bölüm 34

1.4K 114 1
                                    


Merhaba ballar!

Bu bölüm geçen bölümdeki gizemli kişilerden birini okuyacağız. Ki çok tahmin edilir birisi.

Diğer gizemli kişi asıl tahmin edilmesi zor birisi bana göre.

Neyse, bu bölüm olayların bir yüzü ortaya çıkıyor.

Oy ve yorumları unutmayınız..

İyi okumalar ⊂⁠(⁠(⁠・⁠▽⁠・⁠)⁠)⁠⊃

**

Diyelim ki başka bir dünya daha var. Paralel evren teorisi gerçek. Başka bir dunyada başka bir sen başka bir hayat yaşıyor. Belki zengindir, belki birer dilenci. Saltanatın kralı da olabilir, kralın hizmetçisi de.

Her kes böyle uçuk hayaller kurmuş, bu hayallarle rüyalara dalmıştır muhakkak. En gerçekçi insanlar bile bunu bir kez olsun aklından geçirmiştir değil mi?

7 yaşıma kadar kimsesizliğin tanımını aile tanımından daha iyi biliyordum. Daha sonra hep bir askerlik psikolojisi ile büyüdüm. Ben realist biriydim.

Küçükken masal dinlememiş, ailesi tarafından kendi masalının prensesi olduğuna inandırılmamış birisi için şaşılası değildi hayalperest olmamam.

Ama hayatım bir anda değişmişti. Birer masal gibi inandırıcı bile değildi ama her şey somut bir şekilde gerçekleşirken teker teker buna inanmamakta elde değildi.

Her şeyi unuturdu insanlar. Bir süre geçer, unutamadığı şey vücudunda silik bir yara izi gibi kalırdı. İnsan yaralandığını bilirdi, çünkü silik iz her zaman oradadır. Ama vakit geçmiştir. Yaranın varlığına alışmışsındır.

Karanlık rüyamdan aynı karanlıktaki odamda uyandım. Nefes seslerim hızlıydı, kulağıma yüksek bir canavar fısıltısı gibi geliyor, yüreğimi en dehşet görüntüye şahit olmuştum gibi sıkıyordu.

" Birtanem."

Bakışlarım uzandığı yerden henüz açamadığı gözleriyle kalkan adama kaydı.

" Niye böylesin? Nefes nefese kalmışsın."

Büyük elleri açık saçlarımı geri çekip rahat nefes almam için alan sağladığında kaşları çatık beni inceliyordu.

" Güzelim, kabus mu gördün? Hadi konuş benimle bebeğim."

Soğuk terler akan ensemde ellerini gezdirip bir az daha yaklaştı bana.

" Bu sefer kaybetmeyeceğim Mir. "

Kararlılıkla kurduğum cümlemin asıl sebebini bilmediği halde sorgulamadan bana katıldı.

" Elbette. Sen kaybetmeyeceksin."

Yaklaşıp dudaklarını alnıma yasladığında göz kapaklarım istemsizce kapandı.

" Ezel, ismini çok seviyorum. Biliyor muydun?"

Rahatlamam için konuyu değiştirmesine gülümsedim.

" Hangi ismimi?"

Geri çekilip saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

" Işık güzel isim. Ama Ezeli daha çok seviyorum. "

Sesi sabitdi. Yüzü hiç bir duyguyu ele vermiyordu.

" Niye? Oysa Işığın daha güzel bir anlamı var."

Güldü. Aklım allak bullak olmuşken kabustan sonra konuşmayı en iyi şekilde yakalamaya çalışıyordum. Mir öylesine konuşmuyordu. Ya da ben fazla paranoyak olmuştum.

Ezel Kimyager (Gerçek Ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin