silip dirseklerini dizlerine dayadı ve ellerini terden sırılsıklam olan saçlarının arasına daldırdı.
iki gün geçmişti chigiri ile olan ufak elektriklenmenin üstünden. hâlâ rüya gibi geliyordu ona. her aklına geldiğinde kalbinin saatte 200 kilometre koşmuşcasına atmasına engel olamıyordu. kısacası kunigami, elinin altında kalan yumuşak saçları, ince beli ve burnunda tüten çilek kokusunu düşünmekten kafayı yiyecek raddeye gelmişti iki gecede.
bir tarafı asla duygularını inkar etmese bile iyi bir analizden sonra bir tarafı da ya beni kullanıyorsa demeye başlamıştı. chigiri'yi yüzde yüz tanıyor sayılmazdı, daha tanışalı 1 ay olmuştu alt tarafı. ama mantıksal tarafından ziyade duygusal tarafı daha ağır basıyordu. beni ne için kullanabilir ki dedi kendi kendine. evet, chigiri görünürde çok nazik biriydi. bunu düşünürken kendinden tiksiniyordu ama ya içten içe kötü biriyse?
mental olarak çok zayıf bir bünyeye sahip değildi, kunigami. bunca zamana kadar birçok kişiyi kaybetmiş, ister arkadaş ister romantik anlamda bir ilişki, ve birçok kişiyi de kendisi silmiştim hayatından. idealleri vardı ve eğer birileri bu ideallerin önüne çıkıyorsa, ona saygısızlık ediyorsa onu silerdi. gözünün yaşına bakmazdı. ama bu hissettikleri o kadar yoğundu ki, chigiri hayatından bir şekilde çıkarsa diye kendini yiyip bitiriyordu.
kafasının içindeki savaşı susturmak için vücudunu kullanmıştı. nihayetinde, beynini anca böyle susturabiliyordu. her bir kası ağrırken ayağa kalkıp salonun arka tarafında kalan duş kısmına yöneldi.
hızlıca duşunu alıp üstüne kendi yedek dolabından bir tişört ve bir şort geçirdi üstüne. çantasını omuzuna aldı ve danışman bölümünde elinde telefonuyla oynayan gagamaruya seslendi. "ben çıkıyorum."
"baaayyy." dedi gagamaru kafasını telefondan kaldırmadan. bu sırada kunigami çoktan elini telefonuna atmış, en yakın arkadaşının telefon numarasını tuşlamıştı bile.
"senin bu kadar içmene sebep olan şeyi çok merak ediyorum." dedi reo, arkasına daha çok yaslanırken. karşısındaki arkadaşı, geldiğinden beri 4 5 shot votka içmiş, yetmemiş gibi bir de bira içiyordu üstüne. ki sporcu birinin bu kadar içmesi de çok acayip geliyordu kulağa.
"kızıllar." diyebildi sadece kunigami. o kadar doluydu ki, aklının da bulanıklığı ile düşünebildiği ilk kelimeyi söyledi. "ha?" dedi anlamsızca reo. biraz kaşlarını çatarak düşündü ve sonunda kaşları havalandı. "chigiri?"
kafa salladı kunigami. adını duyduğu an boğazından yükselen hıçkırığı yutup elini aklına koyup ovuşturdu. reo sinirlenmeye başlamıştı. "rensuke, ne sikim oluyor anlatacak mısın yoksa ben seni sike sike anlattırayım mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙈𝘼𝙉𝙅𝙄𝘼 ┃ kunigiri
Fanfiction✧ chigiri : kunigami-kun. rica etsem bir dahaki sefere spor salonunda ağırlıklarla idmanın bittikten sonra plakalarını birbirine eşit olarak bırakır mısın? ━ kunigami rensuke × chigiri hyoma. ━ manjia: (litvanca) takıntı. ꒰ © starreo┊03/30/24 ꒱