Gözlerimi küçük bir odada yatakta yatarken açmıştım. En son ne olmuştu? Başım ağrıyordu.. Evet şehir,şehir yerine bu yere gelmiştik.
Oturur pozisyona geldim ve etrafa baktım. Küçük bir penceresi olan bu oda resmen içimi karartıyordu. Yataktan tam kalkacaktım ki sağ bileğimin yatağa zincirle bağlı olduğunu farkettim. Dahası üstüm değişmişti. Üzerimde beyaz bol bir forma vardı. Formanın üzerindede bir numara...'67'
"Cyrus! Seni hain..."
Neredeydim? Hâlâ bilmiyordum. Aklımda bir sürü soru vardı. Düşünmeye başlamışken odanın kapısının kilidi açıldı. İçeriye Cyrus girmişti, üstünde beyaz uzun bir giysi vardı. Maske ve eldiven takıyordu. Maskesini çenesine indirdi ve konuşmaya başladı.
"Günaydın 67 güzel uyudun mu?"
Karşımda küçümseyici bir bakışla bana bakıyordu. Gülüşünü seveyim senin.
"67 mi? Cyrus... Amacın ne senin!? Hani arkadaştık biz??"
Cyrus'un gülümsemesi soldu.
"Açıklama yapsam anlayabilir misin ki? Gerçekten sana yardım ettiğimi,seninle arkadaşlık kurduğumumu sandın? Düşündüğümden daha da safmışsın Diana... Gerçi artık yeni bir adın var,67."
Bana yaklaştı. Benimle göz teması kurmuştu.
"En başından beri rol yapıyordun..."
"Evet, hepsi rolden ibaretti. Misafir eviymiş,doktorlukmuş felan hepsi yalandı. Kolay lokma oldun 67. Nasıl hissediyorsun? Kaybetmek,kandırılmak nasıl bir duygu?"
İçimde bir boşluk hissi oluştu. Boşluk hissinin içinde de yavaşça nefret duygusu filizlendi. Dediklerini sindirmem zordu. Nasıl bu kadar kolay kanmıştım...
Cyrus odanın çıkışına doğru ilerledi. Her adımında sanki zemini deliyordu.
"Getirin onu."
Cyrus'un emriyle odaya iki kişi geldi. İkiside yapılıydı ve Cyrus ile aynı kıyafeti giymişlerdi. Bana doğru geldiklerinde kaçmadım,istesemde kaçamazdım zaten. Yenilgiyi şimdilik kabullenmiştim...
Adamlar beni zorla başka bir odaya götürdüler ve tasarımı garip olan tekli koltuklardan birine otutturdular. Koltuğa oturduğum anda belimi kemer benzeri bir cisim sardı ve kalkmamam için beni koltuğa sabitledi. Adamlar odadan çıktığında Cyrus geldi. Yalnız değildi yanında benim yaşlarımda bir kız vardı. Kızın bukleli kızıl saçları beline kadar geliyordu. Elinde bir not defteri ve kalem tutuyor Cyrus'un peşinden ayrılmıyordu.
Cyrus ilk bana sonra kıza baktı ve konuştu.
"Bu sefer senin karar vermene izin vereceğim. Isınma turundan mı başlayalım yoksa..."
"Direk başlayalım."
Dedi kız. Seside kendisi gibi güzeldi... Isınma turu derken bahsettiklerini az çok anlamıştım. Dişlerimi birbirine bastırdım ve gözlerimi Cyrus'dan ayırmadım.
"Fiona bu günlerde acımasız mı oldun yoksa bana mı öyle geliyor? Herneyse seni kırmayacağım."
Demek kızın ismi Fiona'ydı. Fiona bana kaçamak bakışlar atıyordu. Olduğum duruma mı acımıştı yoksa?
Bulunduğum oda büyüktü ve oturduğum koltuk odanın tam ortasında zemine sabitliydi. Duvarlardan birinde ip gibi dizilmiş bir sürü büyük küçük dolaplar vardı. Dolapların yanında ise büyük uzun bir tezgah,tezgahın üzerinde ise ismini bilmediğim çeşit araç gereçler vardı.
Cyrus küçük dolaplardan birini açtı. Dolabın dışı normal tahtaya benziyordu ancak içi buz dolabı gibi soğuk ve serindi. Cyrus dolapta olan şişelerden bir kaç tanesini alıp tezgaha koydu. Şişelerin içinde bilmediğim farklı sıvılar vardı. Cyrus iki şişedeki farklı sıvıları karıştırarak farklı renkte bir madde elde etti. Maddeyi ise enjektöre aldı ve yanıma geldi.
Küçüklüğümden beri iğne gibi sivri uçlu eşyalardan korkardım. Cyrus enjektördeki maddeyi omzumun biraz alt kısmından vücuduma enjekte etti ve enjektörle birlikte geri çekildi. Bağırmamak için kendimi zor tutmuştum. Madde sanırım yavaş yavaş etkisini gösteriyor olacak ki başım ağrımaya ve görüşüm bulanıklaşmaya başladı. Gözlerimi bilmem kaç kez hızla kırpsamda görüşüm bulanıklıktan arınmadı.
Etrafı bulanık görürken Cyrus'un elinde siyah bir cisim farkettim. Cismi sağ elimdeki tırnağıma değdirdiği anda elimi çekmeye çalıştım. Ama başarısız oldum çünkü Fiona elimi hareket ettiremeyim diye kolumdan tutmuştu. Cisim baş parmağımdaki tırnağı tuttuğu anda Cyrus tırnağımı derimden ayırdı. Acıyla çığlık attım. Gözlerim dolmuştu o anki acıyla ağzımdan ne çıktığını bilmiyorum ama Cyrus'un tepkisi sadece bir kahkaha idi.
Şimdilik bu kadar devamını boş olduğum zaman yazacağım. Başka bir bölümde görüşmek üzere.