彡 éxi

280 37 8
                                    

tanrım, eğer kabus görüyorsam, tam şu anda uyanmam gerekiyordu.

saçımın bir tutamını tutup sertçe çektim. saç diplerimde hissettiğim keskin sızı ile gözlerim kısılırken ağzımdan acı dolu bir nida çıktı. sikeyim, kabus değil!

ne ara bizim masaya yaklaştığını bilmediğim, kirpikleri uzun bir oğlan girdi kadrajıma. daha doğrusu, adımları hioriye yönelikti. "ne yapıyorsunuz, hiori?"

"at yarıştırıyoruz, rinciğim. katılmak ister misin?" hiori'den önce cevap veren bachira, sırıtarak yanağını masaya dayalı dirseğinden destek alan eline yasladı.

kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken rin dedikleri oğlana baktım. rin'in bachiranın cevabıyla hemencicik kaşları çatıldı ve laf yetiştirmeye koyuldu. hiori'nin bahsettiklerinden, kutu mevzusunda kunigami'ye yardım ettiğini biliyordum. hiori genelde rin'i ters biri olarak tasvir ettiği için daha katı birini beklemiştim.

isagi gözle görülür bir şekilde bıkkınlıkla etrafa bakıyordu. birkaç saniye sonra yan tarafımda hissettiğim hareketlilik ile odağımı rin ve isagiden çekmek mecburiyetinde kalmıştım. ben daha arkamı dönemeden, karasu'nun ağzının içinde kıkırdayarak ettiği küfürü duyar gibi oldum.

gözlerimi ve kafamı yan tarafıma çevirirken kadrajıma giren turuncu saçlı, iri bedene baktım. tırnaklarımı avucuma bastırdım istemsizce. birkaç saniye turuncu gözlere baktıktan sonra gözlerimi kaçırdım. hadi ama, hyoma! daha üç saniye oldu!

tekrar hızlıca gözlerimi ona çevirdiğimde mahcup mahcup gülümsedim. gerginliğin etkisiyle ağzımdan kelimeler istemsizce döküldü. "selam, kunigami."

"selam." sesindeki hafif tını, içime biraz su serpti. gözüm kunigami'nin yanında kalan beyaz oğlana dönerken omzumda bir el hissettim. "hey, chigiri sen olmalısın! saçların ne kadar parlak gözüküyor."

omzumdaki baskı, kulaklarımın desibeli en yüksek seviyede uğuldamasına neden oldu. tüm sinirlerim gerim gerim olurken gözlerim fal taşı gibi açıldı. yutkundum ve oraya dönmeden, bana göre, hafif yüksek bir sesle konuştum. "elini çeker misin?"

el aynı anda omuzumdan çekilirken, fark etmeden tuttuğum nefesimi verdim. sertçe yutkunurken etraftaki herkesin bana odaklandığını fark ettim. birazcık fazla sesli söylemiş olabilir miydim acaba?

"kusura bakma... etkileneceğini düşünmemiştim." evet, galiba birazcık kaba ve yüksek sesli söylemişim.

sonunda kafamı arkama çevirdiğimde mor irislerle göz göze geldim. "sende kusura bakma lütfen, bilemezdin sonuçta. ani tepki verdim." diyerek olayı toparlamaya çalıştım. "ettiğin iltifat için de teşekkür ederim bu arada."

mor saçlı çocuğun yüzündeki gerginlik ve şaşkınlık konuşmam ile hafifçe dağılırken tekrar bana ilk seslendiğindeki ses tonu ile konuştu. "ne teşekkürü, içimden geldiği için söyledim. mikage reo ben, tanıştığıma memnun oldum."

"ben de." çocuğun mutlu sesine karşılık gülümsemeden edemedim.

dikkatim reo'dan masadakilere döndüğünde acayip bir ortam olduğunu fark ettim. rin hiori'nin yanına sıkışmış, hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu. geriye kalanlarda, kunigaminin arkadaş grubundan diye tahmin ettiğim birkaç çocukla konuşuyordu. tam konuşmayı dinleyeceğim sırada, otoya ve karasu ayaklandı. "barou, bizimle gelsene arabaya kadar. hem şu niko'ların meselesini anlatırım sana." dedi otoya.

𝙈𝘼𝙉𝙅𝙄𝘼 ┃ kunigiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin