im just mad as hell 'cause i loved this place

353 49 30
                                    

seungmin gerçekten delirecekti artık. kafayı yiyecekti.
daha yeni yeni toparlamaya başlamış, daha yeni unutmuşken yeniden karşısına çıkıyordu.

anlamıyordu seungmin, gerçekten anlamıyordu. ne olurdu da hyunjin aptal egosuna yenik düşmemiş olup heykeli sorun etmeseydi. birbirleriyle muhattap olmak zorunda kalmasalar çok mu büyük bir problem olurdu sanki.

seungmin farkındaydı zaten her şeyi başlatan adımın ondan geldiğini. biri seungmine gelip 'sen geri zekalı mısın neden eski sevgilinle kendi heykelini dönem bitirme projen yapıyorsun' dese seungmin'in verecek cevabı olamazdı. ne annesini anlatırdı ne de başka bir şeyi. fakat sessizliği bir cevap olurdu belki onun ama hyunjin? hyunjin ne cevap verecekti ki bu soruya, neden bu kadar sinirlisin bu duruma sorusuna ne cevap verebilirdi hyunjin.

bazen kendi kendine de düşünüyordu zaten, bir aylığına hastane işlerini boşlasam olmaz mıydı arkadaşımı bu hâlde göreceğime diye. bir ay gecemi gündüzüme katsam ne kaybederdim ki diyordu, ki biliyordu annesi kızmadı ona.

daha yeni yeni toparlanmaya başlamışken neden kendime hakim olamadım sorusuma seungmin'in bulabildiği tek cevap hyunjin'in dikkatini çekmeye çalıştığı ihtimali geliyordu ve kendinden bunu düşündüğü için nefret ediyordu. fakat bir yandan mantıklıydı işte, seungmin hyunjin'in onun hyunjin olmadan ne kadar iyi olduğunu görmesini istemişti. onsuz çok rahat yaşayabileceğini, umursamadığını artık hiçbir şeyi geçmişe dair.

ikisini bu saçma oyuna çekmesinin bir diğer sebebi de buydu zaten. senden sik kadar etkilenmiyorum artık hyunjin diyebilmek. hyunjin'in pişman olacağını bilirken öylesine izlemek.

ilişkilerinde en başından beri çok fazla şey yanlıştı. bir kere seungmin gibi özgüvensiz bir çocuk hyunjin gibi bir tiple olmamalıydı en başında. çünkü seungmin ilişkilerinden özgüven değil arsızlık ve yüzsüzlük kazanırdı sadece. ki öyle de olmuştu başka, bunu özgüvene çevirebilen seungmin olmuştu.

hyunjin gibi kalp kırmaya meyilli birisi de seungmin gibi hiç doğru düzgün bir kırılmışlık yaşamamış biriyle olamazdı.

hwang'ın açısından da böyle gidiyordu işte bir şeyler. seungmin'i çok sevmişti hyunjin, tanrı şahit hâlâ da seviyordu belki de. bir kadını öpmek istediği gece seviyordu hyunjin'i. eğer sevmeseydi söylemezdi bile, kendine saklardı. ama hyunjin sevdiği adama ondan böyle bir şeyi saklayarak ihanet edemezdi, en azından böyle düşünüyordu.

hyunjin bitiren taraf olmaktan nefret etmişti her zaman, bildiği bir şey varsa oydu. ama asıl sorun bu değildi; onu aldattıktan sonra her gün kavga etmeleri, sevdiği adam tarafından her gün aşağılanmak değildi problem. hyunjin bunların hepsine katlanırdı seungmin'in siniri geçene kadar. ama seungmin'in her zaman sakladığı bir şey vardı.

seungmin'in her zaman keyfi kaçık olurdu, hyunjin'e de en çok zarar veren bu olmuştu. sevgili olduğunuz günden beri sevdiğin adamı tamamıyla mutlu edememek. birkaç saatliğine gülümsetmek ama yine geceleri su içmeye ağlayarak kalktığını duymak.

yine de hyunjin buna da tamamdı. seungmin istediği kadar mutsuz olabilirdi, seneler de alsa bir yolunu bulup mutlu ederdi seungmin'i hyunjin. eğer seungmin anlatsaydı. her neyin var sorusuna ilk günden beri ya nefret dolu cevaplar ya da boşver tarzı cevaplar almasaydı her şey çok güzel olurdu.

hyunjin bırakmazdı seungmin'i.

ikisi de çok sinirliydi çünkü birbirlerini çok sevmişlerdi. birbirlerinin kalbine kitlenmiş olmayı çok sevmişlerdi, şimdi de birbirlerini kovmaya çalışırken kimse anahtarı bulamıyordu.

birbirlerine zarar vermekten nefret ediyorlardı eskiden ama artık en sevdikleri şey olmuştu. seungmin ve hyunjin bir şekilde ne kalplerinden ne de akıllarından çıkaramadıkları birbirlerine zarar verip işkence etmeyi çok seviyordu artık.

hyunjin / seungmin

hyunjin: seungmin
az konusalim

-

hayir konusmayin huncin ne alaka

bu arada huncine kizmaya devam edin ck kotu biri o 🎀😞

the manuscript, hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin